Apo yeniden değil, ‘yine’ yargılanmalı...

Haberin Devamı

Daha 14 yıl önce, anayasanın değiştirilmesiyle ipten kurtulan Apo, mevcut iktidarın izlediği teslimiyetçi politikalar yüzünden bugün “Barış Kahramanı” oldu.

Sözüm ona “barış” için hükümetle pazarlık masasına oturuyor, yetmiyor, anayasa yazdırıyor...

İçeriden bir işaret çakıyor, AKP ve BDP‘nin kurduğu ittifak Meclis‘te yasa çıkarıyor!

Tüm bunları yapıyor olmanın verdiği güçle de İmralı’da beş yıldızlı otel standardında yaşıyor.

Kuddusi Okkır’ı, Kâşif Kozinoğlu’nu cezaevinde ölüme mahkûm eden, Fatih Hilmioğlu’nun hastalığını yıllardır görmezden gelen zihniyet; onun için adaya özel hastane bile kurdu!

Doktoru, tıbbi cihazları, hasta yatağı, spor yapabileceği alanlar hep özel...

Hatta yalnızlık çekmesin diye “özel” bir muameleyle kendisine “hapishane arkadaşları” bile gönderildi!

Yani on binlerce kişinin ölümüne neden olan terörist başı istedikçe istiyor; hükümet de onun her isteğini hayata geçirmek için seferber oluyor!

Sürpriz istek!

Ancak yıllarca sığındığı deliklerde hep ölüm korkusuyla yaşayan teröristbaşına bu “huzur ve güven ortamı” da yetmiyor...

O artık, mahkûm olduğu ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasından da yırtmak istiyor.

Dün öğrendik ki; beyefendinin avukatları hükmü veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuş ve “yeniden yargılama ve infazın durdurulması” taleplerinde bulunmuş...

Peki; nereden çıkmış bu sürpriz başvuru?

Çünkü hükümet, kamuoyunda dördüncü yargı paketi olarak bilinen 6459 Sayılı Yasa‘nın 21’inci maddesiyle “yeniden yargılama”yla

ilgili mevzuatı değiştirmiş!

Böylece Apo‘ya, “yeniden yargılanıp kurtulma” olanağı vermiş...

Adım adım!

İşin garibi ne biliyor musunuz?

Tencere tava çalmak suç...

Türk bayrağı satmak ve taşımak suç...

Resmi bayramları kutlamak, ülkenin kurucusunu anmak suç...

Polisin biber gazına, TOMA’sına, copuna ve plastik mermisine sadece sloganlarla yanıt vermek suç...

Ama ülkeyi bölünme noktasına getiren silahlı bir örgüt reisiyle birlikte yasa, anayasa yapıp sözüm ona “barış süreci” adı altında pazarlık görüşmeleri yürütmek; ona özel yasalar yapıp, adım adım özgürlüğe yaklaştırmak suç değil...

Cezasız suçları!

Daha önce yazdım:

Bugün “aklanmak” için mahkemeye başvuran Apo, sadece “yakalandığı tarihe olan suçları” nedeniyle yargılandı.

Ama en az bir o kadar suçu daha, cezaevinden örgütünü yöneterek işledi.

Talimat verdi; PKK kıyım yaptı, resmi ve sivil kurumları bombaladı. Pusu attı, keklik avlar gibi asker avladı!

Evet; Apo yargılanmalı ama “yeniden” değil, “yine” yargılanmalı...

Tutuklandığı 1999‘dan sonraki 14 yılda işlediği ve bedelini ödemediği suçlar için de hâkim karşısına çıkarılmalı ve hesabını vermeli!

Ancak bunu yapmak için “teröre teslim olan” değil, “onunla mücadele eden” bir siyasi iktidar gerekli...

Bölücübaşının işlediği yeni suçların peşine düşecek olan savcılar, “Başımıza bir iş gelir mi? Hükümetle papaz olur muyuz?” diye korkmamalı...

Yani savcılar ve mahkemeler de en az Öcalan kadar “bağımsız ve özgür” olmalı...

Eminim şimdi, “Sadede gel” diyorsunuz... Geleyim:

Apo’nun birkaç yıla kadar serbest bırakılıp, kurulacak “özerk devlet”in başına geçtiğini görürseniz şaşırmayın!

Bu arada siz siz olun, “Türk bayrağı taşımak ya da Atatürk resmi bulundurmak suçları”ndan “müebbete” hüküm giymemeye özen gösterin!

GÜNÜN SORUSU

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kendisine destek veren Adanalı esnaf Yusuf Coşkun’a cezaevinden mektup göndererek, “Silivri’de adalet yok” demiş... Sorum kendisine:

Haklısınız Sayın Başbuğ... Peki; Deniz Feneri’ni yargılayan Ankara’da, bayrak satıcısını tutuklayan İstanbul’da, öldürülen gencin katillerinin bir türlü bulunmadığı Eskişehir’de adalet var mı? Ya da diğer bir deyişle; Türkiye’nin neresinde adalet var?



İmam hatipten çıktı!

Tokat’ın Zile İlçesi’nde AKP İlçe Başkanı Yusuf Güzel, 2011 yılında Zile İmam Hatip Lisesi Gıda Alım İhalesi’nde usulsüzlük yapmak suçundan iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmış...

Yusuf Güzel, Zile Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karardan sonra AKP‘deki görevinden istifa etmiş...

Hatırlarsınız; bir “devlet büyüğü” her fırsatta kendisinin de mezun olduğu imam hatip liselerini savunuyor ve “Bu okullardan terörist çıkmaz” diyordu...

Yani; düz liselere giden gençlerin terörist olabileceğini ima ediyordu...

Elbette bir kişinin yaptığı ayıp, kurumları bağlamaz...

Umarım bu olay her fırsatta genelleme yapan o “devlet büyüğü”ne ders olur da bir daha bu tür iddialı sözler söylemekten geri durur!

DİĞER YENİ YAZILAR