Tarihi çuvallama!

Haberin Devamı

Reyhanlı’daki patlamaların üzerinden daha birkaç saat bile geçmemişti ki başta Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı olmak üzere hükümet yetkilileri suçluları ilan edivermişti:

Esad yönetimi!

Aradan günler geçti...

Redhack isimli grup, Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı’na ait olduğu iddia edilen “gizli” ibareli bazı istihbarat raporlarını internette yayınladı.

Bunlara göre bomba yüklü araçlar Esad yönetimi tarafından değil, El Kaide tarafından gönderilmişti!

Raporlarda ayrıca El Kaide’nin, Türkiye’ye yönelik büyük eylemler yapmaya hazırlandığı belirtiliyordu.

Eğer bu raporlar doğruysa (ki henüz yalanlanmadı) o zaman şu soruların sorulması kaçınılmaz hâle geliyor:

Bir: Güvenlik güçleri ve hükümet yetkilileri, bu raporlardaki ihbarlara neden itibar etmedi?

İki: Saldırıyı Esad güçlerinin yaptığını açıklayan bakanları; kim, neden yanılttı?

Üç: Bu alçak saldırıdan sonra; El Kaide’nin de içinde bulunduğu Suriyeli muhaliflere iktidarın desteğinin kesilmesi gerekmiyor mu?

Bu sorulara, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin de sorularını eklemekte yarar var:

Dört: AKP iktidarının Suriyeli muhaliflere sağladığı lojistik destek nedir, bunun için harcanan kaynak ne kadardır?

Beş: Suriyeli muhaliflere destek vermek için örtülü ödenekten ne kadar bir kaynak aktarıldı?..

Reyhanlı’daki saldırılarda resmi açıklamalara göre 51 yurttaşımız öldü, yüzlercesi de yaralandı. Daha da vahimi, bu kışkırtmayla Türkiye, Suriye ile açık bir savaşa sokulmak istendi!

Redhack’in yayınladığı belgeler gösteriyor ki bizim aceleci siyasetçilerimiz de bu “zoka”yı fena halde yuttu...

Son sorum basit:

Her fırsatta kendileri dışındaki herkesi “beceriksizlikle” suçlayıp “çekip gitmelerini” isteyenler, bu tarihi “çuvallama”dan sonra acaba ne yapacaklar?

Uyan... (63)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, kanser. Ancak mahkeme tedavisi için gereken tahliye kararını bir türlü vermiyor. O tahliye edilmediği için, ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.

Biz de bu insanlık dramı konusundaki duygu ve düşüncelerimizi, devleti yönetenlere anlatmaya devam ediyoruz.

Sıra yeniden Başbakan Yardımcı Beşir Atalay’da:

Faks: (0312) 422 13 28

E-posta: besir.atalay@basbakanlik.gov.tr



GÜNÜN SORUSU

Deneyimli siyasetçi Kâmran İnan kendisine, “Bir emriniz var mı?” dediği için, Prof. Dr. Mehmet Haberal “örgüt yöneticiliği” suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanıyor. Dün aynı sözleri “pek sayın bir devlet büyüğü”nün, bir başka “şahsiyet” için kullandığını duyduk: “Bir emri var mı, sorun...” Sorum savcı beylere:

Bu durumda o “şahsiyet” de mi “yönetici oluyor?



Müyesser’le Zonguldak’ta!

Daha önce de yazmıştım; meslektaşım Müyesser Yıldız’ı Odatv soruşturmasında gözaltına alındığı güne kadar tanımıyordum.

Odatv internet sitesinde yayınlanan yazılar nedeniyle, bu sitenin diğer yazarlarıyla ve yöneticileriyle birlikte tutuklandı. Bilgisayarlarına virüslü mesajlarla gönderilen düzmece dosyalar yüzünden aylarca tutuklu kaldılar... Örgüt olmakla suçlandılar!

Sonra bir kış günü Silivri Cezaevi’ndeki Müyesser’den mektup aldım. Koskoca koğuşta tek başına kalıyordu.

“Devlet malı” olduğu için, verilen yemekleri bile yemiyordu. Mahkemede savunma yapmayı reddediyordu...

Mektubunda, “Üşüyorum” diyordu bu genç kadın.

Aynen yayınladım satırlarını; bu sütunların bütün kadın okurları inanılmaz bir yarışa başladı: Müyesser’e kazak, hırka, battaniye, çorap örme yarışıydı bu...

On gün kadar sonra Türkiye’nin dört bir yanından Silivri zulümhanesine kazaklar, battaniyeler, çoraplar yağıyordu...

Yani benim gibi Türkiye de Müyesser’i o mektupla tanıdı ve sevdi.

Hepimiz, onun suçsuz olduğuna gönülden inandık...

Bir yıla yakın bir süre “kaçabileceği” gerekçesiyle tahliye edilmedi.

“Bu gerekçe, bana yapılan en büyük hakarettir. Ben bu ülkeden kovsanız bile gitmem; onu size bırakmam” diyordu.

Bırakın kaçmayı; tahliye edildikten sonra da Silivri’den çıkmaz oldu!

Balyoz’un, Ergenekon’un hiçbir duruşmasını kaçırmayan tek gazeteci hâline geldi. Üstelik Ankara’da yaşadığı hâlde!

İstanbul’daki çok meşhur (!) yazarlar, Silivri’deki mahkemelere bir kez bile gitmezken; o, zamanının çoğunu Silivri’de ve yollarda geçirmeye başladı.

Yarın Müyesser’le birlikte Zonguldak’tayız.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Zonguldak Şubesi tarafından düzenlenen “Milli İrade ve Medya” konulu söyleşiye katılıp, ardından da kitaplarımızı imzalayacağız.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Lokali’nde yarın saat 15.00’te başlayacak söyleşiye Zonguldak’ta ve ilçelerinde yaşayan tüm sevgili dostlarımızı bekliyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR