‘Şu anki hükümet bu ülkeye gelmiş en iyi hükümet...’

Haberin Devamı

“1970’lerde doğmuş biri olarak, birçok hükümet gördüm. Şu anki hükümet, ülkeye gelmiş en iyi hükümet.”

“Yaptıkları, yapacakları ve vaat ettikleri her şeyi, ayrıca izledikleri yolu beğeniyorum...”

“Akil İnsanlar Heyeti, son derece doğru bir girişim.”

“Bundan önceki bütün hatalarımız için herkesten özür dilememiz lazım.”

Bu sözleri söyleyen bir siyasetçi değil...

Sosyal bilimci değil...

Akademisyen değil...

Toplumsal sorunlara duyarlı bir sanatçı değil...

Gazeteci, edebiyatçı, sendikacı, diplomat, bürokrat hiç değil...

Peki kim?

Şarkıcı Serdar Ortaç!

Elbette söylesin ama...

Yanlış okumadınız; hani sahnelerde kıvırarak dans etmeyi “sanat” sayan...

Magazin Gazetecileri Derneği’nin yıllar önceki ödül gecesinde Ahmet Kaya’ya ağza alınmayacak hakaretler edip, rüzgâr tersten etmeye başlayınca PKK’nın hedefi olmamak için, “Ay, çok özür dilerim, o zaman ben çocuktum” diyen...

Sıradan binlerce insanın hayatları boyunca edinemeyeceği büyüklükteki bir serveti Kıbrıs kumarhanelerinde har vurup harman savuran...

Peşine altı yedi manken kız takıp fotoğraf çektiren ve “fındıktan çıkma bir seks idolü resmi” çizmeye çalışan...

Ancak çocukluğu tamirhanelerde geçen ve bu yüzden neredeyse hiç eğitim almayan bir adam...

Sakın yanlış anlamayın; elbette küçümsemiyorum onu... Herkes gibi onun da özgürce konuşma, ifade etme ve hatta kamuoyu oluşturma hakkı olduğuna inanıyorum.

Benim derdim; “Serdar’ın neden bunları söylediği” değil... Derdim; bunların tam tersini düşünen, iktidarı eleştiren muhalif sanatçıların “düşüncelerini” neden özgürce söyleyemedikleri...

Söylemeye kalkanların neden susturuldukları...

Grup Yorum konserlerine bilet satan öğrencilerin bile hayatlarının bir bölümünü neden yıllarca cezaevlerinde geçirdikleri...

Bunlar da konuşabilsin!

Serdar konuşuyor ama Levent Kırca konuşunca kötü adam oluyor...

Müjdat Gezen yazınca aşağılanıyor...

Hayatlarını sanat ve edebiyat yoluyla halka gerçekleri anlatmaya adayan Tarık Akan, Rutkay Aziz, Üstün Akmen, Aytaç Arman, Hayati Asılyazıcı, Kürşat Başar, Cezmi Baskın, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Cahit Berktay, Nevzat Çelik, Meral Çetinkaya, İsmail Hakkı Demircioğlu, Atilla Dorsay, Leyla Erbil, Genco Erkal, Altan Erkekli, Erdal Erzincan, Mert Fırat, Altan Gördüm, Mehmet Güleryüz, Tarık Günersel, Sadık Gürbüz, İlhan İrem, Yıldız Kenter, Erol Keskin, Suna Keskin, Nuri Kurtcebe, Orhan Kurtuldu, Küçük İskender, Sevgi Özel, Nedim Saban, Vedat Sakman, Menderes Samancılar, Ferhan Şensoy, Burhan Şeşen, Cihat Tamer, Yavuz Top, Şahika Tekand, Cüneyt Türel, Metin Uca, Nejat Yavaşoğulları, Işık Yenersu ve daha binlercesi ağızlarını açınca bizzat “en tepe”den fırça yiyor!

Yağcılık kalıcıdır!

Medyada nasıl iktidar yandaşları türediyse ve konuştukça semiriyorlarsa...

Aynı şeyi bugün kendisine “sanatçı” diyenler de yapıyor!

Durup dururken iktidara yağ çekiyorlar ve “gözde”ler kervanına katılıyorlar.

Aydın olmanın, sanatçı olmanın, edebiyatçı olmanın “muhalif” bir ruh taşımayı gerektirdiğine inananlar ise cezalandırılıyor, işsiz-ekmeksiz bırakılıyor, mahkeme koridorlarında süründürülüyor.

Ancak hiç kuşkunuz olmasın:

Bu rüzgâr bir gün yine tersten esmeye başladığında bugünün yalakaları yeni iktidarın da yalakaları olacak...

Muhalifler yine muhalif olarak kalacak...

Nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum?

Açın bakın son yirmi yılın gazetelerini:

Hep öyle olmadı mı?

GÜNÜN SORUSU

Sorum devleti yönetenlere: Reyhanlı’daki kalleşçe saldırıda elli bir vatandaşımızı kaybettik, onlarca vatandaşımız yaralandı... Olayı önleyemediğiniz gibi, yaptığınız tek şey yayın yasağı getirmek oldu.

İktidarda siz değil de diyelim ki CHP ya da MHP olsaydı ve böylesine vahim bir olaydan sonra sizin takındığınız tavrı takınsalardı; yeri göğü birbirine katar mıydınız, katmaz mıydınız?



Uyan Türkiye... (60)

Dile kolay, altmış gün oldu... Tam altmış gün bilgisayarın başına oturup, devleti yönetenlerin dikkatini çekmeye çalıştık...

Dedik ki:

“Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu kanser... Cezaevinde tedavi olamıyor ama mahkeme onu, insan olmaktan kaynaklanan hakkını verip tahliye de etmiyor. O tahliye edilmeyince başta uyku apnesi hastalığına yakalanan gazi Serdar Öztürk olmak üzere diğer tutukluların bir bölümü de tedavi haklarını reddediyor. Gelin şu insanlık ayıbıyla ilgilenin...”

Devletin her kademesine mektup yazdık! Giden mektupların sayısı toplamda yüz binlere ulaştı... Ancak devleti yönetenler duymuyor, görmüyor ve konuşmuyor! Olsun; yılmak yok, aynen devam:

Devlet protokol listesine göre bugün sıra yeniden Başbakan Yardımcı Bülent Arınç’ta...

Sarılın kalemlere ve siz de duygularınızı yazın:

Faks: (0312) 422 13 28

E-posta: bulent.arinc@basbakanlik.gov.tr

DİĞER YENİ YAZILAR