Cezaevinde bir ‘cinayete teşebbüs’ daha!

Haberin Devamı

Tam 54 gündür bu sütunlarda Ergenekon sanığı Fatih Hilmioğlu’nun dramını yazıyorum. Peki, “tedavi hakkının kullandırılması” konusunda cezaevlerinde yaşanan dram, bununla mı sınırlı? Ne yazık ki değil! Bir örnek daha vereceğim bugün:

Adı, Mete Diş... Henüz 25 yaşında.

19 Aralık 2010’da Hayata Dönüş Operasyonu’nun 10. yıldönümünde yapılan protestodan sonra yasa dışı DHKP/C üyeliği iddiasıyla tutuklandı.

Maltepe Cezaevi’nde kalıyor.

Mete, “sağlam” girdiği cezaevinde, bir süre önce kasık bölgesinde hissettiği yoğun ağrı nedeniyle hastaneye kaldırıldı.

Hastanedeki muayenesinde, ‘testis kanserine’ yakalandığı tespit edildi.

Acilen ameliyata girdi ve bir testisi alındı. Ameliyat sonrasında verilen raporda hastalığın tüm vücuda yayılmış olabileceği ifade edildi.

Avukatları, bu raporlarla İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliye başvurusunda bulundu.

Mahkeme, tıpkı Hilmioğlu olayında olduğu gibi, Adli Tıp Kurumu’na yazı yazarak, “Mete Diş’in cezaevi koşullarında tedavi edilip edilemeyeceğinin” tespitini istedi.
Cezaevinde bir ‘cinayete teşebbüs’ daha
Uzunca bir süredir de o raporun gelmesi bekleniyor.

İşin ilginci Mete’nin yattığı süre, kendisine yöneltilen suçlamadan en üst sınırda ceza alsa bile tahliye edilmesine yetiyor da artıyor!

Mete şu anda kemoterapide.

Ancak kemoterapi sonrası konduğu hücrede enfeksiyon kaptığı için durumu daha da kötüleşti.

2 Mayıs’ta ateşi 40 dereceye çıktı. Geçici bilinç kaybı yaşamasının ardından hastaneye kaldırıldı.

Bugüne kadar 15 kilo kaybeden Mete’nin tedavisi Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde sürüyor. Ancak burada “mahkûm koğuşu” bulunmadığı gerekçesiyle kimi zaman günde üç kez sağlıksız ring koşullarında hastane ve hapishane arasında götürülüp getiriliyor.

“Ölürsen öl!”

Mete bir süre önce arkadaşlarına yazdığı mektupta şunları söylüyor:

“Tarlada sıcağın altında çalışan işçiler gibi durmadan alnımı siliyorum.

Dilekçe yazdım, ‘Eğer sağlık sorunlarım artarsa bunun sorumlusu idare ve savcılıktır’ diye belirttim.

13 Mart 2013 Çarşamba günü ilaç (kemoterapi) tedavim vardı. Bu ilaçları günü gününe kullanmam şarttı. Akşamdan gelip hastanemin olduğunu söylediler. Fakat beni gün boyunca hastaneye götürmediler. Gardiyana söylüyorum. Uzun uzun anlatıyorum yok!

‘Başgardiyanı çağır konuşalım’ diyorum, yok! Gelmiyor.

Resmen, ‘Ölürsen öl’ diyorlar.

Her şey bu kadar açık ve basit... Yazarken bile nefes nefese kaldım, yoruldum. Yoksa uzun uzun yazacaktım...”

Bunun adı cinayet!

Unutmayın; geciken adalet, adalet değildir.

Hele hele bu gecikme, “can kaybına” neden olursa, geciken adaletin adı da cinayet olur!

“Cezaevinde işkenceyi önledik” diye böbürlenenlere soruyorum:

Mete’ye yapılan, işkence değilse nedir?

Hangi hukuk?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra her zamanki gibi kameraların karşısına geçti.

Arınç, PKK’nın çekilmesinin “ümit ettikleri rotada” yürüdüğünü belirttikten sonra “Bu süreci hukuk çerçevesinde götürüyoruz” diye ekledi.

Arınç’ın sözünü ettiği “hukuk çerçevesini” çok merak ediyorum.

Silahlı PKK teröristlerinin ellerini kollarını sallayarak yurt dışına çıkmaları hangi hukuk çerçevesine sığar acaba?

İktidar verdiği sözü tutmak için güvenlik kuvvetlerine emirler vererek “görmeyin, duymayın, söylemeyin” demiş olabilir ama bu herhâlde “hukuk” olarak açıklanamaz.

Bu, “Ben yaptım oldu, siz bunu demokrasi, özgürlükler, hukuk olarak anlayacaksınız” dayatmasından başka bir şey değildir.



GÜNÜN SORUSU

Daha önce bisküviye “Biskevüt” diyen Devlet Bahçeli, dün de Galatasaray’ın şampiyonluğunu kutlamak isterken “şampuan” demiş... Sonra bu gafa kendisi de gülmüş... Sorum kendisine:

Diksiyon dersi almak için daha ne gibi gaflar yapmayı bekliyorsunuz?



Uyan Türkiye... (54)

Rektör Fatih Hilmioğlu, ağır hasta ancak bir türlü tahliye edilmiyor! O tahliye edilmediği için ölümcül hastalığı olan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.

Silivri’deki tutuklu hastalara yapılanları haksızlıklar konusunda düşündüklerimizi, devleti yönetenlere yazmaya devam ediyoruz. Bugün protokol listesinin en başına dönüyoruz ve sıra yeniden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de...

Faks: (0312) 470 13 16

E-posta: cumhurbaskanligi@tcbb.gov.tr

DİĞER YENİ YAZILAR