Trolle katliama kimse 'dur' demeyecek mi?

Ülkemiz uygulanmayan yasaklar cenneti... Bunlardan biri de "sözde" balık avı yasağı...

Haberin Devamı

Ülkemiz uygulanmayan yasaklar cenneti... Bunlardan biri de "sözde" balık avı yasağı...
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs tarihinden itibaren denizlerimizde olta balıkçılığı dışında balık avlanmasını yasakladı...

Amaç, balıkların rahatça yumurtlayabilmesini sağlamak ve balık yavrularının büyümeleri için ortam yaratmak...

Allahları var; Marmara'daki tüm gırgırcılar, ağcılar, algarnacılar (karides avlama yöntemi) bu yasağa uyuyor... 1 Mayıs'tan bu yana tek bir gırgır teknesi bile denize açılmıyor...

Ama her ne hikmetse; Kumkapı'daki balık hali, denizlerimizde yakalanan balıklarla dolup taşmaya devam ediyor...

İyi de nasıl oluyor bu?

Madem gırgırcılar, ağcılar, algarnacılar "paydos"ta, o zaman önce balık haline, sonra sofralarımıza gelen bu balıkları kim, hangi denizden, nasıl tutuyor?

Bu sorunun yanıtı, balıkçılıkla biraz uğraşan herkesin malûmu aslında...

Gırgırcılar, ağcılar, algarnacılar motorlarını stop ettirdiler ama denizlerimizin en büyük kâbusu olan trolcüler hâlâ işbaşında...

Özellikle Mudanya, Gemlik, Erdek, Selimpaşa ve Kumburgaz açıklarında denizin dibini tarla gibi sürmeye, el kadar kalkanları, balık yumurtalarını yok edip, ağlarını denize atmaya devam ediyorlar.

İşin ilginci, bunlara "dur" demesi gereken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ekiplerinden, Sahil Güvenlik'ten, sahil belediyelerinden ve kaymakamlıklardan da ses seda çıkmıyor!

Sahil Güvenlik, sözüm ona bu kaçak avcılarla mücadele etmek için helikopterler, sürat motorları aldı ama bu araçlarla Boğaz'da fiyaka yapılıyor, o kadar!

Oysa hava karardıktan sonra açıklardan gelen motor sesleri, sabahın ilk ışıklarına kadar Marmara Denizi'ne kıyısı olan tüm köylerden, ilçelerden duyuluyor.

Hoş; kaçak avlanan trol tekneleri yakalandıklarında da bir, bilemediniz iki milyar lira ceza ödeyip kurtuluyorlar...

Çünkü ne belediye, ne de Sahil Güvenlik, bu tekneleri bağlamaya yetkili.

Teknelerin büyük bir bir kısmı ise, sahip oldukları "gelişmiş teknoloji" sayesinde, bu cezaları bile ödemiyor. Kaçak av sırasında kendilerine yaklaşan başka bir araç gördüklerinde, trol ağını kesip atıyorlar; ertesi gün de GPRS cihazlarıyla aynı ağı denizden çıkarıp, yarım bıraktıkları işlerine devam ediyorlar.

***

Yıllardır iddia ediyorum ki; eğer üç yanımız denizle çevrili olmasaydı, biz 2001 ekonomik krizinde çok daha ağır faturalar ödemek zorunda kalabilirdik.

İşsiz kalan on binlerce insan, bir oltayla ekmeğini denizden çıkardı.

İşte bu yüzden, denizlerimize çok daha fazla önem vermeliyiz...

Milyonlarca insanın hayat kaynağı olan balıkçılığımızın yok olmasını istemiyorsak, trolcülerle mücadelede daha kararlı bir tavır sergilemeliyiz...

Bütün ilgili kurum ve kuruluşları göreve davet ediyorum.

Sezon hızlı başladı
Dün yazmıştım ya; 4 gün boyunca Antalya'daydım. Eeee, buraya gelip de turizmden söz etmemek olmaz.

Henüz yaz sezonu açılmadı ama oteller şimdiden tıka basa dolu.

Plajlarda, havuzda yer yok... 5 yıldızlı otellerde yemek yiyebilmek için uzun kuyruklarda beklemeniz gerekiyor. Havaalanında da durum farklı değil. Gerçi ikinci terminal hizmete girmiş ama, öyle çok uçak geliyor ki kuyruklar kaçınılmaz oluyor.

Tüm bunlara rağmen turistler de otelciler de esnaf da mutlu...

İnşallah nazar değmez!

DİĞER YENİ YAZILAR