Haşim Bey’den ‘insanlık onuru’ edebiyatı...

Haberin Devamı

Ne PKK’nın Kandil’de yaptığı “çekilme şovu” ne de ak(g)il tayfasının PKK’yla yapılan anlaşmayı aklamak isterken başlarına gelenler... Bana göre dünün en önemli olayı, anayasayı korumakla görevli “bir numaralı kişi” olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözleriydi.

Kılıç, Anayasa Mahkemesi’nin 51’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende yeni anayasa çalışmalarına değindi ve bombayı patlattı:

“Yeni anayasada değişmemesi gereken tek kırmızı çizgi insanlık onuru olmalı...”

Bu edebi (!) cümlenin “insanlık onuru”yla ilgili bölümüne kimsenin itirazı olamaz! Zaten itiraz eden, “insan” sayılmaz...

Ama... Asıl işi anayasayı korumak olan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı da tek kırmızı çizgi olarak bunu göremez!

Madem yeni anayasada tek kırmızı çizginin “insanlık onuru” olması Başkan Bey’e yetiyor; o zaman mevcut anayasanın “başlangıç” bölümündeki “Atatürk”ü ne yapacağız?

“Türk milli menfaatleri...

Türk varlığı...

Devleti ve ülkesiyle bölünmezlik...

Türklüğün tarihi ve manevi değerleri...

Atatürk milliyetçiliği...

Atatürk ilke ve devrimleri...

Demokratik ve sosyal devlet...

Laiklik” gibi kavramlar ne olacak?

Atacak mıyız bu sözleri; “kırmızı çizgi” olmaktan çıkaracak mıyız?

Ya ilk dört madde?

Bir de “değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek dört madde” var ki; değil onları “kırmızı çizgi” olmaktan çıkarmayı söylemek, bunu aklına getirenden hesap sormak bizzat Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın işi...

Birinci madde diyor ki:

Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

İkinci madde diyor ki:

Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Üçüncü madde diyor ki:

Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

Ve dördüncü madde diyor ki:

İlk üç madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Hukukçu olmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Bey’e göre bunların hiçbiri önemli değil, hepsinden vazgeçilebilir, tamamı “kırmızı çizgi” olmaktan çıkarılabilir...

Yeter ki “insanlık onuru” korunsun!

Bu kadar basit mi?

Mevcut “kırmızı çizgiler” Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın umurunda olmayabilir; ama...

Bu ülkenin halkı, yukarıda sıralanan maddeleri “değiştirmeyi” aklının ucuna getireni mahkemelik eder! Çünkü o maddeler sıradan bir kâğıda kurşun kalemle değil, adı “Türkiye” olan coğrafyaya kanla yazılmıştır!

Haşim Bey’i dinlerken nedense “Kediye ciğer emanet edilmez” sözünü anımsadım.

Meğer atalarımız ne kadar haklıymış!

İzmir!

Bu aralar İzmir ikinci adresim oldu; hafta sonunda yine gidiyorum:

Yarın saat 16.30’da İzmir Kitap Fuarı’nda Mustafa Balbay’a Özgürlük Platformu’nun açtığı “temsili hücre”de olacağım ve Mustafa’nın kitaplarını imzalayacağım.

Pazar günü ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Torbalı Şubesi’nin düzenlediği “Demokrasinin Neresindeyiz” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılacağım. Bu toplantı saat 14.00’te, Torbalı Belediyesi Meclis Salonu’nda...

“İzmir Marşı”nı bir kez daha söylemek için, tüm İzmirli dostları bekliyorum.



GÜNÜN SORUSU

Başbakan, PKK’nın “çekilmesi”nin nasıl olacağını soran gazetecilere yanıt olarak, “Nasıl geldilerse, aynı şekilde gidecekler” demişti... Dün gördük ki terör şefleri çekilmeyi yerli ve yabancı 50 gazetecinin izlediği bir şova dönüştürdü... Sorum ortaya:

PKK böyle mi gelmişti?



Uyan Türkiye... (47)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu, kanser... Mahkeme cezaevinde tedavi edilemeyeceğini umursamıyor ve tahliye etmiyor! O tahliye edilmediği için de ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk tedaviyi reddediyor.

En acısı, en temel hak olan “tedavi hakkı”nın engellenmesi, devleti yönetenlerin umurunda bile değil! Örneğin dün “insanlık onuru”nun tek kırmızı çizgi olması gerektiği konusunda hüküm kesen Anayasa Mahkemesi Başkanı, bırakın “insan onuru”nu, “insan hayatı”nı hedef alan bu dolaylı cezalandırma karşısında kılını bile kıpırdatmıyor! Biz ise elli güne yakındır duygularımızı, düşüncelerimizi yazıp, devleti yönetenlere gönderiyoruz.

Devlet protokol listesine göre bugün sırada yine Yargıtay Başkanı Ali Kalkan var...

Siz de duygularınızı yazın:

Faks: (0312) 425 98 14

E-posta: ozelkalem@yargitay.gov.
tr

DİĞER YENİ YAZILAR