Apo’nun her dediği oluyor!

Haberin Devamı

Günlerdir “Akil Adamlar”ı konuşuyoruz. Sonunda Kürt sorununun çözümü için görev yapacak 63 “akıllı insan” belirlendi.

Kadroya bakarsanız tamamına yakınının en önemli ortak özelliğinin, “iktidar partisini bugüne kadar bir kez bile eleştirmemek” olduğunu görürsünüz.

Yine tamamına yakını, buldukları her fırsatta “akan kan dursun” edebiyatı yapmış ama terör örgütünü bir kez bile kınamamış!

Bu konudaki uzmanlıkları, yani “akil”likleri ise ayrı bir konu! Örneğin Orhan Gencebay’ın ve Hülya Koçyiğit’in Kürt sorunu ve PKK terörü hakkında neler bildiğini gerçekten çok merak ediyorum.

Bir de Komisyon’a giren “şeriat yanlısı” profesörler ve yazarlar var ki; çoğu Türkiye Cumhuriyeti’ne “akillik” yapmayı bırakın, ellerinden gelse Cumhuriyet’i bir kaşık suda boğacak kadar kinle dolu...

Apo istedi, oldu!

Heyetteki isimler uzunca süre tartışılacak; hepsinin bu konudaki “akil görüşleri”ni yandaş gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanacak...

Fakat asıl önemli olan böyle bir “komisyon”un oluşturulmasını kimin istediği! İşte; bu sorunun yanıtı, Komisyon’un nasıl bir çalışma yapacağının ipuçlarını da veriyor.

Hemen belirtelim ki; Akil İnsanlar Komisyonu’nun fikir babası, Başbakan değil! Hatta kendisi, on yıldır birçok konuşmasında böyle bir Komisyon’a sıcak bakmadığını defalarca dile getirdi. Bu Komisyon’un kurulmasını isteyen ve fikir babalığını yapan kişi, bizzat Abdullah Öcalan...

2000’li yılların başından itibaren cezaevinden avukatları aracılığıyla gönderdiği tüm mesajlarında, “Kürt sorununun çözümü için Akil İnsanlar Komisyonu kurulmasının gerekliliğinden” söz edip durdu.

Ve sonunda; bu talebini kabul ettirdi!

Bu, Öcal’ın ve PKK’nın, saldırıların durması için iktidara dayattığı ve kabul ettirdiği tek istek de değil:

TBMM’de kurulması gündeme gelen “Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu”nun fikir babası da bizzat o...

Terörist başı yine yıllardır Meclis çatısı altında bir “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulmasını istiyordu.

Başbakan daha 15 gün önce, “Bu konuda Meclis’e düşen bir şey yok. Türkiye’de hükümet var. Muhatap hükümettir. Hükümet ne yapması gerekiyorsa onu yapacak. BDP bir komisyon kurulmasını istiyor. Meclis’i sürece dâhil ederek, PKK’ya meşruiyet kazandırmak istiyor. Ama bu meşruiyet olmayacak” dese de; önceki gün gündeme gelen “Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu”yla, Apo’nun bu isteğini de kısmen kabul etmiş oldu.

Ya sonrası?

Bunlar sadece Apo’nun talepleri arasında olan ve hayata geçirilen iki adım.

Ya sonrası...

Apo ve gerek Kandil’deki gerekse Avrupa’daki çetesinin sırasını bekleyen diğer talepleri çok daha ciddi! Onların başında da “demokratik özerklik” maskesi altında “federe” devlet talebi geliyor! İktidar da bu talebi bizzat kabul etmekten ve karşılığında siyasi bir fatura ödemektense; topu oluşturduğu komisyonların sırtına yükleyerek rahatlamayı hedefliyor.

Asla unutmamamız gereken bir şey var:

O da, gerçek demokrasilerde halkın ne istediğinin önemli olduğu!

Dikkat ederseniz kimse, uyduruk birkaç kamuoyu yoklamasının sonuçları dışında, halkın bu konuda ne düşündüğüne kafa yormuyor...

Konuyu “referanduma” götürüp çözümü ya da çözümsüzlüğü halkın iradesine bırakmak yerine; bu iş “komisyonlar”a havale ediliyor, halk devre dışı bırakılıyor.

Her başı sıkıştığında “Ben seçilmişleri, atanmışlara kurban ettirmem” diyen bir Başbakan’ın, böylesine kronikleşmiş bir sorunda seçenleri ve seçilmişleri dışlayarak, “kendi atadığı (sözde) akıllı insanlar”dan medet ummasını takdirlerinize bırakıyorum!

GÜNÜN SORUSU

Okurlarımızdan Funda Yamanel soruyor:

Akil İnsanlar Komisyonu üyelerine ücret ödenecek mi? Ödenecekse; Meclis’in yetkisi, bu insanlara devredildiğine göre, verilecek paranın milletvekillerinin maaşlarından karşılanması gerekmez mi?



Uyan Türkiye (32)

Ergenekon tutuklusu ve kanser hastası Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı uyarınca önceki gün yeniden Adli Tıp’a götürüldü. Adli Tıp Kurumu uzmanlarının vereceği rapora göre, tahliye edilip edilmeyeceğine karar verilecek. Tabii; o zaman kadar hayatta kalmayı becerirse!

Biliyorsunuz; ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Em. Üsteğmen Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.

Devleti yönetenler ise Silivri’de yaşanan bu dramları görmezden geliyor. Ama biz inatla her gün mektup yazıp, devlet protokolünde yer alan farklı isimlere göndermeye devam ediyoruz.

Bugün sıra Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ta... Eğer siz de Silivri’deki hasta tutuklulara karşı takınılan tavrı insan haklarına aykırı buluyorsanız, tepkinizi gösterin... İşte Egemen Bey’e mektup gönderebileceğiniz faks numarası ve e-posta adresi:

Faks: (0312) 218 13 96

E-Posta: ozelkalem@ab.gov.tr

DİĞER YENİ YAZILAR