Böyle ‘akillik’ seçilmişleri atanmışlara kul etmektir!

Haberin Devamı

“Hiçbir zaman seçilmişleri, atanmışlara kul etmeyiz...”

Başbakan Erdoğan bu sözleri tam 13 ay önce söyledi...

Çünkü MİT yöneticilerinin Oslo‘da PKK ile pazarlık yaptığı ortaya çıkmış, cumhuriyet savcıları da soruşturma açmak için düğmeye basmıştı.

Başbakan, olası bir soruşturmanın kendisine de dokunacağını düşünüyordu ve hemen önlem aldı...

O gün “Seçilmişleri atanmışlara kul etmem” diyen Başbakan, bugün ise “seçilmişler”e güvenmiyor!

PKK ile nasıl bir anlaşma yapıldığını, bundan sonra nasıl bir yöntem izleneceğini, ne gibi tavizler verildiğini ya da verileceğini Meclis‘e anlatmıyor.

Bunun yerine ne yapıyor?

Kendine göre bir “akil adamlar” kadrosu oluşturuyor!

Bu kadro için adı geçenlerin tamamı, Özerk Kürt Yönetimi‘ne sıcak baktığını beyan eden kişilerden oluşuyor!

Daha açık yazayım:

İsmi açıklanan “akil adam”ların tamamına yakını ya “Yetmez ama evet”çi ya da doğrudan iktidar destekçisi...

Ne kadar “akil”ler?

Sözlükler “akil adamlık kurumu”nu şöyle tanımlıyor:

Gerek tecrübesi, gerek bilgisi, gerek de yaşı itibariyle belirli bir alanda sözü herkes tarafından dinlenen, otorite durumunda olan, yaklaşım ve çözüm önerilerine değer verilen, sayılıp, sevilen, “uzman” ya da “duayen” kavramından farklı olarak içinde “kâmil insan” kavramını da barındıran kişi...

İyi de adı geçen kişiler bu tanıma ne kadar uygun?

Bir kere aralarında “sözü herkes tarafından dinlenen” bir kişi bile yok! Çünkü neredeyse tamamı öyle ya da böyle “taraf...”

Zaten; öyle bir kişiyi günümüzde bu ülkede bulmak neredeyse olanaksız!

İkincisi; hiçbirinin böyle bir konuda otorite olduğu söylenemez... Tercih edilmelerinin tek nedeni, mevcut politikalara destek vermeleri!

Ve ayrıca ne kadar “kâmil insan” oldukları, bakılan yere ve bakana göre değişir!

Atanmamalı, seçilmeli!

Bu konuda net olmak gerekiyor:

Ben ülkenin geleceğinin Başbakan tarafından atanmış ve “akilliği” tartışmalı olan bir kadro yerine, doğrudan halk tarafından seçilmiş milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nin çatısı altında belirlenmesi gerektiğine inanıyorum.

Bunun aksi, “seçilmişleri, atanmışlara kul etme”nin ta kendisi olur!

Peki; bu konu Meclis çatısı dışındaki uzman kişiler tarafından görüşülüp, tartışılamaz mı? Elbette tartışılır ve hatta böyle bir yapı, çok sağlıklı çözüm önerileri bile geliştirebilir...

Ancak bunun için iki şartın baştan kabul edilmesi gerekir:

Birincisi; son sözü yine Meclis söylemelidir.

İkincisi de “akil adamlar kadrosu”, Meclis’te grubu bulunan partiler tarafından belirlenecek eşit sayıda üye ile oluşturulmalıdır.

Aksi halde sırf Başbakan’ın atayacağı bir “akil adamlar” oluşumu; ağzıyla kuş tutsa, başarısız olmaya mahkûmdur...

Eğer adı geçen kişiler, gerçekten “akil”lerse; önce bu kurulun “oluşturulma” yöntemine itiraz etmelidir!

GÜNÜN SORUSU

Ankara Büyükşehir Belediyesi tüm kenti, “Sayın Başbakanımız; ülkemize bu gururu yaşattığınız için minnettarız, İsrail TÜRKİYE’den özür diledi” yazılı pankartlarla donattı.

Çok merak ediyorum; Başbakan‘a övgü düzmek, bunun için dev pankartlar hazırlamak bir belediyenin görevleri arasında mıdır? CHP‘li bazı belediye başkanları, misafirlerine ikram ettikleri çaylar yüzünden bile soruşturma geçirirken; İçişleri Bakanlığı, Melih Gökçek‘in “halkın kesesinden Başbakan yağcılığı” yaptığını görmüyor mu?

Eğer Melih Gökçek bu billboard’ların parasını belediye kasasından değil de cebinden ödüyorsa, o zaman neden pankartlarda kendi adını kullanmıyor da imza yerine, “Ankara Büyükşehir Belediyesi” yazdırıyor?

Yoksa Belediye, Melih Bey’in babasının çiftliği mi?

GÜNÜN SORUSU

Apo çağrıda bulundu, PKK ateşkes ilan etti... Şimdi dağ kadrolarının sınır ötesine çekileceği gün bekleniyor. Oysa kimsenin aklına bile gelmeyen bir konu var: PKK‘nın uyuşturucu kaçakçılığından ve haraçtan sağladığı servet, kimi kaynaklara 3-4 milyar Euro’yu buluyor... Sorum ortaya:

Bu para ne olacak?



Uyan Türkiye... (23)

Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen bilim insanı Fatih Hilmioğlu, kanser hastası... Ancak “tedavi hakkı”, bizzat yargılandığı mahkeme tarafından engelleniyor. O da zaten artık tahliyesini falan istemiyor, “Benden daha ağır durumda olan tutuklular tahliye edilsin” diyor.

İşin ilginci ölümcül “uyku apnesi” hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de Hilmioğlu tahliye edilmediği sürece tedaviyi reddediyor.

Günlerdir hep birlikte devlet yönetiminde söz sahibi makamlara duygularımızı yazarak, duyarsız kalmamalarını istiyoruz...

Bugün sıra Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’da...

Faks: (0312) 294 56 83 E-posta: agaridvan@yahoo.com

DİĞER YENİ YAZILAR