Gerçek gündem!

Haberin Devamı

Geçenlerde işten çıktım, vapurla geçtim karşıya...

Kırk yaşlarında bir bey yanıma geldi. Yazılarımı okuduğunu söyledikten sonra, “Ne yazık ki siz de bu dünyayı istedikleri gibi yöneten egemenlerin tuzağına düşüyorsunuz” dedi.

Anlamadım; devam etti:

“Gündem yazarısınız ya; ondan söz ediyorum. Hep bizi yöneten egemenlerin gündemini izliyorsunuz. Bu ülkede gündemi hep kendi çıkarlarına göre belirliyor birileri... Tek amaçları var: Asıl sorunların üzerini örtmek.”

“Peki; o asıl sorunlardan bir örnek verir misiniz?”

“Benim maaşım örneğin.”

“Yine anlamadım.”

“Benim maaşım tam beş yıldır artmıyor.”

“Neden?”

“Şirket zarardaymış. Öyle diyor patron...”

“Beş yıldır zarar eden şirketi kapatması ya da satması gerekmez mi?”

“Canım inandınız mı bu gerekçeye?”

“Siz söyleyince inandım.”

“Ben inanmıyorum ama... Çünkü muhasebecisi benim şirketin. Bizim şirket, sadece patronun diğer şirketlerine hizmet veren bir kuruluş... Gerçekten her yıl zarar ediyoruz. Ama böyle bir şirket doğası gereği kâr edemez. Bu şirketin kâr etmesi, patronun diğer şirketlerinin kasasından daha fazla para çıkması anlamına gelir. Zaten bu şirkette 1 lira zarar ediyorsa, diğer şirketlerinde 100 lira kâr ediyor. Ve her yıl hiç utanıp sıkılmadan ‘grubun finansal başarısını kutlamak’ için bir de parti veriyor.”

“Ayrılın o zaman...”

“Diyelim ki iş buldum, ayrıldım. Tazminatım ne olacak?

“Alamazsınız herhalde. Kendiniz ayrıldığınız için!”

“Alamam. Zaten onun istediği tam da bu: Herkes kendiliğinden ayrılsın ki şirketin tazminat yükü azalsın.”

“Hak arama eylemi yapın!”

“Anında tazminatsız işten atar!”

“Çözüm ne peki?”

“Yasa değişikliği... Emin olun sadece benim sorunum değil bu. Siz haklı olarak genellikle emeklilerin, dulların, yetimlerin, işsizlerin sorunlarını yazıyorsunuz ama çalışanlar da çok sıkıntılı. Sendikalar zaten tarih oldu. Milyonlarca çalışan yıllardır ya tek kuruş zam almıyor ya da göstermelik yüzde 3-5’lik zamma razı oluyor. Sosyal haklar sıfırlandı. Bu arada bizim yaptığımız işi asgari ücretle yapmaya hazır milyonlarca işsiz var! Bu yüzden ücretler son on yılda reel olarak yüzde 30-yüzde 50 arasında eridi.”

“Nasıl bir yasa değişikliği yapılmalı size göre?”

“Patronların, çalışanlarına her yıl enflasyon artı 3-4 puan zam yapması yasal güvence altına alınmalı. Bunu yapmayan patronların yanında çalışanlara “sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı” verilmeli. Bu emek sömürüsü bitirilmeli. Meclis bu konuya bir an önce el atmalı...”

“Dünyada bunun örneği var mı?”

“Olmaz mı? Bütün sosyal devletler bu tür güvenceleri veriyor. Ayrıca başka bir örnek vereyim: Diyelim ki eviniz var, kiralıyorsunuz. Kira süresinin sonunda kiracı yasal zammı kabul etmezse evi boşaltıyor. Ev sahibi hiçbir kayba uğramıyor. Ben de çalışan olarak emeğimi kiralıyorum. Emeğimi kiralayan kişi yıllardır tek kuruş zam yapmıyor ama ben sözleşmemi feshedip, yasal haklarımı alamıyorum. Yani, benim emeğimin bu ülkede beton kadar, demir kadar değeri yok...”

Sokakta olmak iyi geliyor!

“Gerçek gündem”i yakalıyor insan...

Yine TRT!

Son on yıldır iktidarın sesi hâline gelen TRT’yle ilgili bir gerçek daha ortaya çıktı:

Meğer biz bu kurum için elektrik faturalarımızdan yüzde 2,36 kesinti yapılmasına karşı çıkarken; o, THY’den satın aldığımız uçak biletlerinden de pay alıyormuş!

THY’nin cirosunun on binde biri, TRT’nin kasasına giriyormuş...

THY’nin geçen yılki cirosu 13 milyar dolar! Bunun on binde biri 1 milyon 300 bin dolar eder... Peki, neden aktarılıyor bu para TRT’ye?

Biri çıkıp inandırıcı bir neden söylese de kendimizi aptal hissetmekten kurtulsak!



GÜNÜN SORUSU

Yine Almanya’da, yine bir Türk evinde yangın çıktı ve sekiz vatandaşımız yanarak can verdi. Sorum; İstanbul’da öldürülen ABD’li fotoğrafçı kadının eşini ve ailesini ABD’den hem de “first class”ta bedava getirip götüren THY yönetimine:

Bu vatandaşlarımızın acılı yakınlarına da aynı hizmeti verecek misiniz?



Uyan Türkiye (11)

Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu ağır hasta... Cinayet işleyenlerin bile birkaç yıl tutuklu kaldığı bu ülkede, o dört yıldır tutuklu olarak yargılanıyor ve artık gün sayıyor! Ancak mahkeme ısrarla tahliye talebini reddediyor.

Öte yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.

Biz de Silivri’deki bu dramları günlerdir “sorumsuz sorumlu devlet yetkilileri”ne anlatmaya, bu konudaki duygularımızı ulaştırmaya çalışıyoruz.

Devlet protokolüne göre bugün sıra Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’da... Eğer siz de Silivri’de yaşananlara itiraz ediyorsanız, Beşir Bey’e mektup yazın: besir.atalay @basbakanlik.gov.tr

DİĞER YENİ YAZILAR