Suriye babamızın çiftliği, Silivri “sınır ötesi”

Haberin Devamı

Ergenekon davasının dünkü duruşmasını izlemek için ben de Silivri‘deydim. Daha yola yeni çıkmıştım ki garip haber radyodan geldi: İstanbul-Edirne otoyolunun Silivri çıkışları polis tarafından kapatılmıştı.

Cezaevi kampüsünün içindeki duruşma salonuna ulaştığımda; kendimi adeta sınır kapısından yabancı bir ülkeye giriyormuş gibi hissettim. Cezaevinin üç kilometre uzağına bile barikatlar kurulmuş; halka açık olması gereken duruşmaları izlemek isteyenlerin ulaşamamaları için her türlü önlem alınmıştı. Büyük güçlüklerle mahkeme salonuna girmeyi başardım. Saat 11.00’e doğru duruşma başladığında dışarıdan bağırışlar duyuldu. Mahkemeyi izlemek için Türkiye’nin dört bir yanından gelen binlerce kişi, onları engellemekle görevli jandarmanın biber gazı ve tazyikli su saldırısına uğramıştı.

Tek ambulansla önlem!

Başta Süheyl Batum, İlhan Cihaner ve Ali Özgündüz olmak üzere duruşma salonundaki 10’a yakın CHP’li milletvekili ile birlikte dışarı fırladım. Duruşma salonuna 500 metre mesafedeki kampüs girişine gittik. Yol boyunca demir kafesler arasına sıkıştırılmış vatandaşların isyanlarını dinledik. Girişte güvenliği sağlayan subaylarla görüştük. CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın topuğu kırılmış, en az beş vatandaş ağır yaralar almıştı. Cezaevinin etrafını binlerce asker ve polisle çeviren kampüs yöneticileri ise on binlerce kişinin sağlığını umursamayarak tek bir ambulans bulundurmayı akıl edebilmişti. Su sıkacak araçlardansa onlarca vardı. Yaralılar hastaneye gitmek için saatlerce ambulans bekledi.

Görüştüğümüz albay bu katı güvenlik önlemlerinin gerekçesi olarak Silivri Kaymakamı‘ndan aldığı talimatı gösterdi. Ancak milletvekilleri “nerede o talimat” diye sorunca, “canım burada güvenliği sağlamak tabi ki bizim işimiz” demeye başladı.

Milletvekillerinin tüm ısrarlarına, hatta İçişleri Bakanı Muammer Güler’e telefon etmelerine rağmen barikatlar kaldırılmadı. Sonuçta yurdun dört bir tarafından Silivri’ye akan on binler otoyol kenarlarında sürünmek ya da cezaevi çevresinde dayak yemek durumunda bırakıldı.

Karar çoktan verilmiş

Dışarıda bunlar olurken içeride de “yargı şiddeti” yaşanıyordu. Avukatların tanıkların dinlenmesi isteğini “davayı uzatma amaçlı ve gayri ciddi” bularak bir önceki duruşmada reddeden mahkeme heyeti, yasalarla çelişen uygulamalarını sürdürüyordu. Avukatları, eski Genel Kurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, dört eski kuvvet komutanı ve aralarında emniyet müdürlerinin de bulunduğu bazı bürokratları tanık olarak getirmişti. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 178’nci maddesine göre savunma tanıklarının dinlenmesi zorunlu iken heyet, duruşma salonunda verdiği ara kararda bu talebi reddetti. Üstelik yasalar bu konuda hiçbir takdir hakkı tanımamışken...

Poliste verdiği ifadelerle davanın açılmasına neden olan sahte haham Tuncay Güney’in Kanada’dan canlı ve görüntülü bağlanarak ifade verme isteği de yine heyet tarafından reddedildi.

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özefe “gerekli kanaatin oluştuğu” gerekçesiyle kararları açıkladığında duruşma salonunda hayal kırıklığı yaşamayan tek kişi savcıydı. Kararın devamında sanıkların tutukluluk hâllerinin devamı bölümü açıklandığında, Başbakan Erdoğan’ın son zamanlardaki bu davayla ilgili sözleri salondaki herkesin tekrar aklına düştü.

Bana göre sonuç ortada; karar çoktan verilmiş. Görülen o ki mahkeme heyeti savcıya mütalaa yazması için süre kazandırmaya çalışıyor.

*****


Paradoks

Ergenekon’un tutuklu sanıkları dün salona yine pırıl pırıl geldi. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, emekli Org. Hurşit Tolon ve Prof. Dr. Mehmet Haberal başta olmak üzere yine hepsi çakı gibi giyinmişti.

Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan her zamanki gibi yine yerlerinde duramıyorlardı. Balbay salona girdiğinde hemen mahkeme salonunun dışını sordu ve sert müdahaleler yaşandığını öğrenince hayli üzüldü. Sonra izleyicilere dönerek, “4’ncü yargı paketinden ne çıkacağı belli oldu: 5’nci yargı paketi! Hukuk, matruşkaya dönüştürüldü, bu paketlerden barış değil çatışma çıkar” diye bağırdı.

Tuncay Özkan ise herkesi vicdan sahibi olmaya davet ediyordu.

Mahkemenin ara kararından sonra ise avukatlar, izleyiciler ve gazeteciler büyük şok yaşarken tüm sanıkların izleyicilere güç vermeleri oldukça dikkat çekiciydi. Bunun adı “Paradoks”tu!

*****


GÜNÜN SORUSU

Sorum, Ergenekon davasının dünkü ara karardan sonra yuh çektikleri iddiasıyla bazı izleyiciler hakkında işlem yaptıran Mahkeme Başkanı’na: Yaptığınız türden bir yargılamanın sanığı olsaydınız, siz de en azından içinizden olsun “yuh” çekmez miydiniz?

DİĞER YENİ YAZILAR