Dönün kardeşim!

Haberin Devamı

Kendinizi mutsuz mu hissediyorsunuz?
Maaşınıza yıllardır beş kuruş zam mı yapılmıyor?

Öğrenciyseniz polis gördüğünüzde yüzünüzün rengi mi kaçıyor?

İşçiyseniz, “çevre dostu” biber gazı yemekten mi bıktınız?

Gazeteciyseniz, “hedef gösterilmekten” mi usandınız?

Yazarsanız, basılmamış kitabınızın toplatılmasından mı çekiniyorsunuz?

Yıllardır iş mi bulamıyorsunuz?

Hâkimseniz, savcıysanız, doktorsanız, oradan oraya sürgün edilmekten ananız mı ağlıyor?

Öğretmenseniz, atanamıyor musunuz?

İş adamıysanız, ihale alamıyor musunuz?

Hiçbir nedeni yokken telefonlarınızın dinlendiğini ya da izlendiğinizi mi düşünüyorsunuz?

Sebepsizce gözaltına alınmaktan mı korkuyorsunuz?

Eşiniz dostuz size selam verirken bile önce etrafa göz gezdirip, sonra kimsenin duyamayacağı kadar kısık bir sesle mi “Merhaba” diyor?

Yani...

Mutsuz, umutsuz ve yılgın mısınız?

Sizi tüm bu dertlerinizden kurtaracak sihirli formül bende:

“Dönün” kardeşim...

Olduğunuz yerde dönün...

Oynayarak dönün, zıplayarak dönün, ağlayarak dönün...

Ama...

Dönün!

***


Bugüne kadar savunduğunuz tüm derleri unutun; hem kime ne faydası dokundu ki onların?

Atatürk’e sövmekle işe başlayın... Odanızdaki, masanızdaki, evinizdeki resimlerini kaldırın.

İsminizi, cinsiyetinizi değiştirmenize gerek yok; fikrinizi değiştirin yeter... O değişince nasıl olsa diğerleri de kendiliğinden döner!

Gündelik konuşmanızı değiştirin, “Merhaba” yerine “Selamünaleyküm” demeyi öğrenin...

Erkek muhabbetlerinde eşlerinizden “Avrat” ya da “Evdeki eksik etek” diye söz edin...

Bıyık bırakın ve dudağınızın hemen üç milim üzerinden kesin...

“Badem” olsun yani...

Mecbur kalmadıkça kravat takmayın, yüzünüzde her zaman anlamsız bir ifade ve boş bakan gözler olsun...

Kadınsanız, ne yapacağınızı yazmıyorum bile... Yönteminiz çok basit; onu da siz buluverin bir zahmet!

Altın alyansınızı satıp, gümüşünü alın ve sol elinize değil sağ elinize takın...

Sesini sonuna kadar açarak dinci radyoları dinleyin...

Arkadaş sohbetlerinde, Facebook’ta, Twitter’da hükümete yağ çekin...

Birkaç muhalif gazeteciye hakaret mail’i yollayıp, bunları tüm bakanlara, milletvekillerine ve parti yöneticilerine gönderin...

Gönderin ki; marifetleriniz ve yetenekleriniz bilinsin!

Tüm bunları yapın ve sonrasını zamana bırakın...

Hiç kuşkunuz olmasın; hepsi size yol, su ve elektrik olarak dönecek... Hem de en kısa zamanda...

Şansınız birdenbire değişecek... İşleriniz açılacak, selam verenleriniz çoğalacak...

Hele yakanıza bir de parti rozeti takarsanız var ya; bırakın polisten dayak yemeyi, polis dövseniz kimse gık diyemeyecek!

***


Neden mi yazıyorum bunları?

Ankara Üniversitesi’nde dün açılış töreni varmış... Başbakan da katılacakmış...

Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne üye bazı muhalif öğrenciler tam protestoya hazırlanıyorlarmış ki; neye uğradıklarını şaşırmışlar...

Polis, hepsini “biber gazı manyağı” yapmış...

Aralarından 12’si de yaka paça gözaltına alınmış...

***


Ne gerek var çocuklar, kendinizi bu kadar hırpalattırıyorsunuz?

Hepiniz zeki olmalısınız ki üniversite kazanmışsınız...

Dönüverin siz de... Şakşakçıların safına geçin...

Hem de öyle bir dönün ki; sizden önce dönenler “dönmek” neymiş görsünler!

Ülke mi ne olacak? Boş ver!

Bu sömürü nasıl mı bitecek? Sana ne?

Bölünmeye ve dinci gidişe nasıl mı dur diyeceğiz? Salla gitsin!

Mutlu olmak, kazanmak istiyorsan “Dön” kardeşim...

Olduğun yerde dön...

Oynayarak dön, zıplayarak dön, ağlayarak dön...

Yeter ki dön!

***


Peki; ben mi neden dönmüyorum?

“Dönen organlarım” bozulmuş üzerinize afiyet; tedavisi de yokmuş...

Yoksa durur muyum?

*****


GÜNÜN SORUSU

Avrupa Birliği’nin 10 Ekim’de açıklayacağı İlerleme Raporu, Türkiye’ye bugüne kadar yöneltilen en sert ifadelerle doluymuş... İfade özgürlüğü ihlallerindeki artış, medya özgürlüğünün kısıtlanması, uzun tutukluluk süreleri ve Uludere’de 34 sivil öldürülmesi şiddetle eleştiriliyormuş... Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, bu raporun “Çok da ciddiye alınmaması gerektiğini” söylemiş... Sorum kendisine:

AB’yi ciddiye almayacaksak, AB Bakanı’nı neden ciddiye alalım?

*****


Sermayenin yoldaşı!

Almanya’nın önceki başbakanlarından ve Sosyal Demokrat Parti‘nin eski başkanlarından Schröder de pazar günü yapılan AKP Kongresi’nin yabancı onur konukları arasındaydı.

Eski Alman Başbakanı bir süre önce yapılan Alman Sosyal Demokrat Parti Kongresi’ne katılamamıştı, çünkü oraya gelmesini hiçbir partili istememişti.

Kendi ülkesinde, daha önce başkanlığını yaptığı, partinin kongresine katılamayan Schröder, AKP’nin onur konuğu oldu.

Peki; Schröder neden kendi partisinin kongresine gidecek cesareti kendisinde bulamamıştı?

Çünkü Alman Sosyal Demokratlar, iktidarı Schröder’in yanlış politikaları yüzünden kaybettiklerine inanıyorlar. Onun, halkın ve emeğin yanında değil; azgın kapitalistlerin yanında durduğunu söylüyorlar.

Almanların bir kızgınlığı da Schröder’in Rus Gazprom’un Almanya’daki yüksek maaşlı yöneticilerinden biri olmasına... Başbakanlığı döneminde Gazprom’la anlaşma imzalayan Schröder’in şimdi o şirkette çalışmasını hazmedemiyorlar.

Bu nedenle de onu artık aralarına sokmuyorlar.

Hatta Schröder’e bir de lakap takmışlar. Ona, “sermayenin yoldaşı” diyorlar.

İşte, o Schröder, AKP Kongresi’nin onur konuğu oldu.

DİĞER YENİ YAZILAR