Menderes’in yıktırdıkları!

Haberin Devamı

“Menderes, Aksaray’a bir bulvar açtırmaya karar vermişti. Bozdoğan Kemeri’nden Aksaray’a inerken sağda iki küçük cami vardı. Baba Hasan Alemi ve Oruç Gazi camileri... Baba Hasan Alemi’yi daha o zaman Vakıflar kiraya vermişti. Hatta bir öğretmen oturuyordu içinde. Cadde üstünde olmamasına rağmen yıktılar onu. Oruç Gazi mamurdu, kullanılıyordu. Hiç lüzumu yokken yıkıldı o da... Bulvar açıldığında, dört tarafında servi ağaçlarıyla çok şirin bir durumu vardı, caddeden dışarıda ve biraz çukurdaydı zaten. Kimin aklına estiyse, ‘Lüzumsuz burada’ dediler, yıktılar.”

“Adana’da kentin göbeğinde, camisi, medresesi, kütüphanesiyle görkemli bir külliye düşünün... 1650’lerde Cafer Paşa yaptırmış. 1950’de cadde genişleyecek bahanesiyle yıkıldı. Ne var ki; arsası hâlâ boş! Külliye, yıkıldığıyla kalmış... Şehrin anıtsal yapısının yerinde şimdi çömlekçi var!”

“Bunlarla da kalınmadı: Sekban Paşa Mescidi, Mimar Ayaz Camii, Valide Camii’nin türbesi gibi çok sayıda dini eser, anlamsız yere yıkıldı.”

“İstanbul’da 50’den fazla cami, projeleri hiç tehdit etmediği halde; keyfi bir şekilde ortadan kaldırıldı.”

Bu sözler Türkiye’nin sayılı sanat tarihçilerinden Prof. Dr. Semavi Eyice’ye ait...

Peki, Semavi Eyice’nin, içi burkularak anlattığı bu “dini eser kıyımı” ne zaman yaşanmış?

Adnan Menderes’in Başbakan olduğu günlerde...

Peki; her fırsatta İsmet İnönü’nün“kapattığı, sattığı, ahır ya da depo haline getirdiği” camilerden dem vuranların; bir kez olsun Adnan Menderes’in yıktığı, kapattığı camilerden söz ettiğini duydunuz mu?

Duyamazsınız; çünkü “Adnan Menderes yaptıysa, doğrudur!”

***


Bir de yakın tarihten bir örnek verelim:

Foça’nın Kozbeyli Köyü, içindeki beş asırlık Kozbeyli Camii’yle birlikte “Orman vasfını yitirdi” gerekçesiyle metrekaresi 4 bin liradan satışa çıkarıldı.

Satılacak cami, 1638 yılında Kuzu Bey tarafından yaptırılmış...

Peki; kim satışa çıkardı bu camiyi?

İsmet İnönü’yü cami kapatmakla, satmakla, kiralamakla suçlayanlar...

Çok merak ediyorum; acaba Sayın Başbakan önümüzdeki hafta salı günü yapılacak olan partisinin Meclis Grubu toplantısında bu bilgilerden de söz eder mi?

Demokrat Parti iktidarının ve kendi hükümetinin yıktırdığı, sattığı, satmaya hazırlandığı bu camilere ilişkin belgeleri de kürsüden gösterir mi?

Ya da en azından “kuru bir özür” diler mi?

(Üzgünüm ama son sorumun yanıtını biliyorum!)

***


Yukarıdaki bilgilerin tümünü tarihçi Sinan Meydan’ın Cumhuriyet Tarihi Yalanları isimli kitabından aldım.

Meydan, kitabın ilgili bölümünde aynen şunları söylüyor:

“Ey Allah’tan korkmayan cumhuriyet tarihi yalancıları!

Bugün bu ülkenin camileri açıksa ve hâlâ minarelerinden ezan sesleri yükseliyorsa, bunu ‘cami düşmanı’ ilan ederek saldırdığınız Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye, Cumhuriyet’i kuran o iradeye borçlusunuz...”

***


Terör örgütünün gencecik askerlerimizi, polislerimizi öldürmeye devam ettiği, geçim sıkıntısının tavan yaptığı, dünyadaki itibarımızın Orta Doğu ülkeleriyle eşit düzeye indiği böyle bir dönemde, iktidar sahiplerinin, her şeyi bırakıp yetmiş yıl öncesine haksız bir şekilde saldırmalarına akıl sır erdiremiyorum!

*****


JET DOKTOR!

AKP Denizli İl Başkanı Avni Örki’nin pratisyen doktor eşi Nur Örki, sadece sekiz ay önce devlet memuru olmuş...

Ataması yapıldıktan sonra da il dışına gitmemek için üç ay rapor almış...Buna karşın kariyer basamaklarını hızla tırmanarak Halk Sağlığı İl Müdürlüğü bünyesindeki Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Şubesi Müdürlüğü’ne getirilmiş... Bu durumda Dr. Nur Hanım;

Sekiz ay sonra Denizli Halk Sağlığı İl Müdürü...

On altı ay sonra Denizli İl Sağlık Müdürü...

Yirmi dört ay sonra Sağlık Genel Müdürlüğü’nde daire müdürü... Otuz iki ay sonra Sağlık Genel Müdürü...

Kırk ay sonra Sağlık Bakanlığı Müsteşarı...

Kırk sekiz ay sonra da Sağlık Bakanı olursa şaşırmayın!

Peki; bu “çok başarılı ve donanımlı” pratisyen doktor hanımın yükselişi orada biter mi?

Biter, biter; sonrasına gücü yetmez!

*****


GÜNÜN SORUSU

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Aysel Tuğluk, tüm BDP’li milletvekillerinin; Diyarbakır ve Bingöl’de düzenlenen askeri operasyonları durdurmak için canlı kalkan olacaklarını açıkladı. Sorum kendisine:

PKK’nın bombalarına, kurşunlarına, mayınlarına karşı da canlı kalkanlık yapacak mısınız?

*****


İleri demokrat, Oya Eronat!

Sivas katliamı kurbanlarından şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı, Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu’yla görüşmüş. Komisyon üyesi AKP’li Oya Eronat; Zeynep’e, “Hiç Aziz Nesin’i kendi kafanızda sorguladınız mı? ‘Keşke Aziz Nesin konuşmasaydı da babam ölmeseydi’ dediniz mi?” diye sormuş...

Sonra da eklemiş:

“Her gerçeği her yerde söylemek demokrasi midir, yoksa dejenerasyon mudur?”

Oya Hanım’ın demokrasi anlayışına bayıldım:

Kendileri istedikleri zaman, istedikleri yerde, istediklerini söyleyecekler; bunlara tahammül edemeyen yüzden fazla genç tutuklanıp cezaevine konulacak, internette eleştiren binlerce kişi aleyhine dava açılacak... Ama onlar gibi düşünmeyenler konuştukları zaman bu, “insanları toplu halde yakmak” için haklı bir neden sayılacak!

Ah, Oya Hanım...

Meclis Komisyonu Üyesi olarak söylediğiniz şu sözlerin, Aziz Nesin’in o gün Sivas’ta söylediklerinden daha “kışkırtıcı” olduğunu bir anlasanız...

Belki o zaman, her şey düzelecek ama... Nerede!

DİĞER YENİ YAZILAR