‘Cami’ gerçekleri!

Haberin Devamı

Başbakan partisinin neredeyse her Meclis Grubu toplantısında, İsmet İnönü’yü “din düşmanı” ilanı etmeye devam ediyor...

“Toplatıldı, yasaklatıldı” dediği sözüm ona dini kitapların, hurafelerle dolu olduğu ve İslam’a zarar verdiği kanıtlandı; o, bu konuya hiç girmeden sözü bu kez, “kapatılan, satılan, ahır ya da depo olarak kullanılan” camilere getirdi...

Salı günü gösterdiği belgelerden biri de, CHP’nin ahır yaptığını iddia ettiği İzmir Seferihisar’daki bir camiyle ilgiliydi...

“Belge” dediğime bakmayın; 20 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin bir haber kupürüydü bu...

Haber, “Bu ne insafsızlık, Seferihisar’da tarihi cami ahır yapılmış” başlığını taşıyordu.

İşin aslı açıktı:

Cumhuriyet’in o haberle eleştirdiği, bugün bize söylendiği gibi CHP iktidarı değil; İzmir’i işgal eden Yunan Ordusu’ydu...

Çünkü Evrenosoğullarından Kasım tarafından inşa ettirilen bu tarihi camiyi “ahır” olarak kullananlar, işgalci askerlerdi!

CHP, bırakın o camiyi ahır olarak kullanmayı, 1936’da tekrar camiye dönüştürmüştü.

İşte; Başbakan, (bilinçli olarak yapmıyorsa) yine danışmanlarının azizliğine uğradı ve büyük bir gafa imza atmış oldu!

YALANIN MİMARI!

Peki; yanlışlıkları tek tek kanıtlanan tüm bu iddialar nereden çıkıyor?

Bu soruya genç ve başarılı tarihçi Sinan Meydan’ın Cumhuriyet Tarihi Yalanları isimli kitabından alıntılarla yanıt verelim:

“Yazar Mehmet Şevki Eygi, 1966’da Yeni İstiklal Gazetesi’nde vatandaşlara bir çağrıda bulunarak, ‘CHP döneminde yıkılan, satılan, kiraya verilen, depo ve müze yapılan camiler hakkında fotoğraf, yazı ve bilgi göndermelerini’ istedi. Bu konuyu 2003 yılında ‘Yakın Tarihimizde Câmi Kıyımı’ adıyla kitaplaştırdı. Yani ‘CHP’nin tek partili iktidarında camiler kapatıldı, depo ve hatta tuvalet yapıldı’ iddiasını öne sürenlerin en büyük kaynağı ve kanıtı, şeriatçılığı tescilli bir ‘Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı’ olan Mehmet Şevki Eygi’nin yazdıklarıdır.”

MENDERES DE SATMIŞ!

İyi de; cumhuriyet döneminde camiler hiç mi satılmadı? Sinan Meydan şu bilgileri veriyor:

“1927 yılında tüm Türkiye’de 14 bin 425 okula karşılık, 28 bin 705 cami vardı. Öyle ki; binlerce caminin cemaati bile yoktu. Çoğu bakımsız ve haraptı. Bu nedenle, 17 Nisan 1927 tarihli 1011 Sayılı Bütçe Kanunu’nun 14. maddesine göre, Türkiye’de gerçekten ne kadar camiye ve din görevlisine ihtiyaç duyulduğunun belirlenmesi kararlaştırıldı. İhtiyaç fazlası camiler gayet titiz bir çalışmayla belirlendi. Bunlar dönüştürülerek ya satıldı ya da başka amaçlar için kullanıldı. Hayrat Kütük Defteri incelendiğinde 1926 ile 1972 arasında 494 cami arsası, 722 mescit arsası, 598 cami ve 995 mescidin satıldığı görülmektedir. Bu satışlarının tamamının CHP’nin iktidar olduğu 1926-1950 arasında yapılmadığı, önemli bir bölümünün de tıpkı AKP gibi ‘cami sömürüsü’ yapan Adnan Menderes’in başbakanlığındaki Demokrat Parti iktidarında gerçekleştirildiği gözlerden kaçmamalıdır.”

DEPO OLMUŞ DA!

Sinan Meydan, CHP’nin bazı camileri 1939-1946 yılları arasında depo yaptığını, kapılarına kilit vurduğunu, hatta bu camileri ibadete kapatarak, etrafına asker diktiğini doğruluyor... Fakat nedenini de anlatıyor:

“İsmet İnönü’nün bu davranışının nedeni cami düşmanlığı ya da din karşıtlığı değil; tam tersine dinine ve tarihine olan bağlılığıdır. İnönü; İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1939-1946 yılları arasında, Türkiye’ye yönelik olası bir bombalamada, camilerin hedef alınmayacağını düşünerek, müzelerimizdeki tarihi ve dini değeri yüksek olan eserleri, zarar görmemeleri için bazı camilere koydurtarak koruma altına almıştır. Evet; İnönü o yıllarda bazı camileri ‘depo’ yapmıştır ama bu depolara ‘Hz. Muhammed’in sancağı, kılıcı, Hırka-i Saadeti, Hz. Osman’ın kanlı Kuran-ı Kerim’i gibi kutsal emanetler ve tarihi eşyalar’ konulmuştur. Örneğin Topkapı Sarayı’ndaki kutsal emanetler, bu emanetlerle ilgilenen görevlilerle birlikte Niğde’ye götürülerek, oradaki bazı camilere konulmuştur. Dolayısıyla kutsal emanetlerin bulunduğu bu ‘cami depolar’ ibadete kapatılmış ve kapısına kilit vurulup, asker korumasına alınmıştır. Bugün gerçek bir Müslüman’a düşen görev, bu davranışından dolayı İsmet İnönü’yü kınamak değil, kutlamaktır.”

***


Defalarca söyledim, yine söyleyeceğim:

En büyük günah, kendilerini savunma olanağı olmayanların arkasından konuşmak ve yalan yanlış bilgilerle iftira atmaktır!

Tamam; bu yolla, üç-beş cahili daha ağınıza düşürebilir, hatta iktidarınızı sonsuza kadar koruyabilirsiniz...

Ama... Gerçek bir dindarsanız... Bunun bir de “öbür dünyası” olduğunu bilirsiniz!

Unutmayın; orada İsmet İnönü ve Cumhuriyet’i kuran tüm kahramanlarla eşit koşullarda olacaksınız...

Elbette bugün tek tek yalanlanan bu “iftiraların” hesabını sizden soracaklardır!

İşte; Allah, o gün gerçekten yardımcınız olsun!

*****


PADİŞAH DA!

Camiler ülkemizde ilk kez “93 Harbi” olarak bilinen Osmanlı-Rus Harbi sırasında amaç dışı kullanıldı.

Rus Ordusu ile Bulgar çetelerinden kaçan yüz binlerce muhacir, kışın ortasında İstanbul’a gelip yığılınca, Osmanlı Padişahı’nın emriyle Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye ve Beyazıt gibi camilerin tamamı ibadete kapatıldı.

Bu camiler muhacirleri açıkta bırakmamak için “otel ve lokanta” olarak kullanıldı.

Aynı şey; Balkan Savaşları’nda da tekrarlandı.

Acaba İsmet İnönü’yü, “Camileri depo yaptı” diye yerden yere vuranlar bir gün, 19. yüzyıl Osmanlı padişahlarını da “Camileri otel yaptılar” diye, rezil kepaze etmeyi düşünüyorlar mı?

*****


GÜNÜN SORUSU

Atatürk’ü ve dava arkadaşlarını din düşmanı gibi göstermeye çalışanlara, şair ve araştırmacı Sunay Akın soruyor:

Bu gezegenin en doğusundaki (Japonya’da) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Atatürk’ün yaptırdığını biliyor musunuz beyler?

DİĞER YENİ YAZILAR