Utanıyorum!

Haberin Devamı


Artık sadece sıkılmıyorum, isyan etmiyorum, sinirlenmiyorum; aynı zamanda utanıyorum!

Bu çağda yaşadıklarıma, tanık olduklarıma, duyduklarıma inanamıyorum ve işlenen günahlarda, yapılan ayıplarda hiçbir payım olmadığı halde yüzüm kızarıyor!

Dün bir gazetenin manşetinde gördüm başlığı:

“Albay satmadı, ben bakireyim.”

Albay...

Satmak...

Bakire...

Bu sözcükler ancak saçma sapan bir romanda bir araya gelir; değil mi?

Ama bizde; gazete manşetlerini süslüyor!

“Askeri casusluk ve şantaj” iddialarına ilişkin davayı hatırlıyor olmalısınız... O dava kapsamında, emekli bir albay tarafından pazarlandığı öne sürülen 52 yaşındaki kadın söylemiş bu sözleri...

Aralarında örgüt lideri olduğu iddia edilen emekli Albay İbrahim Sezer’in de bulunduğu 13’ü tutuklu 56 sanığın yargılandığı duruşmada “şikâyetçi” olarak gösterilen T. P. adlı diş hekimi kadın, Sezer’in kendisini fuhuş amaçlı pazarladığına dair iddiaları reddetmiş... Asla böyle bir şikâyette bulunmadığını söylemiş...

Bu iftirayla hem sanığın, hem de kendisinin mağdur edildiğini belirtmiş...

Ama savcıyı ikna edememiş olmalı ki bu sözleri ifadesine yazılmamış...

Bunun üzerine, “pazarlanmadığını” kanıtlamak için, hem de 52 yaşında, “bekâret raporu” almak zorunda kalmış!

Durun, daha bitmedi!

Sadece o değil; davada “şikâyetçi” oldukları belirtilen diğer 18 kişi de şikâyetçi olmadıklarını söylemiş...

Yani, savcının iddialarının önemli bir bölümü daha auta çıkmış!

Buna karşın mahkeme, “sanıkların tutukluluk hâllerinin devamına” karar vermiş...

***


Kanıtlanamayan iddialarla özgürlükleri kısıtlanan subaylara, mühendislere mi üzüleyim yoksa 52 yaşındaki bir kadının, kendi onurunu kurtarmak ve bir komutanın haksız yere cezaevinde olmasını engellemek için “özel hayatını” açıklamak zorunda kalmasına mı kahrolayım, bilemiyorum!

Yapabildiğim tek şey...

Sadece bir “okur” olarak, bu rezalete tanık olmaktan dolayı utanmak!

Çok merak ediyorum; bu iftiraları atanların ve bir kadına bunları yaşatanların vicdanları var mı?

AFFEDİN!

Dikkatinizden kaçmamıştır; önemli bir baskın oluyor, o güne kadar kimsenin bilmediği bir iddia ortaya atılıyor, ertesi günkü gazetelerde onlarca yazarın bu “sürpriz operasyon” hakkındaki yorumlarını okuyoruz...

Tıpkı “şike operasyonu”nda ve önceki gün de “reyting baskını”nda olduğu gibi!

Bırakın onlar gibi yazı döktürüp, ahkâm kesmeyi; emin olun, benim böyle olayları anlamam için bile en az iki haftaya ihtiyacım oluyor!

Çünkü bir olayı sağlıklı ve adil bir şekilde yorumlamanız için önce bilgilerin kesinleşmesi ve doğrulanması... Sonra da yazar olarak sizin o olaya ilişkin yeni ve farklı bir bakış açısı geliştirmiş olmanız gerekir...

Bu arkadaşlar ise; her konuya o kadar hâkimler ki daha olay yeri inceleme ekipleri işbaşındayken, yazılarını “attırmaya” başlıyorlar!

Sanırım; hiçbir zaman onlar gibi “gazeteci” ya da “yazar” olamayacağım!

Affedin!

*****


Günün Sorusu

Almanya, “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasıyla yargılandığı için, Bedrettin Dalan’ın Türkiye‘ye iade edilemeyeceğini bildirmiş... Yani bir anlamda, “Bu suça, bu ceza olmaz. Biz, bize sığınan sanığı korumak zorundayız” demeye getirmiş... Sorum ortaya: Eğer üye olmak için can attığımız Avrupa Birliği’nin en önemli üyelerinden biri, Ergenekon davası hakkında böyle bir saptamada bulunabiliyorsa, hâlen tutuklu bulunan sanıkların suçu polise kendi istekleriyle teslim olmak mıdır? Ve Almanya’nın kararı, Türk hukuku için bir “aşağılama” anlamına gelmez mi?

*****


Gündemimiz dizi, derdimiz futbol!

Son bir yılı hatırlamaya çalışın: Neler yaşadık değil mi.

En azından bir genel seçim geçirdik; siyasetteki kavgalar, çekişmeler doruğa tırmandı.

“Siyaset bizim halkımızı pek de ilgilendirmiyor” diyebilirsiniz; o zaman ÖSYM’nin yarattığı skandallar yetmez mi? Üniversite sınavlarının kaderi bile aylarca belirsizliğini korudu!

En azından Van’da deprem oldu, terörist saldırılar tavan yaptı!

Meğer Türk halkı, bunların hiçbiriyle ilgili değilmiş...

İnternetteki arama motoru Google, 2011’de en çok “arananlar”ı açıklamış...

Kendilerini “arzın merkezi” sanan politikacılar, gazeteciler bu sonuçlara ne der bilinmez ama bakın halkımız, bu yıl en çok neleri merak etmiş?

1. Muhteşem Yüzyıl

2. e-Devlet

3. Adını Feriha Koydum

4. Trendyol (Alışveriş sitesi)

5. Aşk Tesadüfleri Sever

6. Acunn

7. Wolfteam (Bilgisayar oyunu)

8. İncir Reçeli (Film)

9. Defne Joy Foster

10. Aref

“En hızlı yükselen haberler” kategorisinde ise, liste başını Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor ve Bursaspor tutmuş...

Haa; bir de Milli Piyango sonuçlarını ve Dünya Kupası’nı merak etmişiz...

***


Gündemi dizi, “star”ı Acun, derdi de futbol olan bir halkın, sandık başında ülkenin sorunlarını çözecek bir iktidarı işbaşına getireceğini düşünmek; sizce de fazla hayalperestlik değil mi?

DİĞER YENİ YAZILAR