İstanbullu musunuz? Hayır, Cimbomluyum!

Haberin Devamı

Milyon kez yazdım, bir kez daha yazıyorum:

Nedir laiklik?

Din işleri ile devlet işlerinin ayrılmasını öngören yönetim tarzı...

Başbakan da diyor ki; “Ben laik değilim, Müslümanım...”

Sonra Mısır halkına çağrıda bulunuyor:

“Mübarek sonrası yeni Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır.”

***


Mısır halkı bu sözler karşısında ne düşündü; bilemem ama...

Ben düşündüklerimi dün iki sözcükle özetledim:

“Kavram karmaşası...”

Bazı okurlar ne demek istediğimi anlamamışlar (ya da anlamışlar ama işlerine gelmemiş), “Bu sözlerin neresinde kavram kargaşası var” diye soruyorlar...

Anlatalım:

***


“İstanbullu musunuz” diye soran birine, “Evet, İstanbulluyum” ya da “Hayır, Mersinliyim” diye yanıt verirsiniz...

Ama tutup, “İstanbullu değilim, Cimbomluyum” demezsiniz...

Çünkü size sorulan soru “nereli olduğunuzla” ilgilidir; tuttuğunuz takımla ilgili değil...

Bu yanıttan sadece, “İstanbullu olmadığınız” anlaşılır, o kadar!

Başbakan’ın laiklik konusunda yaptığı da bu:

Bir insanın, “Hayır, Müslüman’ım” demesi için, kendisine sorulan sorunun “Hıristiyan mısın” ya da “Musevi misin” olması gerekir...

O ise, laikliğin karşısına, “Müslüman” kimliğini koyarak, laikliği “din”lerle bir tutuyor...

“Laik değilim” dedikten sonra gelmesi gereken sözcük doğal olarak, “Devletin, dini kurallarla yönetilmesinden yanayım”dır...

Ama Başbakan bunu yapmıyor...

Çünkü, “laiklik karşıtı olmak”tan hüküm giyen partisinin başını bir kez daha derde sokmaktan çekiniyor...

Bunun yerine “Müslüman’ım” diyerek, laiklikten yana olduğunu söyleyenlerin aynı zamanda Müslüman olamayacağını ima ediyor!

İşin ilginci, çevresindeki okumuş yazmış onca adam da sırf yalakalıktan, “Efendim bu yanıt, terminolojiye uymuyor” demiyor...

***


Peki; Başbakan, hem de bir imam hatip mezunu olarak, bu sözlerdeki anlamsızlığı görmüyor mu?

Görüyor elbette...

Ve tam da bilerek, isteyerek o cümleleri kuruyor...

“Laik değilim” diyerek... Buna bir de “Müslüman’ım”ı ekleyerek, kendisine oy veren kesimlerin takdirini kazanıyor!

Anayasa’ya ters düşmemek için de uygulamakla mükellef olduğu “laiklik” kavramını, devletin bir özelliği haline getiriyor ve üzerindeki yükten kurtuluyor!

***


Bunu Türkiye’de yapınca sorun çıkmıyor...

Ama Mısır’a gidip; hem bu sözleri söyleyince...

Hem de Mısır halkını laikliğe davet edince...

Özellikle kendisini havaalanında karşılayan şeriatçı Müslüman Kardeşler Örgütü’nün üyeleri, neye uğradıklarını şaşırıyor...

***


Bunca kelamın özü...

Başbakan, din üzerinden siyaset yapmaya devam ediyor hâlâ!

***


GARİP CEZA!

Erzurum’un Tortum İlçesi’nde yaptırılacak hidroelektrik santralini protesto eden 14 kişiye 250’şer lira para cezası verilmiş.

Tortum Sulh Ceza Mahkemesi ayrıca, eylemcilerden 17 yaşındaki Leyla Y’nin, HES’in çalışma alanlarına girmesini ve HES’lere karşı eylemlerde bulunan kişilerle ilişki kurmasını yasaklamış...

Bu ülkenin tüm hukukçularına soruyorum:

Tutuklanmayan bir kişinin, diğer kişilerle görüşme hakkını kısıtlayan böyle bir ceza, hangi kanunumuzun, kaçıncı maddesinde yazılı?

Eğer her hâkim kendi kafasına göre “ceza” uydurabilecekse...

Yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ne gerek var?

***


GÜNÜN SORUSU

İstanbul’u temsil eden silüet, Topkapı Sarayı ve Sultan Ahmet Camii’dir... Özel bir firmaya ait inşaatı devam eden binaların bu silüeti bozduğu anlaşılınca mimar Belediye Başkanı Kadir Topbaş demeci patlatmış: “Salacak’tan bakarsanız silüet bozulmuyor...” Sorum kendisine:

Bu mazereti bulmak için çok düşündünüz mü?

***


Yeni ittifak: Baykal-Gökçek!

CHP’nin önceki Genel Başkanı Deniz Baykal, bir zamanlar kanlı bıçaklı olduğu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le Ankara’da bir sushi’cinin açılışında bir araya gelmiş...

Talat Atilla’nın yazdığına göre, önce birbirlerine övgüler düzmüşler... Sonra da Kemal Kılıçdaroğlu’nun çekiştirmişler...

Bu yazıyı yazana kadar merakla bekledim; “Bu ikiliden bir yalanlama gelecek mi” diye... Ama gelmedi!

Dün internette kısa bir sörf yaptım; Baykal’ın Melih Gökçek’i yerin dibine soktuğu 17 ayrı açıklama ya da demeç buldum...

Buna karşılık Melih Gökçek’in Baykal hakkındaki açıklamalarını sayamadım bile... Onlarca!

Şimdi ikisi bir araya gelmiş, fısır fısır!

***


Deniz Bey; defalarca yazdım, yönetim tarzınızı hiçbir zaman onaylamadım ama CHP için taşıdığınız önemi de asla inkâr etmedim...

Kurt bir politikacı olarak benden daha iyi görmüşsünüzdür ki; Melih Gökçek sizi fena halde kullanmış...

Tabii ki amacı, CHP’yi karıştırmak...

Gittiğiniz yerlere, görüştüğünüz kişilere biraz daha fazla dikkat etmeniz gerekmiyor mu?

DİĞER YENİ YAZILAR