Hakan neden hep kazanıyor, Mustafa neden hep kaybediyor?

Haberin Devamı

Gazeteciler, AKP’den İstanbul Milletvekili seçilen Hakan
Şükür’e sormuş:

“Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

Arkadaşın yanıtı çok “açıklayıcı” olmuş:

“Gündemi takip edemedim. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur. Ben bu konuda bir şey söylemek istemiyorum...”

Vatan da bu haberi, “Ben bilmem, büyüklerimiz bilir” başlığıyla yayınladı.

***

Milletvekili Hakan Şükür’e, dünya siyaset tarihine geçecek bu “ilk demeci” için ne kadar teşekkür etsek az...

Çünkü bu demeç, günümüzün siyasetini ve Türkiye’de siyaset yapmanın koşullarını açıklıyor...

Bu demeç, cemaat ve tarikat kültüründe var olan “biat” anlayışının, artık çok açık bir biçimde siyasetimize de girdiğini açıklıyor...

Bu demeç, ülke meselelerine kafa yoran ve hayatını bu ülkeye adayan Mustafa Balbay’ın, Mehmet Haberal’ın ve BDP’li milletvekillerinin tutukluluklarının neden kaldırılmadığını açıklıyor...

Bu demeç, ülkemizde gündemi takip edenlerin değil, etmeyenlerin...

Düşünenlerin değil, boyun eğenlerin...
Konuşma haklarını ve yetkilerini “büyüklerine” devredenlerin başarı öykülerini açıklıyor...

***

Hakan’a kızmayın; saf bir çocuk o... Bu kültürle yetiştirilmiş zaten!

Kendi “doğru bildikleri” olmamış hiçbir zaman...
Gerektiğinde bile büyüklerinin sözlerine itiraz etmemiş...
El bağlamış, boyun bükmüş, “Ben bilmem büyüklerimiz bilir” demiş hep...

Bizde “makbul insan olma”nın, bu sihirli sözden geçtiğini kavramış ve buna göre yaşamış... Haksızlığa isyan edeceğine, zulme direneceğine ve zalime kafa tutacağına; dayakları, işkenceleri, tutuklamaları göze alacağına, büyüklerine atmış topu...

***

Zordur böyle insan olmak; her kula nasip olmaz!
Gözünü kapayacaksın, kulağını tıkayacaksın, dilini tutacaksın, elini bağlayacaksın, belini bükeceksin...

Arzularını frenleyeceksin...

Duygularını gömeceksin...

Düşüncelerini bastıracaksın!
Hadi; Hakan’ın anlayacağı dilden anlatayım:
Kale önünde kaleciyle karşı karşıyayken bile topu ağlara göndermeyip, bir büyüğünü bekleyeceksin, golü ona attıracaksın!

Sonra da bu “iyi çocukluğun” karşılığını fazlasıyla alacaksın!

Herkes beceremez bunu...

***

Şimdi anladınız mı Mustafa’ya, Mehmet Haberal’a Meclis yolunun tıkanmasının nedenini...

Onlar asla böyle davranamaz...

O yüzden de “vekil” seçilseler bile, dokuzar metrekarelik hücrede sürdürürler hayatlarını!

Devir, “uslu çocuk” devri çünkü!

Devir, “Öp elimi, al bahşişini” devri... Devir, “Ben bilmem, büyüklerimiz bilir” diyen tarikat zihniyetinin devri...

***

İşte o yüzden Hakan hep kazanıyor... İşte o yüzden Mustafa hep kaybediyor!

*****

GÜNÜN SORUSU

BDP’li milletvekilleri “Ya Meclis’e hepimiz gireceğiz, ya da hiçbirimiz girmeyeceğiz” diyerek vekilliği düşürülen Hatip Dicle’ye müthiş bir şekilde sahip çıkarken, iki milletvekili mahkeme tarafından salıverilmeyen CHP hâlâ “Arkadaşlarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız” diyerek havanda su dövüyor... Sorum bu açıklamayı yapan Gürsel Tekin’e:

Ne yapacaksınız?

*****

Abisi 5 gün tutuklanan Bakan Bey’in isyanı...

Devlet Bakanı Faruk Çelik, ağabeyi Osman Çelik’in
Bursaspor’la ilgili yolsuzluk davasında tutuklanıp 5 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmasına isyan etmiş:

“Ağabeyim bu suçu işlemediği halde siz çıkıp diyorsunuz ki ‘zimmetine para geçirdi.’ Bunu nasıl temizleyeceksiniz? Ben bugün siyaseten soruyorum. Şimdi bunun hesabını kim verecek?”

Bu soruyu soran o kadar çok tutuklu yakını var ki:
Darbe teşebbüsünde bulunmak iddiasıyla tutuklanan ve tutuklanmalarına neden olan tüm belgelerin sahteliği anlaşıldığı halde salıverilmeyen Balyoz sanıklarının çocukları örneğin...

Ya da üç yıla yakın süredir tutuklu olup milletvekilliği seçildiği halde tutukluluğu devam eden Mustafa
Balbay’ın gözü yaşlı eşi...

Her duruşmada, “Hiç değilse suçumu söyleyin” diye yırtınan Tuncay Özkan’ın kızı...

Daha neyle suçlandıklarını bile öğrenemeyen Nedim Şener’in annesi, Ahmet Şık’ın karısı, Soner
Yalçın’ın sevenleri...

Bakan Bey şükretsin; kardeşi alt tarafı beş gün çekmiş o zulmü...

Ve kurtulmuş!
Eminim ki kurtulmasının, “bakan kardeşi” olmasıyla bir ilişkisi yoktur...

Çünkü bizim ülkemizde asla öyle şeyler olmaz...

DİĞER YENİ YAZILAR