Kaybettiğimiz eşeği bulduk...

Yaklaşık üç haftadır süren ve son bir haftada doruğa tırmanan "zina" krizi, Başbakan Erdoğan'ın dün AB yetkililerine verdiği "Sorun çıkmayacak" sözüyle bitti...

Haberin Devamı

Yaklaşık üç haftadır süren ve son bir haftada doruğa tırmanan "zina" krizi, Başbakan Erdoğan'ın dün AB yetkililerine verdiği "Sorun çıkmayacak" sözüyle bitti...

Televizyonlardan canlı yayınlanan açıklamaları gözümüzü bile kırpmadan izledik... Sonra da derin bir nefes aldık, mutlu olduk...

Peki, tüm bu heyecanlan neden yaşadık?

Neden yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiğimiz "AB'den müzakere tarihi alma" meselesini önce riske atıp, sonra kurtarmaya çalıştık?

Lütfen derin bir nefes alın ve şu soruyu yanıtlayın:

Bunca tartışmayla, gürültüyle, gerilimle geçen şu üç hafta boyunca bir arpa boyu yol mu aldık?

Hayır!

Halk deyişiyle önce kaybettik eşeği, sonra bulduk ve şimdi bayram yapıyoruz...

***

Olaya bir de kayıplarımız açısından bakalım:

* Hükümete güvenimizi kaybettik: Zina tartışması, iktidara geldiği günden bu yana "değiştik" diyen AKP'nin aslında değişmediğini, tabanından gelen en küçük bir baskıda tüm çağdaş değerleri, hem de büyük riskler alarak elinin tersiyle itebileceğini gösterdi... İktidarın üç haftada üç kez değişebilecek kadar ciddi bir "kimlik problemi" yaşadığını ortaya çıkardı.

* Güvenilirliğimizi kaybettik: Avrupa Birliği yetkilileri, elbette yaşanan sorunun aşılmasından mutlu... Ama bu olayı kolay kolay unutmaları mümkün değil. Artık bize, "her an mızıkçılık yapabilecek bir ülke" gözüyle bakacaklar.

* Trilyonlar kaybettik: Borsa endeksi, bu üç haftada sayısız zikzak çizdi. Her zikzakta birileri servetlerini yitirdi. Döviz kuru başını alıp gittiği için, acil ödeme yapmak zorunda olanlar, önemli bedeller ödedi.

***

Yukarıdaki "kayıplar" listesini uzatmak mümkün... Peki bir de tersinden bakalım: "Bu macera bize ne kazandırdı?"

Ne yazık ki hiçbir şey!

Brüksel'e "meydan okuyarak" giden ve ancak savunduğu her şeyi bir kenara bırakıp "teslimiyet" bayrağını çeken Sayın Erdoğan; sözüm size:

Ne değişti de birdenbire "doğru yol"u buldunuz? Eğer içeride ve dışarıda iktidarınıza karşı duyulan güvenin sürmesini istiyorsanız, şu "u dönüşleri" nin nedenlerini son derece açık bir şekilde anlatmak ve hepimizi ikna etmek zorundasınız...

Aksi takdirde; bundan sonra işiniz (ve elbette bizim işimiz) gerçekten çok zor!

Samsunlu Başkan, bizi Avrupa'da temsil ediyor
Dün Başbakan Erdoğan'la AB yetkililerinin müjdeli haberi verdikleri saatlerde bütün Avrupa, Samsun'daki "flört operasyonu" nu konuşuyordu.

Habere göre Samsun'da belediye zabıtası, el ele dolaşan gençlerin peşine düşmüştü...
Gerçi Samsun'un AKP'li Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, kimseye böyle bir talimat vermediğini, zabıta hakkında soruşturma başlattığını iddia ediyor... Umarım söyledikleri doğrudur. Çünkü bu kişi; Türkiye'yi Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nde temsil eden 12 yerel yöneticimizden biri... Görevi de, tüm kongre üyeleri gibi, "yerel yönetimlerde demokratikleşmeyi sağlamak..."

Yani bir yanda yönettiğiniz kentte "flört etmeyi" bile zabıta gücüyle yasaklayacaksınız; diğer yanda "yerel yönetimlerde demokratikleşme" konusunda ahkâm keseceksiniz... Olacak iş mi Allah aşkına!

***

Haydi diyelim ki Samsun'dan gelen görüntülerde Belediye Başkanı'nın sorumluluğu yok... Ya bugün yayınladığımız Kocaeli'nde çekilen fotoğraflara ne demeli?

Kısacası; birileri Türkiye'nin eteğine yapıştı, aşağıya doğru çekiyor...

Ne diyelim, Allah yardımcımız olsun!

Antalya'dan 1 saatte gel, 45 dakika bavul bekle!
Sivil havacılık firmalarının iç hatlarda seferlere başlamasından sonra, Devlet Hava Meydanlarındaki "yer hizmetleri" yetersiz kalmaya başladı... Geçtiğimiz pazartesi akşamı, Onur Hava Yolları'nın 22.30 seferiyle Antalya'dan İstanbul'a geldim. Yolculuk bir saat sürdü ama bavullarımızı almak için bütün yolcularla birlikte neredeyse 45 dakika bekledim.

Görevlilere bu gecikmenin nedenini sorduğumda, "O kadar çok uçak geliyor ki, yetişemiyoruz" yanıtını aldık...

Umarım; hava meydanlarında yer hizmetleri veren Çelebi firması, bu duruma bir an önce çözüm bulur.

DİĞER YENİ YAZILAR