Dünya terörü rehin alamadığı sürece...

Elinizi vicdanınıza koyun, öyle yanıt verin: Daha düne kadar birisi çıkıp da size, "Kuzey Osetya'nın haritadaki yerine göster" dese, gösterebilir miydiniz?

Haberin Devamı

Elinizi vicdanınıza koyun, öyle yanıt verin: Daha düne kadar birisi çıkıp da size, "Kuzey Osetya'nın haritadaki yerine göster" dese, gösterebilir miydiniz?

Eliniz atlasın üzerinde nereye gideceğini şaşırmaz mıydı?

Ama bugün artık hepimiz Kuzey Osetya'yı biliyoruz.

Çünkü teröristler bu kez burayı kendilerine hedef seçtiler. Yüzlerce çocuğu ve öğretmeni rehin alıp, bu küçük cumhuriyeti dünyanın ilgi odağı haline getirdiler.

Size, "Ya o rehin alınan çocuklardan biri sizin çocuğunuz olsaydı" gibi "aptalca" bir soru sormayacağım.

Bu acıyı dünyada en iyi bilen insanlarız biz...

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 30 bin insanımızı böyle böyle kaybettik çünkü!

Tek amaçları üç kuruş maaş uğruna, ülkenin en uç noktalarındaki karanlığı aydınlatmak olan yüzlerce genç öğretmenimizi, mühendisimizi aldı terör...

Gencecik mehmetçiklerimizi kara toprağa verdik...

Serseri bir mayının ne zaman ve nerede patlayacağını kestiremedik; kestiremiyoruz yıllardır... Hangi kör karanlıkta, hangi hain tuzakların kurulduğunu bilemediğimiz, bilemeyeceğimiz gibi...

Ama ne yazık ki yalnız bırakıldık bu savaşta...

Aralarında; bugün "terör mağduru" olan Rusya'nın da bulunduğu komşularımızın tümü, tek amacı Türkiye'yi kaosa sürüklemek olan bir avuç teröriste kucak açtılar...

Ülkelerinde kamp yerleri verdiler.

Militanların karınlarını doyurdular, yaralarını sardılar.

Askeri uzmanlarını görevlendirerek, eğittiler.

Yetmedi, tüfek, mermi, bomba hediye ettiler.

Köşeye sıkışan "terörist başı"nı bile, "devlet başkanı" protokolünden "misafir" etmeyi yedirdiler onurlarına...

Kendilerine zarar vermeyen teröristleri, "iyi terörist" ilan ettiler; işgüzarca...

"Atın bunları" dedik, atmadılar...

"Dağıtın o kampları" dedik, umursamadılar...

"Bugün bize, yarın size" dedik, anlamadılar!

"Terörün dili, dini, milleti olmaz" dedik, gülüp geçtiler...

Biz gülüp geçemiyoruz ama...

Rehin tutulan o yüzlerce çocuğun anne ve babaları kadar üzgünüz bu yüzden...

"Artık bizi anlarlar ve teröristlere kamp yeri göstermekten vazgeçerler" diye bir tesellimiz de olamaz asla!

Biliyorum; bu tür olaylar, "bazı aptal siyasetçiler"e vız gelir, tırıs gider... Ders almayı bilmezler çünkü...

Ama artık herkes; kendi toprakları dışında gerçekleşen şiddete, dökülen kana, akan gözyaşına, işlenen cinayete göz yumanların da en az teröristler kadar suçlu olduğunu öğrenmeli...

***

Editör arkadaşlarımız, bugünkü iç sayfalarımızdan birine, "Terör dünyayı rehin aldı" başlığını attı...

"Dünya terörü rehin alamadığı sürece" başka ne bekliyorduk ki?

Alana annesini anlayabilecek mi?
Bugünkü VATAN'ın manşetini masum bakışlarıyla süsleyen dokuz yaşındaki Alana, kimbilir belki de sizin bu satırları okuduğunuz saatlerde çoktan meleklerin arasına karışmış olacak...

Ama yaşasa; o çılgın, o mantıksız, o vicdansız eylemden sağ çıksa bile, teröristler onun "minik ruhu"nu dün öldürdüler aslında...

Ona, "annesinin, kardeşini kurtarmak uğruna kendisini bırakıp gittiği" sahneyi seyrettirdiler...

Bu "akıl almaz" şoku yaşattılar!

Diyelim ki bu "çılgınlar kumpanyası"ndan sağ kurtuldu Alana...

Nasıl affedecek annesini?

Kendisini ölüme, belirsizliğe, boşluğa terk edip gitmesinin ardında yatan kaygıları nasıl anlayacak?

Ya annesi?

"Sophie'nin Seçimi" filmindeki gibi kişisel tarihinin en zor kararını vermek zorunda bırakılan bu genç kadın, yaşadığı psikolojik travmadan nasıl kurtulabilecek?

Canının bir parçasını kurtarmak için, yine canının diğer parçasını ölüme terk etmesinin hesabını sormayacak mı kendisinden?

Hem de ömrü boyunca!

Hangi filmin karesine sığar bu görüntü?

Hangi manifestoda yer bulur böyle bir kalpsizlik!

Hangi trajedi, böylesine ağır olabilir?

***

Teröristler; belki öldürmeyecekler Alana'yı...

Ama o minicik ruhu çoktan öldürdüklerini, akıllarına bile getirmeyecekler ne yazık ki!

DİĞER YENİ YAZILAR