İstifa bir erdemdir; etmesini bilene...

Haberin Devamı

Tamam; iktidardaki siyasetçilerin istifa etmemelerine alıştık...

Ne kadar çuvallasalar; bir yolunu bulup suçu başkalarına atıyorlar ve istifanın “i”sini bile akıllarına getirmiyorlar...

Ama artık, “çuvallayan, yanlış işler yapan, başarısız bürokratlar” da istifayı unuttu!
Alın size iki örnek:

ÖSYM REZALETİ


Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, yakın bir tarihe kadar kuşkusuz bu ülkenin “en güvenilir” kurumlarının başında geliyordu...

Konusunun uzmanı bilim insanları tarafından yönetiliyor; başta üniversite sınavları olmak üzere ulusal bazda yapılan onlarca sınavı alnının akıyla düzenliyordu...

Ama “Türkiye’nin en saygın” bu kurumuna son yıllarda bir şeyler (!) oldu:

Önce Polis Meslek Yüksek Okulu giriş sınavlarında soruların “cemaate yakın dershanelere” sızdırıldığı anlaşıldı ve sınav iptal edildi...

Sonra bunu diğer sınavlardaki şaibeler izledi...

Kurum sadece bu yıl en az dört-beş “skandal”la manşetlere oturdu...

İşin ilginci; bu skandalların bir bölümü tamamen “beceriksizlik”ten kaynaklandı...

Sınavlarda sorulan sorular yanlış çıktı, üniversite sınavlarına giren öğrencilerin tercih yaparken kullanacakları sıralama bilgileri defalarca değiştirildi...

Ve son olarak Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda soruların, hem de kurum içindeki birileri tarafından büyük paralar karşılığında önceden sızdırıldığı iddia edildi...

Başlatılan soruşturma sonucunda da ÖSYM’nin düzenlediği LYS, YGS, Tıpta Uzmanlık ve ALES sınavlarında, “şeytani” kopya operasyonlarının meydana geldiği anlaşıldı...
Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın Eğitim Bilimleri testi iptal edildi; 30 bin öğretmenin ataması bu yüzden yapılamadı...

Düne kadar en çok güvendiğimiz; zaten doğası gereği güvenmemiz gereken bir kurumun tüm saygınlığı; bu olaylar yüzünden yere vurdu...

Buna rağmen ibretle izliyoruz ki; ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan hâlâ “sütten çıkma ak kaşık”ı oynuyor...
Tüm bu yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, ihmallerin, yanlışların “kendisi dışındaki personel tarafından” yapılmasına sığınarak, istifa etmeyi aklına bile getirmiyor...

Oysa bunların tamamı, onun yönetiminde meydana geldi...
Eğer Sayın Yarımağan Türkiye’de değil de herhangi bir Batı ülkesinde benzer bir kurumun başında olsaydı, şimdi çoktan evinin balkonunda çiçek suluyor olurdu...

SPOR TOTO ÇİFTLİĞİ!

Gelelim diğer “skandal kurum”a...

Milli takımımız, Türkiye’de düzenlenen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ikinci oldu...

Takım kaptanı Hidayet de her karşılaşmadan sonra çıktığı canlı yayında milyonların gözünün içine bakarak “maddi manevi her türlü desteği hak ettiklerini” söyledi...
Bunun üzerine; devreye bizzat Başbakan girdi ve başarılı sporcular için uygulanan ödül yönetmeliğindeki miktarları elinin tersiyle bir kenara iterek, basketbol milli takımına 28,5 milyon lira prim verilmesini istedi...

Oyuncular hem bu primi; hem de ödül yönetmeliğinde takım sporlarında dünya ikinciliğinin ödülü olarak belirtilen 400’er altından daha fazlasını, yani 500’er altını ceplerine indirdi...

Ama benim gibi “aykırı” birkaç kalem; demokrasilerde bu tür bir ödüllendirmenin olamayacağını, “ulufe dağıtır gibi” prim dağıtılamayacağını yazdı...

Bunun üzerine 28,5 milyon lira, yine Başbakan’ın talimatıyla Spor Toto Teşkilatı’nın kasasından ödendi...
Lütfen Spor Toto’nun internetteki sitesine girin ve tek görevi şans oyunlarını düzenlemek olan bu kurumun görev ve yetkilerine bakın:

“Başarılı sporcuların ödüllendirilmesi”nin, kesinlikle Spor Toto’nun görevi olmadığını göreceksiniz...

Peki; nasıl oluyor da bir anlamda “KİT” olan bir kurum, kendi yasalarını hiçe sayarak böyle bir parayı kasasından çıkarıp verebiliyor?

Spor Toto Teşkilatı; Başbakan’ın ya da Teşkilat Başkanı Bekir Yunus Uçar’ın babasının çiftliği mi ki; kaynakları böylesine “keyfi” bir şekilde har vurup harman savrulabiliyor!

Ve nasıl oluyor ki; başka bir ülkede büyük tartışmalar, hatta siyasi ve bürokratik depremler yaratabilecek bu konu, Spor Toto Teşkilat Başkanı’nın istifayı aklına getirmesini bile sağlayamıyor?

***


Gerçek demokrasilerde ve hukuk devletlerinde; devlet, anayasayla, yasalarla ve yönetmeliklerle yönetilir...
Bunları bir kenara bırakıp, duygularıyla hareket eden...
Kafasına göre vergi salıp, kafasına göre ulufe dağıtan siyasetçiler ve bürokratlar ise halka hesap verir!
Hele hele “başarısızlığı, basiretsizliği ve acizliği tescilli” bürokratlar; bir saniye bile koltuklarında oturamaz...

Bizde ise hem ÖSYM hem de Spor Toto kurumlarının başkanları; hiçbir şey olmamış gibi “çalışmaya” devam ediyor...

***


Ne diyeyim; kendilerine “Hayırlı işler” diliyorum!

*****


GÜNÜN SORUSU

Başarısız bir bürokratın istifaya zorlanması ya da görevden alınması için ille de iktidara muhalif bir düşünce yapısında mı olması gerekiyor?

DİĞER YENİ YAZILAR