‘Başbakan geliyor’ diye yapılan tüm yalakalıkları yürekten destekliyorum!

Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan’ın pazar günkü Malatya gezisinden önce, kentin tüm cadde ve sokaklarına gül suyu sıkılmış...

Litresi 25 liraya alınan 20 litre gül suyu sayesinde tüm Malatya “gül” gibi kokmuş...

Malatya Belediye Başkanı’na göre hem halk çok memnun kalmış, hem de fazla bir masraf yapılmamış...

Şimdi siz, bu uygulamayı eleştirmemi bekliyorsunuz değil mi?

Hayır, yürekten destekliyorum...

Keşke Malatya Belediyesi’nin bu tür uygulamaları diğer belediyelere de örnek olsa; iddia ediyorum, tarım sektörü kurtulur, çiftçi kalkınır!

***


Düşünün bir kez:

Başbakan, sadece referandum için 40 ili dolaşacakmış...

Buna bir de, referandumdan hemen sonra başlayacak genel seçim gezilerini ekleyin; Başbakan’ın o çalışmalar sırasında da 80 ilimizi ziyaret edeceğini düşünün, etti mi size 120 gezi...

Durun, bitmedi; CHP ve MHP liderleri de boş duracak değil ya, onlar da 120’şer gezi yapsa... Toplamda 360 ziyaret!

***


Tüm belediyeler bir karar alsa...

Başbakan’ın ve siyasi parti liderlerinin ziyaret ettiği illerde caddeler, Malatya’da olduğu gibi gül suyuyla ya da tütün kolonyasıyla yıkansa; gül ve tütün üreticileri ihya olur...

Mitinglere katılacak vatandaşlara birer avuç fındık dağıtılsa, fındık üreticisi bayram eder...

Meydanlarda standlar kurulup, halkımıza kumpir ikram edilse Sakaryalı patates üreticileri para istifleyecek yer bulamaz, işsiz gençler kumpirci kadrosuna alınır...

Seçim otobüslerinden halka halis Çukurova pamuğundan üretilmiş atkılar atılsa, pamuk üreticisi tarlalarını satmaktan vaz geçer...

Birer sandviç dağıtılsa, Konya’daki hububat üreticileri kalkınır...

***


Ülkemizde ortalama iki yılda bir seçim yapılıyor. Doğal olarak da iktidarlar; seçim telaşından vakit bulup, ekonomiyi kalkındıracak önlem alamıyor.

O zaman çare ne?

Seçim sürecini, ekonomik kalkınma için fırsata çevirmek!

Bu yüzden Başbakan’ın ziyareti öncesinde Malatya’nın sokaklarına gül suyu sıkan Belediye Başkanı Ahmet Çakır’a “üstün hizmet” madalyası verilmesini öneriyorum!

Yetmez; tez zamanda bu beyefendinin yüzlerce anıtı yapılmalı ve ülkenin tüm meydanlarına dikilmeli!

Onun gül suyuyla başlattığı bu uygulama, ülkeyi kurtaracak mucizevi bir formüldür...

Bu formül, AKP’nin “yaratıcı icraat”ına en güzel örnektir...

***


Diyeceksiniz ki; “Ey Mustafa, sen bizimle dalga mı geçiyorsun?”

Estağfurullah... Birilerinin dalga geçtiği doğru ama...

O kesinlikle ben değilim!

***


NE KONUŞTUNUZ?

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 102 asker hakkında tutuklama kararı verdi.

Kararı veren heyetin üyelerinden Hâkim Ali Efendi Peksak, emekli Orgeneral Çetin Doğan‘ın ilk kez gözaltına alındığı günlerde, çok ilginç bir “buluşma”yla gündeme gelmişti.

Gazeteciler Peksak’ı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ile yemek yerken görüntülemişlerdi.

Bu olayın üzerinden aylar geçti ve taraflar bu yemekle ilgili hiçbir açıklama yapmadı.

Sayın Hâkim, bu kez 102 askerle verilen karar nedeniyle gündemde...

Acaba lütfedip yanıtlar mı?

“Bir hâkimin müsteşarla yemek yemesi, sıradan bir şey midir?

O günkü yemekte acaba Sayın Müsteşar’la ne konuştular?”

***


GÜNÜN SORUSU

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek dün NTV‘de katıldığı bir programda, 12 Eylül’le ilgili düzenlemenin, Anayasa değişiklik paketinde bir detay olduğunu, muhalefetin bu düzenlemeyi öne çıkararak asıl değişiklikleri unutturmak istediğini söyledi. Sorum kendisine:

Yıllardır sahip çıkmadığı 12 Eylül mağdurları için gözyaşı döken siyasetçi kimdi?

***


Efendiler öpsün... Elinizi!

Sekiz yıl öncesine kadar ortalıkta görünmeyen Osmanlı Hanedanı‘nın yıldızı, AKP iktidarı döneminde yeniden parladı.

Daha geçenlerde Başbakan ve bazı bakanlar, onlardan birinin cenazesini taşıdı.

Dün de gazetelerden okuduk ki, Mısır‘da doğan Selaheddin Osmanoğlu’nun 70’inci yaş günü bir partiyle kutlanmış. Selaheddin Osmanoğlu da, partiye katılanlara, “Bana Osman Bey değil, Osman Efendi diye hitap edin” demiş...

Türk geleneklerine göre bir aileden cenaze kalkmışsa, en az 40 gün süreyle yas tutulur! Belli ki; hanedan üyelerinin böyle bir gelenekten haberleri bile yok...

Ve ikinci itirazım:

Herhalde bu zat, 1934 yılında çıkarılan Soyadı Kanunu‘ndan habersiz!

Çünkü; bu düzenlemeye göre Türkiye’de “hacı, hafız, molla, ağa, efendi ve paşa” gibi unvanların kullanılması yasak!

***


Belli ki Selaheddin Osmanoğlu, cumhuriyet yasalarını çok da umursamıyor...

İyi de; bu ülkenin hâlâ “Türkiye Cumhuriyeti” olduğunu kendisine hatırlatacak bir “cumhuriyet savcısı” da mı yok?

DİĞER YENİ YAZILAR