Siyasi etik!

Haberin Devamı

Devleti yönetenlerin eşlerini, siyasete alet etmek ayıptır...

Aile bireylerinin özel hayatlarından söz etmek onursuzluktur...

Çocuklarının aldıkları bursları konuşmak ahlaksızlıktır...

Oturdukları evlerin ruhsatsız olmasını deşifre etmek bel altına vurmaktır...

Yakınlarının kurdukları şirketlerin ticari başarılarını anlatmak şerefsizliktir...

Geçmişte çekilen fotoğraflar üzerinden siyasi çıkar sağlamak kâfirliktir...

Eski sözlerini hatırlatıp, değişimi göstermek vicdansızlıktır...

Yakınlık duydukları derneklerle ilgili belgeleri ortaya koymak hainliktir...

Bindikleri makam arabalarıyla, uçaklarıyla mitinglere gitmelerini eleştirmek fesatlıktır...

Hastalıklarını gündeme getirmek terbiyesizliktir...

Verdikleri sözleri tutmamalarını eleştirmek kalleşliktir...

***


Onlara; kılık ve kıyafetlerine göre yasaklar getirmek zulümdür...

Mezun oldukları okullara göre değerlendirmek ayrımcılıktır...

Sinirli olduklarını söylemek haddini bilmezliktir...

Tarikatlarla ilişkilerini dile getirmek, haysiyet cellatlığıdır...

Yabancı devletlerle ilişkilerde “teslimiyetçi politikalar izlediklerini” iddia etmek densizliktir...

Teröristlerle pazarlık ettiklerini ima bile etmek aymazlıktır...

İşçilere karşı acımasızlıklarından dem vurmak gaflettir...

Yargıya yönelik baskılarını anımsatmak dalalettir...

***


Ama...

Tüm bunlar sadece iktidardakiler için geçerlidir!

Eğer eleştirdiğiniz kişiler muhalefetteyse; bu sözlerin hepsini söylemek farzdır!

Onların odalarını basmak sünnettir!

Aile hayatlarıyla, kişisel özellikleriyle dalga geçmek haktır.

Hatta; özel ajanlardan gelen bilgilerle onları, “tarikat şeyhleriyle işbirliği halinde gösterip” yıpratmak görevdir.

“Sayın Baykal’ın yaşı artık kemale erdi. Kemalden de tabii öte. Böyle bir durum var. Bu seçimde de iktidara ulaşamazsa, jübilesini müzmin bir muhalefet olarak yapacak” demek ise siyasettir!

***


Bu ülkeyi yönetenlerin siyaset, hukuk, etik ve demokrasi anlayışlarına bayılıyorum!



*****




HAKSIZLIK!



Turizmin başkenti Antalya dün büyük bir sel felaketi yaşadı. Aksu ve Serik ilçelerine bağlı binlerce dönüm tarım arazisi, sera ve futbol sahası su altında kaldı.

Otomobiliyle sele kapılan bir kişi hayatını kaybetti, bir kişi ise kayboldu.

Binlerce dönüm tarım arazisi, sera ve futbol sahaları sular altına kaldı.

Ama haber kanalları dahil hiçbir televizyon, bu büyük felaketi saatlerce canlı olarak yayınlamadı. Büyük bir olasılıkla gazeteler de bugün bu haberi sırf yasak savmak için görüp, geçiştirecek...

Oysa bu felaketin onda biri İstanbul’da olsaydı; yer yerinden oynardı...

Gerçekten gelişmiş bir ülke olabilmek için, önce bu çifte standarttan kurtulmamız gerekmiyor mu?



*****




GÜNÜN SORUSU



MHP Lideri Devlet Bahçeli dün yaptığı konuşmada, Meclis’te yaşanan kavgayla ilgili olarak, “MHP sıralarına bir metre yaklaşan bundan sonra ne olacağını görecektir” dedi. Oysa daha bir gün önce MHP’li ve AKP’li vekiller, Meclis Başkanı’nın verdiği “barış yemeği” nde bir araya gelmişlerdi... Sorum Sayın Bahçeli’ye:

O yemekte de AKP’li vekillerle MHP’liler arasında 1 metre kuralına dikkat edildi mi? Edilmediyse neden?

*****


Bir yıldız daha kaydı!

Dün dünya çapında bir bilim adamımızı daha kaybettik.

Prof. Dr. İlhan Arsel’i bugünkü kuşaklar pek tanımazlar ama; o, Türkiye’de dini siyasete ve ticarete alet edenlere “bilim” le yanıt veren bir aydınımızdı.

Ankara Hukuk Fakültesi’nin efsane hocaları arasına girdi. Ders verdiği Ankara Polis Enstitüsü’nden 1975 yılında “özgür düşünceli bazı öğrencilerin enstitüden atılmasını” gerekçe göstererek istifa etti.

Ankara Hukuk’tan 1977 yılında istifa etmesinin nedeni ise, “şeriatçı zihniyetin tehlikeli şekilde güçlenmesine karşın suskun olan üniversite yönetimini protesto etmek” ti.

Din, hukuk ve siyaset ilişkileri üzerine yirmiden fazla kitap yazdı.

Türkiye’nin bugünkü en önemli eksikliği, onun gibi “hocalar” ın görevde olmaması...

Huzur içinde uyu İlhan Hoca... Sen elinden geleni yaptın ama ne yazık biz anlamadık!

DİĞER YENİ YAZILAR