100 trilyon liralık kitap savurganlığı

Milli Eğitim Bakanlığı bu öğretim yılının başında yayınevlerine tam 107 trilyon lira ödeyerek 62 milyon 500 bin adet ders kitabı bastırdı. Bu kitapları da ilköğretim okullarında okuyan öğrencilere ücretsiz dağıttı

Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanlığı bu öğretim yılının başında yayınevlerine tam 107 trilyon lira ödeyerek 62 milyon 500 bin adet ders kitabı bastırdı. Bu kitapları da ilköğretim okullarında okuyan öğrencilere ücretsiz dağıttı.

Geçtiğimiz salı günü de önümüzdeki yıl "bedava" dağıtılacak 63 milyon 500 bin adet ders kitabının basımı için ihale açıldı. İhaleye, 39 şirket adına 8 firma teklif verdi. Yani yayıncılar kendi aralarında anlaştılar. Bu da maliyetin yüksek rakamlara ulaşacağı endişesini artırdı.

Şimdi gelelim konunun bir başka boyutuna:

Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl 62 milyon 500 bin kitabı öğrencilere "zimmetli" olarak dağıtmıştı. Yani öğrenciler kitapları "karalamadan" ve "yırtmadan" kullanacaklar, yıl sonunda da okullarına iade edeceklerdi. Böylece aynı kitapların her yıl yeniden basılmasının önüne geçilecek, devlet büyük bir yükten kurtulacaktı...

Ama her nedense (!) Milli Eğitim Bakanlığı, geçenlerde aldığı bir kararla kitapları öğrencilerden toplamaktan vazgeçti... Oysa öğrencilere, alıştırma, test, problem gibi kitap üzerinde yapılması gereken çözümler yaptırılmamıştı.

Bu sürpriz karar, kafalarda soru işaretleri belirmesine neden oldu.

Ne oldu da Bakanlık aynı kitapları öğrencilerden toplayıp, gelecek yıl yeni öğrencilere dağıtmak yerine, yeniden basmaya ve yaklaşık 100 trilyon lira daha harcamaya karar verdi?

Müfredat mı değişti? Okutulan kitapların içindeki bilgiler mi eskidi? Yoksa biz mi çok zenginleştik?

Hayır.

Müfredatta değişen bir şey yok: Bu yıl ne okutuluyor ve ne öğretiliyorsa; gelecek yıl da aynı şekilde devam edilecek.

İyi de o zaman Bakanlık neden karar değiştirdi?

Yayıncılık dünyasında konuşulanları aktarayım:

İddialara göre, yılda 100 trilyon liralık bir pazarı kaybedeceklerini gören yayınevleri, hükümete büyük baskıda bulunmuşlar ve kitapların yeniden basılmaması durumunda batacaklarını, bunun da işsizliği artıracağını, ekonomiye büyük darbe vuracağını iddia etmişler...

Milli Eğitini Bakanı Sayın Hüseyin Çelik:

Gelin şu "kitap toplama" işinden neden vazgeçtiğinizi bir de siz anlatın...

Yoksa herkesin aklında "yayınevlerine teslim olan bakan" olarak yer edeceksiniz...

Biz de yapmıştık!
Fenerbahçelilerin şampiyonluk sevinci bitmek bilmiyor... Galatasaraylılara ve Beşiktaşlılara sataşmaktan da büyük zevk duyuyorlar... Zekice hazırlanmış esprili mesajlar, internette dolaşıp duruyor.

Dört yıl üst üste şampiyon olmuş, müzesine UEFA Kupası'nı ve Süper Kupa'yı götürmüş bir takımın taraftarı olarak, onların bugünkü duygularını çok iyi anlıyorum... Çünkü iki yıl öncesine kadar biz de Fenerbahçeli dostlara dünyayı zindan ediyorduk. Şimdi sıra onlarda.

İşte internette dolaşan ve Fenerbahçelileri zevkten dört köşe yapan mesajlardan biri:

"Duyuru

Sadece Galatasaray ve Beşiktaş taraftarlarına mahsus olmak üzere; ilk ve son defa 'Pişmanlık Yasası' çıkarılmış, bu yasa 30 Nisan 2004 tarih ve 1907 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece bu iki takımın hüzünlü taraftarlarına Fenerbahçeli olabilme imkânı sağlanmıştır.

Başvuranlar 'dönme' sayılmayıp, 'özbeöz Fenerbahçeli' olarak tescil edilecek, FB kimlik kartı çıkartılacaktır. Yasadan yararlanmak isteyen tüm Galatasaray ve Beşiktaş taraftarları aşağıdaki evrakları ve aranan şartları yerine getirmek zorundadır:

1. Fenerbahçe formasıyla çekilmiş 2 adet boy resmi.

2. Valilikten 'Fenerbahçeli olmasında sakınca yoktur' yazılı belge.

3. Fenerbahçeli iki kefil.

4. Fenerbahçe marşını ezbere bilmek.

5. Ömer Çavuşoğlu'nun Galatasaray posterine elini soktuğu resmin noterden onaylı sureti.

6. Şükrü Saraçoğlu Stadı'na gidilerek hacı olunması.

Tüm bu şartları yerine getirenler Ali Sami Yen Stadı'na giderek 13 kez taşlayacaklar; ardından Kadıköy Şifa Hamamı'nda 40 tas su dökünüp tövbe getireceklerdir.

Not: Mahsun Kırmızıgül, Müslüm Gürses, Fatih Ürek, Azer Bülbül, Mesut Yılmaz ve oğlu, Tansu Çiller, Arto, Medyum Keto, tecavüzcü Coşkun, Sinan Engin, Sergen Yalçın, Kazım Kanat, Lucescu ve Ergun Gürsoy bu kararnameden yararlanamazlar."
Dalganızı geçin sevgili Fenerbahçeliler, sevinin...

Nasıl olsa sıra bize de gelecek!

DİĞER YENİ YAZILAR