Varsın ‘laik yobaz’ desinler!

Haberin Devamı

Her gün yazı yazmak, görüşlerini isminle ve fotoğrafınla aslanlar gibi savunmak zor iştir! Ağzınla kuş tutsan ne fayda hemen damgayı yersin...

Sadece okurlar değil en çok da o konuda senin gibi düşünmeyen kalem emekçileri yapar bunu. Acımadan, gözünün yaşına bakmadan yaftalarlar.

Çünkü yazı yazmanın kolay yoludur, bir “sıfat” bularak küçümsemek, hakaret etmek...

Bulursun sıfatı, yaparsın edebiyatı... Düşünce, içerik, tutarlılık olmasa da olur!

***

Ben de kimi zaman öfkeme yenik düşüp “etiketleme” akımına kapıldım...

Ama etiketlendikçe, yaptığım haksızlıkları gördüm!

PKK’ya kızdım, “faşist” dediler...

Irkçılığı eleştirdim, “komünist” oldum...

“Allah korusun” dediğimde “dinci...”

Dinin ticarete ve siyasete alet edilmesine karşı çıkınca “Allahsız...”

Ergenekon soruşturmasındaki saçmalıklara değinince “darbeci...”

Genelkurmay Başkanı’nın şehit cenazelerinden sonra oynamasını eleştirince “ordu düşmanı” ilan edildim!

Bu kadarla kalsa iyi:

Avrupa Birliği’nin iyi taraflarını yazınca “liboş”, AB yöneticilerinin çifte standartlı yaklaşımlarını beğenmeyince “antidemokrat” damgası yedim...

***

Bu etiketleri boynuma asmaya çalışanların, gizlemeye bile gerek görmedikleri kendi etiketlerini okuyabiliyordum. Bu yüzden hiçbiri yaralamadı beni, gülüp geçtim.

Çünkü sadece işimi yapmaya çalışıyordum gördüğümü, hissettiğimi, düşündüğümü paylaşıyordum.

Hiçbir partiye üye olmadım.

Meslek örgütleri dışında, hiçbir derneğe de...

Taraflı televizyon kanallarının, taraflı programcıların davetlerini reddettim kibarca. Biliyordum ki o günkü yazım işlerine geldiği için beni “buyur” edenler, ertesi günkü yazımı okuduklarında pişman olacaklardı.

***

Dedim ya atılan çamurlara, iftiralara, edilen küfürlere aldırmadım.

Sonunda “laik yobaz” da ilan etti arkadaşın biri beni ve benim gibi düşünenleri sırf şu kara çarşaf meselesinde CHP yönetiminin tavrını desteklemediğim için!

Diğerleri nasıl durmadıysa, bu yafta da durmaz boynumda...

Çünkü “yobazlık”, genlerime uymaz!

Ya o damgayı basan arkadaş ne yapacak?

Eski yazılarını nasıl okuyacak?

“Laik yobaz” tanımlamasının gerçek mucidi “orijinal yobazlar” la kan kardeşi olmayı, nasıl içine sindirecek?

***

Laik, demokratik, sosyal hukuk devletini gerçekten savunanların, bazı hazımlı siyasetçiler gibi ikiyüzlü davranmaya, “seçim dansözü” kıyafeti giymeye hakları olamaz...

Yoksa o kıyafeti çıkarmak zorunda kaldıklarında, kara çarşaf bile gizleyemez günahlarını...

*****

GÜNÜN SORUSU

Ülke ekonomisi yine zor günlerden geçiyor ama Cumhurbaşkanı Gül iktidar ve muhalefet liderlerini çözüm için bir araya getirmeyi akıl bile etmiyor...

Neden? Yoksa hâlâ Dışişleri Bakanı olduğunu mu sanıyor?

*****

Dişli’den tehdit gibi sözler!

Tam 1 milyon dolar rüşvet aldığı iddiasıyla gündeme gelen ve CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun belgeciliği, VATAN’ın takipçiliğiyle AKP’deki görevlerinden istifa etmek zorunda kalan Şaban Dişli, suskunluğunu bozmak için yine VATAN’ı seçmiş...

Neden?

VATAN’ın doğru haberciliğinin en yakın tanığı da ondan!

Bugünkü Pazar Vatan’da yayınlanan söyleşide, gündeme oturacak sözler söylemiş Şaban Bey...

Hatta sanki birilerine mesaj gönderircesine, “Bunun hesabını sadece ben vermem. Cephe çok geniş” demiş ve devam etmiş:

“Güvendiğim dağlara kar değil, buzul yağdı buzul. Bu hesap Alman usulü ödenecek. Yani herkes kendi payına düşeni ödeyecek. Özellikle iş ve siyaset dünyasındakiler!”

***

Ama ben en çok “Bir imza attım, günah keçisi oldum, olayın boyutunu bilmiyordum” sözlerine takıldım...

New York Eyalet Üniversitesi’nde okuyan, Harvard’da master yapan, Hollanda’da banka yöneten bir insan nasıl olur da attığı imzayı, “bir imza” diye önemsiz görebilir?

***

Günümüz dünyasında “bir imza”, bazen bütün bir hayattır Şaban Bey.

Bütün insanlar bunu öğrenir...

Ama bazıları sizin gibi geç öğrenir!

DİĞER YENİ YAZILAR