Cumartesi de Ankara’da bizimle ol Mr. Barroso!

Haberin Devamı

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Mr. Jose Manuel Barroso...

Ülkemize gelmeden önce AKP’nin kapatılması davası hakkında söylediğiniz sözleri yargıya müdahale olarak görüyorum, ülkemize de sırf bu konuda mesajlar vermek için geldiğinizi çok iyi biliyorum...

Yine de hoşgeldiniz!

Dünkü bütün temaslarınızı izledim televizyondan...

Uçaktan iner inmez götürüldüğünüz Anıtkabir konusunda bazı bilgiler vermek istiyorum size:

Yürürken zorlandığınız, yorulduğunuz o büyük meydan, son birkaç yıldır belli günlerde tıklım tıklım doluyor; biliyor musunuz?

Sadece Atatürk’ün ölüm yıldönümlerinde ya da resmi bayramlarda değil üstelik!

Sıradan günlerde...

Bir bakıyorsunuz Mr. Barroso, yüz binlerce kişi Anıtkabir’in az aşağısındaki adı “Tandoğan” olan meydanda toplanıyor önce... Ülkenin din devletine götürülüşünü, eğitimdeki yozlaşmayı, yargıya müdahaleyi protesto ediyorlar...

Sonra da arka arkaya dizilip Anıtkabir’e yürüyorlar, şenlik havasında!

***


Neden mi yazıyorum bunları?

Çünkü bu cumartesi günü yine benzer görüntüler yaşanacak dün yürümekte zorlandığınız o büyük meydanda...

Yine insanlar ellerine bayraklarını alıp, çocuklarıyla, eşleriyle, dostlarıyla dolduracaklar o taş zemini...

Yine birbirinden ilginç sloganlar atacaklar...

Sonra da büyük bir olgunluk içinde dağılacaklar evlerine...

İşte; o insanlar, sizin bugün ziyaret ettiğiniz bu ülkenin gerçek çağdaş insanlarıdır Mr. Barroso, gerçek demokratlarıdır...

Ve yıllardır verdikleri mücadelenin tek amacı vardır:

Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkmak!

Bu ilkelerden hangisi sizi rahatsız eder, hangisi “Avrupalılığa” aykırıdır söyler misiniz?

Hiçbiri...

Çünkü o insanların tamamı en az sizin kadar Avrupalıdır...

Tıpkı sizin gibi giyinir, sizin gibi yaşarlar... İyi eğitimlidir tamamına yakını; meslek sahibidir ve vergi mükellefidir sizin gibi...

Doktordur, avukattır, hâkimdir, öğretim üyesidir, iş adamıdır, memurdur...

Ya da öğrencidir pırıl pırıl!

Yıllardır “gericiliğe” direnen bu insanlar, sizin bugün hukuku aşağılayarak sahip çıkmaya çalıştığınız, destek verdiğiniz birileri gibi “kafalarının arkasında gizli emeller” taşımazlar...

Ama ne ilginçtir ki siz, sizden daha çok Avrupalı olan bu insanları anlamak yerine, onlarla karşı karşıya gelmeyi tercih ediyorsunuz; iç işlerimize her burnunuzu soktuğunuzda!

Bu yüzden de bu ülkede AB’ye duyulan güveni hızla azaltıyorsunuz!

***


Biliyorum; programınız yoğun, İstanbul’a geçip, sonra da ayrılmak zorundasınız Türkiye’den...

Ama gelin, cumartesi günü siz de katılın dün yürümekte zorlandığınız o büyük meydanı dolduracak olan insanların arasına...

Sözünü ettiğim o aydınlığı kendi gözünüzle görün Mr. Barroso!

Size garanti ediyorum; kafanızdaki “Türkiye”yi değiştirecek bu deneyim...

Ve yine garanti ediyorum; siz bizim peşimizde koşacaksınız tam üye olmamız için, o insanları gördükten sonra!

*****

GÜNÜN SORUSU

Meclis Başkanlığı, milletvekillerine kişi başına 16 bin YTL’lik telefon kontörü veriyormuş; bazı vekiller de bu kontörlerin bir bölümünü yakınlarına gönderiyormuş!

Satmadıklarından emin misiniz?

*****

İktidar, kadın düşmanı mı?

Vergi uzmanı Şükrü Kızılot dün, yeni Sosyal Güvenlik Tasarısı ve gündemdeki bazı tasarılar yasalaştığında, kadınların var olan haklarından çok şey kaybedeceklerini yazdı.

Ne mi bunlar?

* 58 olan emeklilik yaşı, yeni tasarıda 65’e yükseltiliyor.

* Dul kadınlara, evlendiklerinde verilen aylıklarının 12 katı tutarındaki çeyiz parası kaldırılıyor.

* Evlenen kadınlara işten ayrılmaları durumunda ödenen kıdem tazminatı ve sigorta primi iadesi tarihe karışıyor!

* Emzirme yardımı azaltılıyor!

* Kocası ölen kadına yüzde 75 olarak uygulanan aylık bağlama oranı, yüzde 50’ye düşürülüyor.

Peki; kadınlardan ne istiyor hükümet?

En az üç çocuk doğurmalarını!

İktidarın kendi cinsine bakışını içine sindirebilen kadınları gerçekten anlamayamıyorum!

DİĞER YENİ YAZILAR