MHP’yi yazmam!

Haberin Devamı

Başbakan’ın “Velev ki başörtüsü siyasi simge... Yasak mı yani?” diye rest çekmesinden sonra MHP’nin hemen devreye girerek tek maddelik bir anayasa değişikliğiyle türban sorununu kafasına göre çözmeye soyunması bazı okurları kızdırmış... Ağız birliği etmişçesine bastırıyorlar:

“MHP’yi yaz! Sözüm ona Atatürkçü olan bu partinin, bugün AKP’ye türban konusunda stepnelik yaptığını, Atatürk devrimlerine ve ilkelerine ihanet ettiğini yaz!”

Ben o okurlara sadece gülüyorum ve kibarca, “Günaaaaydııın” diyorum!

Günaydın gerçekten...

Sorarım size bugün eleştirdiğiniz, “AKP’nin stepnesi” olduğunu iddia ettiğiniz MHP daha önce neydi ki?

Solcu gençleri sindirmek için, “resmi güvenlik güçleri”nin “stepnesi” olarak kurulmadı mı?

Bu partinin organlarından Ülkücü Gençlik Derneği, 12 Eylül öncesinde binlerce sol düşünceli öğrencinin öldürülmesinde aktif rol almadı mı?

“Komando kampları” kurmadı mı?

Adı kana, şiddete, teröre bulaşmadı mı?

Geçmişte din istismarını ikinci plana atmasının tek nedeninin, istismara açık bir başka duygu olan “milliyetçiliğin” iyi prim yapmasından kaynaklandığını görmediniz mi?

O günlerde Adalet Partisi’nin “çelik kafesli stepnesi” değil miydi ve siz bunu bilmiyor muydunuz sahiden?

İyi de bu MHP’nin 1991 seçimlerinde, bugünkü AKP’nin “atası” olan Refah Partisi’yle ittifak yaptığını, bu sayede hem onun, hemde kendi adaylarının Meclis’e girmesini sağladığını da mı hatırlamadınız?

Bugünkü “AKP stepneliği” nin mazisinin, aslında 17 yıl önceki o “ittifak”a dayandığı hiç mi aklınıza gelmedi?

17 yıl önce Refah’la seçim işbirliği yapan MHP’nin, “din istismarcılarının yanında güle oynaya yer aldığı...”

Seçim konvoylarında MHP bayrakları ile Refah bayraklarının birlikte sallandığı silindi mi hafızalarınızdan?

Bugün “miliyetçilik” ivme kaybettiği için, bu partinin de “din”i ön plana çıkararak, önümüzdeki yerel seçimler için oy kapma yarışına girdiğini görmüyor musunuz?

***


Yok, yok... MHP’yi yazmam ben! Stepnelerle uğraşmam...

Bugün böyleler, yarın değişirler nasıl olsa!

Belki “milliyetçilik” yeniden hortlar bakarsınız... Yine “ümmetçiliği” bırakıp, “milliyetçi” olurlar...

Siz de gidip paşa paşa oy verirsiniz; belli mi olur?

*****


HUKUK DEVLETİ!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan sonra dün de Danıştay “türbana özgürlük” kampanyası yürüten iki partiyi uyardı...

“Kuvvetler ayrılığı” ilkesi demokrasilerin olmazsa olmazıdır...

Ama bu durumda bile “hukukun üstünlüğü” teslim edilmiştir...

Eğer Türkiye demokrasiyle yönetiliyorsa...

Ve hâlâ bir “hukuk devleti”yse...

İki yüksek yargı organından gelen bu uyarılara en azından kulak verilmesi gerekmez mi?

*****


GÜNÜN SORUSU

AKP’li belediyelerin kadroları yetmemiş olmalı ki Başbakan bulduğu her fırsatta valileri “kömür dağıtıcılığı” yapmaya zorluyor...

Her başı sıkıştığında iktidarın yanında yer alan MHP, bu konuda da AKP’ye destek vermeyi düşünmez mi?

*****


Memurlara siyaset yasak AKP yandaşlığı serbest!

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarı Sabri Erbakan dün İzmir’deydi. Bir gazeteci, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olup olmayacağını sordu...

Oda bu soruyu yanıtlarken aynen şunları söyledi:

“Ben hükümetin tarafından bir kişi olarak, AK Parti’nin İzmir’de seçimleri almasını canı gönülden istiyorum. Çünkü hizmet gelmesi lazım. Hizmet, artı para gelmesi lazım.”

Hani memurlara “siyaset yapmak” yasaktı?

İyi de o zaman, üst düzey bir memur olan bu beyefendi, nasıl oluyor da açık açık AKP’ye methiye düzüyor?

Yoksa bu “siyaset yasağı” sadece “iktidar yanlısı olmayan” küçük memurlar için mi geçerli?

Yüzlerce öğretmen, doktor, akademisyen Cumhuriyet Mitingleri’ne katıldıkları için bu yüzden mi maaş kesme ve uyarı cezası aldı?

***


Bizdeki “demokrasi”yi bilirsiniz:

Kanunlar sadece sıradan vatandaşlar için geçerlidir!

Bu yüzden Sabri Bey bırakın cezalandırılmayı, ilk seçimlerde istediği yerden aday yapılarak ödüllendirilecek...

Yazın bir kenara!

DİĞER YENİ YAZILAR