İşçi o asgari ücreti kabul etmezdi; kabul edenler sendikacı!

Haberin Devamı

Dün çok iyi yazılmış bir haber vardı VATAN’ın ekonomi sayfalarında...
“İşçi, asgari ücrete ilk kez şerh koymadı” başlıklı bu haber, “Türk-iş, 22 milyon asgari ücretlinin 2008 yılı ücretlerini belirlemek için oturduğu pazarlık masasında, 14 yıl sonra ilk kez hükümetle ve işverenle aynı yönde oy kullandı” diye başlıyordu.
Bazı uzmanlar da bu durumu, Türk-İş’in yeni yönetiminin AKP’ye yakın olmasıyla açıklıyordu...
Bu “iyi yazılmış” habere tek itirazım var, o da başlığına:
Çünkü; yeni asgari ücreti kabul eden Türk-İş temsilcileri “işçi” değil, “sendika yöneticileri...”
Yani bazılarının deyimiyle “sendika ağaları...”
Onların hiçbiri onlarca yıldır “işçi” değil...
Tamamına yakını “emekli...”
Yaptıkları iş, sendikacılık...
Çünkü bundan para kazanıyorlar!
Hiçbiri işçi gibi yaşamıyor...
Çoğu, kirası bile sendikalar tarafından ödenen lüks villalarda oturuyor...
Her birinin altında lüks makam arabaları var...
Özel şoförleri var...
Özel sekreterleri var...
Çantalarını taşıyan özel “danışman”ları var...
Özel korumaları var...
Aşçıları var, garsonları var, hizmetlileri var!
Holding merkezi gibi yönetim binaları var!
Tatillerini beş yıldızlı otellerde geçirip, ailelerini yurt dışına seyahatlere gönderiyorlar...
Maaşlarına gelince:
Asgari ücret onlara sökmez!
Çünkü onların maaşlarını tahmin etmek için, daha yeni 435 YTL olan asgari ücreti en az 30’la, 40’la çarpmanız gerekir!
Kısacası; “işçilik”, hele hele “asgari ücret” asırlar kadar uzak kalmıştır onlara...
Bu yüzden 22 milyon kişinin kaç kuruş aldıklarıyla ilgilenmezler...
O kadarcık parayla nasıl geçineceklerini umursamazlar...
Onların artık tek bir hedefi vardır, o da siyasete girmek!
Bu yüzden “iktidarı sıkıştırmak, çıkıntılık yapmak” işlerine gelmez...
Hoş; bunları yapacak birikimleri de cesaretleri de yoktur ya!

***


Sakın yanlış anlaşılmasın; sırf AKP’ye yakın olduğu söylenen yeni Türk-İş yönetimini eleştirmek için yazmıyorum bunları...
Çünkü bundan önceki... Hatta ondan da önceki Türk-İş yöneticilerini de biliyoruz!
Bazı DİSK, Hak-İş yöneticilerini de...
Şerh koyanını da, koymayanını da...
Sorun, bugün sendikacılığı tükenme noktasına getiren sendika yöneticilerinde...
İşçilikten çıkıp, “ağa” gibi yaşamalarında!

***


Ülkemizde sendikacılığın tarihi önemini ve gücünü yeniden kazanabilmesinin tek yolu, sendikaların “profesyonel sendikacılar” tarafından değil, işçi gibi yaşamaktan onur duyan, yozlaşmayan, sınıf değiştirmeyen “işçiler” tarafından yönetilmesinden geçiyor...
Peki bu, bu saatten sonra hâlâ mümkün mü?
Umarım mümkündür!


*****



GÜNÜN SORUSU

Laiklik yanlısı Benazir Butto dinci teröristler tarafından öldürüleceğini bile bile ülkesine döndü ve öldürüldü!
Zoru görünce sıvışmanın yollarını arayanlar, acaba bu cesur kadının hatırası önünde, biraz olsun utandı mı?


*****



Diyanet İşleri Başkanı için 500 bin dolara villa alındı mı?

DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, dün Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu’nun yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Dedi ki:
“Diyanet İşleri Başkanlığı için Ankara Bahçelievler’de devletin tahsis ettiği altlı üstlü iki daire bulunduğu halde, bir süre önce Angora Evleri’nden 500 bin dolar civarında bir bedelle lüks bir villa satın alındı mı?
Diyanet İşleri Başkanı bu villada oturuyor mu?
Söz konusu villanın bedeli hangi kaynaktan ödenmiştir?
Ödeme, Hac Fonu’ndan mı, yoksa Diyanet Vakfı tarafından mı yapılmıştır?”

***


Bu soruların yanıtını ben de merakla bekliyorum!
Sakın yanlış anlamayın; bu soruların yanıtı “Evet” olursa, 435 YTL’lik asgari ücreti, 10 milyonu bulan yoksul sayısını falan unutup ne kadar çağdaş, refah seviyesi yüksek bir ülkede yaşadığımızı düşünüp çok ama çok mutlu olacağım!

DİĞER YENİ YAZILAR