Tam yeri ve zamanı, Sayın Cumhurbaşkanı!

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e dün bir meslektaşımız sormuş:

- Kızınızın düğününe davet edilenlerin takı yerine bağışta bulunmaları yönünde bazı köşe yazarlarının çağrıları var... Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yanıt kısa ve öz olmuş:

- Onlar özel şeyler, onları başka yerde konuşuruz...

Bu kısa diyalog için birkaç not düşmekte yarar var:

1) Bu soruyu doğrudan Cumhurbaşkanı’na soran muhabir arkadaşıma teşekkür ediyorum. Çünkü artık, “Cumhurbaşkanı benim yazılarımı okumamış ve bu yüzden açıklama yapmıyor olabilir mi?” diye bir endişem kalmadı...

2) Ne yazık ki bu öneri, muhabir arkadaşımın söylediği gibi “bazı köşe yazarları” tarafından değil, “bir köşe yazarı” tarafından dile getirildi; o da benim... Diğer meslektaşlarıma haksızlık etmeyelim; belki davet almışlardır ve “Cumhurbaşkanı takıdan kaçındığımızı düşünür” diye bu konuya girmek istemiyorlardır.

3) Sıradan bir “düğün” gerçekten özeldir. Ama evlenecek gençlerden birinin babası Cumhurbaşkanı’ysa ve düğün için gönderilen 5 bin davetiyenin neredeyse beşte biri, onun verdiği liste uyarınca dağıtılmışsa... Hele hele bu düğüne devletin zirvesi, binlerce iş adamı, sanatçı, gazeteci, yazar, toplum önderi; sırf Cumhurbaşkanı’yla ilişkileri yüzünden davet edilmişse, o düğün artık “iki gencin özeli” olmaktan çıkar...

4) Bildiğim kadarıyla düğüne sadece 11 gün kaldı. Davetliler de bayram programlarını iptal ederek “hediye” telaşına düştü. Bu yüzden eğer bu konu konuşulacaksa (ki; Sayın Cumhurbaşkanı ‘Konuşuruz’ diyor) bugün tam zamanıdır.

***


Tekrar edeyim:

Düğünlerde takı takılması bizim hoş bir geleneğimizdir ve evlilik telaşıyla maddi sıkıntıya düşen gençleri biraz olsun rahatlatma amacını taşır.

Ama yine bizim düğünlerimizin temel kriterlerinden biri, sadece akrabaların, eşin, dostun, komşunun davet edilmesini öngörür... “Baba”nın “merhaba” dediği herkesin düğüne çağrılması, toplanacak takıların milyonlarca YTL’lik bir boyuta ulaşması olasılığı adetten değildir.

Hele hele davetli sayısının çokluğunun “baba”nın “koltuğu” yla ilişkili olması, o koltuğun saygınlığını da zedeler..

***


Sayın Cumhurbaşkanı...

Bu konuyu istediğiniz zaman, istediğiniz yerde sizinle tartışmaya hazırım.

YÜRÜ YA KORU!

Yeni Şafak Gazetesi’nde Taha Kıvanç takma adıyla da yazan Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Gül’ün öğrencilik yıllarından yakın arkadaşı... Allah, AKP’nin iktidar olmasıyla Koru’ya, “Yürü ya kulum” dedi...

Yeni Şafak’ın yanı sıra, haber kanalı 24 ve ATV’de program yapan, Kanal 7’nin ana haberlerine yorumcu olarak katılan ve bu yüzden 4 ayrı kurumdan maaş alan Koru, şimdi de Zaman Grubu’yla “Todays Zaman”da yazmak için anlaştı...

Böylece 5 ayrı medya grubundan 5 ayrı maaş alacak!

Medyada işsizlik sorunun çözülmesi için, birilerinin Koru’ya “Dur” demesi gerekmiyor mu?

GÜNÜN SORUSU

Başbakan kendi seçmenlerine çağrıda bulunarak, 21 Ekim’deki “Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?” referandumunda “Evet” oyu vermelerini istedi. Son seçimlerde tam 7 milyon 300 bin 234 kişiden oy alan CHP ise hâlâ kararsız!

Reis Bey uyuyor mu?

Ruanda’yı bırak, Almanya’ya bak!

Başbakan Erdoğan, kadınlara siyasi eşitlik tanınmasını isteyen ve “Ruanda’da bile kota var” diyen Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Başkanı Hülya Gülbahar’a “Ruanda mı olmak istiyorsun, buyur ol. Bana bunu anlatamazsın, bütün dünyada bu yok” demiş!

Başbakan’a hemen bazı bilgiler verelim:

* Belçika’da, her tür seçimde oluşturulacak listelerde bir cinsin oranının 2/3’ü geçemeyeceği ilkesi uygulanıyor.

* Fransa bütün seçimlere iki cinsin eşit katılımını 2000 yılında zorunlu hale getirdi.

* Almanya’da SPD yüzde 33.3, Yeşiller yüzde 50, PDS de yüzde 50 kota uyguluyor.

***


Kadınlara “Kardeşim git, kazan, al... Erkeğin ianesine sığınma” demek kolay!

Ama eğer Türkiye, “parlamentoda kadın katılımı konusunda dünyadaki 119 ülkenin içinde 114. sırada”ysa, bu ayıbın faturasını sadece kadınlara kesmek de büyük haksızlık!

DİĞER YENİ YAZILAR