‘O adam’ neden bayrak sattırmadı?

Bütün büyük şehirlerimizin sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında limonata satmak serbesttir...

Haberin Devamı

Bütün büyük şehirlerimizin sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında limonata satmak serbesttir...

Soyulmuş hıyar da...

Taklit saat, takı, tarak, prezervatif de satılabilir uluorta!

Ceket, yelek, çizgili pantolon, çorap, ayakkabı da....

Hatta kestaneci kılığındaki mafya esrar, simitçi görünümündeki pe..venk kadın satar açık açık...

Yetmez; silah, mermi, roketatar bile satılır birazcık daha “kapalı” mekanlarda!

Ne zabıta karışır bu ticarete, ne polis...

“Serbest pazar”dır çünkü sistemin adı ve bizim işportacı vatandaşımız istediği yerde kurar pazarını...

Eşeği at, soyayı et diye satar!

Peki; neyin satılmasına kızar, satışına izin vermez bazı devlet (!) adamlarımız?

Önceki akşam Manisa’da olduğu gibi Türk bayrağının...

Diyeceksiniz ki, “Kim o adam, nasıl olur da bayrak sattırmaz?”

***

Bayrağımızın bir gün sonraki miting meydanında dalgalanmasından korkan “o adam”, Manisa’nın AKP’li Belediye Başkanı Bülent Kar’dır!

Çünkü bayrak sattırmayan zabıtanın başı odur!

“O adam” bir süre önce çıktığı İspanya gezisinden etkilenip “Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi gerekir” diyen adamdır!

“O adam” her ilin ayrı bir bayrağı olması gerektiğini söyleyen adamdır!

“O adam”, “İspanya’da İspanyol bayrağının yanında Katalan bayrağı da gördük. Bizde neden olmasın?” diye soran adamdır!

***

Şimdi anladınız mı “o adam”ın belediye başkanı olduğu kentte Türk bayrağının satışına neden izin verilmediğini?

Neden satıcıların elinden zorla alınıp rutubetli depolara “hapsedildiğini?”

Şimdi farkına vardınız mı bizi bekleyen tehlikenin aslında ne kadar büyük olduğunun?

Şimdi gördünüz mü bu zihniyetin neler yapabileceğini?

Hâlâ görmediyseniz gidin sokak satıcılarından “yakın” gözlüğü alın...

Bayrak değil ya; hemen bulursunuz!

*****

COŞKUNUN İKİ EKSİĞİ

Tandoğan eylemiyle hayat bulan “Cumhuriyete Sahip Çık” hareketi Çağlayan’da büyüdü...

Dün Manisa’da, Çanakkale’de, Marmaris’te ve Almanya’da kök saldı...

Milyonlar şimdiden gelecek hafta İzmir’de, 19 Mayıs’ta da Samsun’da yapılacak mitingleri heyecanla beklemeye başladı.

Bu görkemli buluşmaların iki ayağı eksik:

“Kentli olmayan” sınıf ve bu hareketi bir siyasi güce dönüştürecek “lider...”

Bu da tamamlanırsa Türk siyaseti bambaşka bir rotaya yönelir.

Bugün birleşmekte nazlanan yaşlı gelinlerin o gün ne yapacaklarını nasıl merak ediyorum bir bilseniz!

*****

Günün sorusu
Cumhurbaşkanlığı seçiminde bugün oylama günü... AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül eğer bugün de seçilemezse bu adaylıktan hiçbir şey kazanmamış, tersine çok şey kaybetmiş olarak çıkacak...

Acaba kendisini aday gösteren Başbakan hakkında neler hissedecek?

*****

Tamam; birleştiler de...
Meydanların “Birleşin, birleşin” çağrısı “bölünmek”ten başka bir şey bilmeyen sol partilere vız geldi tırıs gitti!

Merkez sağ ise mesajı hemen aldı ve “şıpın işi” birleşti...

Birleşen iki partiye bakıyorsunuz:

ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu daha üç gün önce üniversiteli kız öğrencilerin türban takmasını öngören YÖK reformunun da Anayasa değişiklik paketine eklenmesini istemiş...

DYP Genel Başkanı Ağar ise yıllarca imam hatiplilerin tüm taleplerini kabul edeceklerini, türbanın kamusal alana girmesinin önündeki engelleri kaldıracaklarını söylemiş...

Peki; meydanlar neden “Birleşin” diye bağırıyordu?

Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine bağlı güçlerin Meclis’te temsil edilebilmesi, örneğin “türbanı bayrak haline getirenlerin gücünün kırılması” için...

***

Şimdi; bu iki partinin kuracağı Demokrat Parti’nin seçimden zaferle çıktığını ve iktidar olduğunu düşünün...

İlk işleri AKP’nin yapamadığını yapıp, kendilerini bugün umursamayan türbancıların gönlünü hoş etmek olmayacak mı?

Bunu yaparken de kendilerini “birleştiren” milyonları hayal kırıklığına uğratıp, kızdırmayacaklar mı?

Kısacası ilk bakışta bu birleşme işi iyi oldu da sonu nereye varacak çok merak ediyorum doğrusu!

DİĞER YENİ YAZILAR