Baykal... CHP, sana rağmen güçlenmeli!

Deniz Baykal, üç gün önce yayınlanan “Türkiye’nin önünü aç Baykal... Sadece çekil” başlıklı yazımla ilgili olarak bir televizyonda yaptığı açıklamada, “Bu yazar ve onun gibileri CHP’yi parçalamak, önünü kesmek için böyle şeyler yapıyor... Halkımız onlara itibar etmiyor” anlamında bir şeyler söyledi

Haberin Devamı

Deniz Baykal, üç gün önce yayınlanan “Türkiye’nin önünü aç Baykal... Sadece çekil” başlıklı yazımla ilgili olarak bir televizyonda yaptığı açıklamada, “Bu yazar ve onun gibileri CHP’yi parçalamak, önünü kesmek için böyle şeyler yapıyor... Halkımız onlara itibar etmiyor” anlamında bir şeyler söyledi.

AKP iktidarına karşı tavrını belki de Türk basınında en net şekilde ortaya koymuş bir yazar olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki böyle bir ortamda CHP’ye zarar vermeyi “vatan hainliği”yle eş görürüm...

Daha açık yazayım:

22 Temmuz’da sandık başına koşup içim sızlaya sızlaya oyumu CHP’ye vereceğim. Bir şartla: Pusulayı sandığa atarken, “Bu oyun sana yarayan kısmı haram olsun Baykal” diyeceğim...

Seçimlerden sonra da Baykal’dan kurtulmak için elimden geleni yapacağım!

Yapmazsam, namerdim!

***

Gelelim; benim bu görüşüme halkın itibar edip etmediğine...

“Türkiye’nin önünü aç Baykal” yazısıyla ilgili olarak üç günde 2 bin 859 okurdan elektronik mektup geldi. Telefonları ise sayamadım! Bunların 34’ü Baykal’ı savunuyor ve “CHP’ye zarar veriyorsun” diye bana kızıyor. 2 bin 825’i ise “Baykal çekilsin, seçime lidersiz gidilsin. Bunun için miting bile yaparız. Aksi halde oyumuzu asla CHP’ye vermeyiz” diyor...

Çok daha ağır ifadeler içeren bu mektupları bilgisayarımda saklıyorum. İstediği anda Baykal’a gönderirim ya da tek tek yayınlarım!

Ben bu insanlara hep, “pire için yorgan yakmamalarını” önerdim.

Bu durumda; ben ve benim gibiler mi CHP’ye zarar veriyor, yoksa Deniz Baykal mı?

Kısacası hâlâ vaktin var Baykal, düş yakamızdan!

Düş ki senin yüzünden partisiz kalan milyonlar rahatlasın, rejim tehlikesi tartışmaları sona ersin!

*****

ADAYLARINIZ

İki gün önce “Size göre kim cumhurbaşkanı olmalı” diye sormuştum... 600’e yakın yanıt geldi. Eski ve bugünkü cumhurbaşkanlarını önerenlerin sayısı hayli fazla; ama bu mümkün değil. Adaylarınız aynen şöyle: (Sayılar, aynı adayı kaç okurun önerdiğini gösteriyor.)

Erdal İnönü: 61, Hikmet Çetin: 58, Sabih Kanadoğlu: 49, Bülent Eczacıbaşı: 44, Erdoğan Teziç: 41, Yılmaz Büyükerşen: 40, Yekta Güngör Özden: 38, Recep Tayyip Erdoğan: 36, Zülfü Livaneli: 35, Türkan Saylan: 31, Hilmi Özkök: 27, Yaşar Nuri Öztürk: 21, Bülent Arınç: 16, Necla Arat: 12, Abdullah Gül: 11, Hulki Cevizoğlu ve Vecdi Gönül: 9, Deniz Baykal: 8, Süheyl Batum: 7, Oktay Sinanoğlu ve Nimet Çubukçu: 5, İlber Ortaylı, Erkan Mumcu, Devlet Bahçeli: 2, Ercan Çitlioğlu, Mehmet Ağar, Mehmet Ali Şahin, Abdüllatif Şener, Zafer Üskül, Mehmet Aydın, Erol Manisalı: 1

*****

GÜNÜN SORUSU

22 Temmuz’da tatil yapmayı planlayanlar...

Bizi bekleyen tehlikeler konusunda sorumluluk hissetmemek için rezervasyonunuzu iptal ettirdiniz mi?

*****

LDP ve Hür Parti seçime girmiyor; sıra diğerlerinde!
Meclis erken genel seçimin 22 Temmuz’da yapılmasına karar verdi. CHP’nin DSP’yle, DYP’nin de ANAP’la bir güç birliğine gidip gitmeyeceği elbette seçim sonuçlarını derinden etkileyecek.

Ama en az bunun kadar, barajı aşma şansı olmayan partilerin tavrı da seçimin kaderini belirleyecek...

Çünkü 2002 seçimlerinde tam 14 milyon 283 bin 670 seçmenin oyu bu partilere gitmiş ve heba olmuştu.

Şu ana kadar seçime katılma hakkını elde eden 22 partinin en az 15’inde aynı sorunun yanıtı aranıyor:

“Türkiye’nin geleceğinin tartışıldığı şu günlerde yapılacak bu seçime girmeli miyiz, yoksa çekilerek oyların bölünmesini önlemeli miyiz?”

Bu konuda kararı netleşmeye başlayanlar da var. Dün Hür Parti Genel Başkanı Yaşar Okuyan ve Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker’le konuştum.

Yaşar Okuyan, Atatürk’ün “Söz konusu olan vatansa, gerisi ayrıntıdır” sözlerini hatırlatarak, “Seçime girmeyeceğiz. İkinci parti hangisiyse, tüm örgütümüzle meydan meydan dolaşıp onun için çalışacağız” diyor...

LDP de yüzde 10’luk baraja rağmen seçimlere katılmakta ısrar etmenin, böyle bir ortamda doğru olmadığını düşünüyor.

Şimdi sıra baraj altında kalan ve Türkiye’nin karanlık bir geleceğe sürüklenmesinden korkan, diğer partilerde...

Bakalım onlar da aynı özveride bulunabilecek mi?

DİĞER YENİ YAZILAR