Halkalı-Sirkeci seferini yapan banliyö trenine önceki gece kar maskeli iki kişi tarafından molotof kokteyli atıldı. Çıkan yangın, diğer vagonlara sıçramadan söndürüldü. Çok şükür ki kimse yaralanmadı, ölmedi...
Bu eylem çok önemli... Çünkü 15 gündür görmezden geldiğimiz “belediye otobüsü yakma” eylemlerinin terfi etmiş hali...
Anımsayalım:
17 Şubat 2007:
İçinde yolcu bulunan belediye otobüsü, Ümraniye’de saat 21.00’de maskeli bir grubun saldırısına uğradı. Yolcuları zorla aşağıya indiren 30-35 maskeli saldırgan, otobüsü molotof kokteyliyle yaktı. Ardından da PKK ve Abdullah Öcalan lehine slogan atarak olay yerinden kaçtı.
Aradan iki haftadan fazla zaman geçti, bir kişi bile yakalanmadı...
25 Şubat 2007:
Esenler’de bir İETT otobüsü, kar maskeli 15 kişi tarafından molotof kokteylIi saldırıya uğradı. Yaralanan ya da ölen olmadı ama otobüs kullanılamaz hale geldi.
Olayın üzerinden on günden fazla zaman geçti; bir kişi bile yakalanmadı...
3 Mart 2007:
Kar maskeli 15 kişi tarafından Üsküdar’daki bir İETT otobüsüne ve hareket amirliği kabinine molotof kokteylleri ile saldırı düzenlendi. Otobüs tamamen yandı.
Bugüne kadar bir kişi bile yakalanamadı...
4 Mart 2007:
Okmeydanı ve Örnektepe’de seyir halinde bulunan üç belediye otobüsüne aralarında çocukların da bulunduğu kar maskeli bir grup tarafından molotof kokteyli atıldı. Bir kişi ağır yaralandı, üç otobüs kül oldu.
Kimse yakalanamadı...
Görünen o ki terör örgütünün İstanbul’daki maşaları sonuna kadar gitmeye kararlı... Otobüs onları kesmedi, şimdi de tren yaktılar...
Yarın, öbür gün ne olacağı da bugünden belli:
Onlarca kişinin cayır cayır yanacağı büyük bir facia!
Ama...
Gazeteler, televizyonlar görmezden geliyor...
İstanbul Valisi önlem için hareke geçmiyor...
Emniyet Müdürü eylemlere katılanların yakalanması için çaba sarf etmiyor...
Hep birlikte “büyük felaket” anının gelmesini bekliyoruz...
İyi de neden?
Devlet bu kadar acz içinde mi?
Yoksa yetkililer, “Nasıl olsa bizim yakınlarımız otobüse, trene binmiyor” diye mi düşünüyor?
ÇİMENTOTAŞ!
Turizm rehberleri, yolu İstanbul’a düşen turistleri öncelikle Sultanahmet’e götürürler... Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Camii derken sıra mutlaka tarihi Çemberlitaş’a gelir...
Büyük bir gururla bu anıtın öyküsünü anlatır rehberler yabancı konuklarımıza...
Fakat işe bakın ki bu tarihi sütunun üzerindeki çatlakların 1972 yılında yapılan restorasyon sırasında betonla ve kırmızı tuğlayla kapatıldığı ortaya çıkmış!
Bizdeki “restorasyon” anlayışı işte bu kadar... Tarihi Bizans Surları yeniden inşa edilmedi mi, Çeşme Kalesi’nin zemini Çanakkale Seramik’in ürettiği fayanslarla kaplanmadı mı?
Hem tarih dediğin nedir canım, eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı; değil mi?
Günün sorusu
Garanti Bankası, kadınlar için üzerinde ayna bulunan yeni Bonus Card’ı hizmete sunmuş...
Neden? Alışveriş sırasındaki mutluluklarını görebilmeleri için mi?
Hani seçim ekonomisi yoktu?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir ay önce (4 Şubat) İzmir’de yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler nedeniyle kimse bizden asla seçim ekonomisi beklemesin. Mali disiplinden taviz vermemizi beklemesin. Kesinlikle seçim ekonomisi uygulamayacağız, popülizm yapmayacağız” demişti...
Dün partisinin grup tonlantısında haykırıyor:
“Gelir Vergisi Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle, bekâr bir asgari ücretli için asgari ücretinin yarısını; evli, 4 çocuklu ve eşi çalışmayan asgari ücretlinin kazandığı asgari ücretin ise tamamını vergi dışı bıraktık. Evli, 4 çocuklu asgari ücretlinin yıllık avantajı 861 YTL; bekâr asgari ücretlinin ise 506 YTL olacak...”
AKP, 4 yılı aşkın zamandır iktidarda, kaderin cilvesine bakın ki bu vergi indirimi seçime 7-8 ay kala yapılıyor...
Sonra da Başbakan, “Seçim ekonomisi uygulamayacağız” sözlerine inanmamızı bekliyor...
Yersek!
