Kınandığım için ilk kez mutluyum!

Reklamına katkım olmasın diye adını vermeyeceğim “o dizi”nin bazı izleyicileri, dün yüzlerce mesaj göndererek diziyi ne kadar çok beğendiklerini anlattılar

Haberin Devamı

Reklamına katkım olmasın diye adını vermeyeceğim “o dizi”nin bazı izleyicileri, dün yüzlerce mesaj göndererek diziyi ne kadar çok beğendiklerini anlattılar.

Beni de bir güzel kınadılar!

Bir gazetenin internet sitesinde yapılan oylamaya katılan 600 bin kişinin yaklaşık 500 bini de “Dizi kaldırılmasın” diye oy kullanmış!

Diyeceksiniz ki; “Sen neden toplumun tercihlerine saygı duymuyorsun?”

Çünkü “toplumun her tercihi” nin mutlak doğru olduğuna inanmıyorum...

***

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre dünyadaki 638.9 milyon hafif silahın 378.3 milyonu bireylerin elinde.

Türkiye’de ise 1 milyon civarında ruhsatlı silah ile 1.5 milyon ‘av tezkereli’ tüfek bulunuyor.

Ruhsatsız silah sayısı ise ruhsatlıların üç katı...

Yani ülkemizde yaklaşık 10 milyon silah her an birilerini yaralamak, öldürmek için ateşe hazır halde bekliyor!

İşlenen cinayet sayısı nüfusa orantılandığında, ülkemiz bugün dünya yedincisi.

Türkiye’de her yıl 2 bin 500-3 bin kişi hayatını ateşli silahla vurularak kaybediyor.

Yılda 90 bin-100 bin kişi de silahla yaralanıyor!

***

Nasıl ki “Silaha bu kadar düşkünüz” diye “silahlanmayı” doğru bulacak halim yoksa, “şiddet içerikli filmler, diziler büyük bir izleyici kitlesi buluyor” diye “Bırakın, seyretsinler” de diyemiyorum...

Tam tersine; asıl bu nedenle bu dizilere karşı çıkıyorum.

Çünkü mısır patlatır gibi insanların öldürüldüğü o sahneler, şiddeti “doğallaştırıyor”, “sıradanlaştırıyor!”

- Sevgilim beni aldattı; öldürürüm...

- Vatanıma laf ettiler; uçururum...

- Yürürken yan baktılar; süründürürüm...

- Durup dururken korna çaldı, bitiririm...

Bunlar sadece filmlerde kalmıyor... O dizilerle, filmlerle hayatımıza da giriyor.

Oysa suçun cezasını hukuk devletlerinde mahkemeler verir; kendilerini “hakim ve cellat” yerine koyan adalet dağıtıcıları değil...

Kısacası...

Dünkü yazım nedeniyle yüzlerce “kopyala-yapıştır” mesajı atarak beni “kınayan” şiddet yanlılarına söyleyecek tek sözüm var:

Bu yüzden kınandığım için mutluyum!

*****

70 BİN DAVAYA ZAMAN AŞIMI
Yukarıdaki yazıda “Suçun cezasını hukuk devletlerinde mahkemeler verir” dedim ya...

Biraz da ülkemizdeki yargı sistemine göz atalım:

Kapkaç, gasp, hırsızlık gibi adli davalara bakan Yargıtay 6. Ceza Dairesi Başkanı Mustafa Aydın, “Bu yıl incelememiz gereken dosya sayısı 94 bini geçiyor. 70 bin dosya, kapağı bile açılmadan zaman aşımına girecek” demiş!

Bu 70 bin davada yargılanan sanık sayısı 100 bin kişiyi geçiyor...

Ama Yargıtay’ın iş yükü o kadar fazla ki; bu zanlılar suçlu bile olsa cezadan kurtulacak...

Biz yine de “hukuk devleti”nden vazgeçmemeli ve cezayı adaletin dağıtması için yargının güçlendirilmesini savunmalıyız.

Bu iş de siyasi iktidara düşüyor.

*****

Günün sorusu
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar bir süre önce söylediği, “Dağda silahla gezeceklerine düz ovada siyaset yapsınlar” sözlerinden sonra dağa çıkan genç kalmadığını açıklamış...

İyi de nereden biliyor? Yoksa PKK’lılar, “Biz dağa çıkıyoruz Mehmet Abi” diye haber mi veriyorlar kendisine?

*****

Otomobili kamyon yapmışlar!
İki gün önce yayınlanan “Bordo araba gri oldu” başlıklı yazımda, adreslerimize yağan trafik ceza makbuzlarından söz etmiştim...

Bu yazının yayınlanmasından sonra binlerce okurumuzdan başka örnekler geldi...

Binek arabasının “kamyon” olarak gösterilmesinden yakınanları mı anlatsam, “İstanbul’a hiç gelmeyen ama İstanbul plakalı bir aracı Konya’da kullanan vatandaşa Beşiktaş’ta ceza kesilmesini”mi?

Eğer sizin de başınıza benzer bir olay geldiyse... Yani ceza tutanağındaki bilgiler aracınızın ruhsatındaki bilgilere uymuyorsa; o zaman kurtuluş umudunuz var...

İdare mahkemesine bir dilekçeyle ve ruhsatınızla başvurup itiraz ediyorsunuz; tutanak anında iptal ediliyor.

***

Ama yine de insan sormadan edemiyor:

“Bir trafik polisi; nasıl olur da koskoca bir kamyonla bir binek otomobilini ayırt edemez?”

DİĞER YENİ YAZILAR