Toprağa gömülen silahlar

7 sene önce ülke gündeminin ilk sırasındaki konu neydi hatırlayanınız var mı?

2009’da...

Yazayım, hatırlayacaksınız...

***

“Ankara Zir Vadisi’nde şu kadar silah, bu kadar bomba bulundu...”

“İhbar üzerine, İstanbul Poyrazköy’de yapılan kazı sonucu bulunan silah ve mühimmatlar...”

“Ankara, Atatürk Orman Çiftliği’nde toprağa gömülü silahlar aranıyor...”

“Başkent’te, Gölbaşı’nın farklı noktalarında yapılan kazılarda...”

Vs... Vs...

***

2009’un gündemi, ülkenin farklı köşelerinde ‘toprağa gömülü silah ve mühimmatlar’dı.

Hatırladınız değil mi?

Hani her gün bir yerde kazı yapılıyordu.

Kiminde yerin altında silahlar, bombalar, roketler bulunuyordu, birçoğu ise boş çıkıyordu. Ama gündem “topraktan silah ve bomba fışkırıyor” genel kabulüne göre şekillenmişti.

***

O günleri neden hatırlattım biliyor musunuz...

Yıllar önce bir ‘furya’ şeklinde gömülü silah ve mühimmatın neden hedef alındığını 15 Temmuz’da anladık.

Gizlenen silahların büyük kısmı toprağın altından gün ışığına çıkartılmış ve bu durum bir suç gibi yansıtılarak ilgili askeri personel hakkında davalar açılmıştı o zamanlar.

Haberin Devamı

Oysa bu bütün dünyada uygulanan, rutin bir askeri tedbirdi...

O silahlar, savaş ya da seferberlik gibi olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere belli yerlere gizlenmişti.

İşte o düzen bozulmamış olsa, yani toprağın altına saklanmış o silahlar ve mühimmat yerli yerinde duruyor olsaydı, 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı mücadelede bazı mevzilerde durum, yine yaşandığı gibi mi olurdu?

Tek bir örnek vereyim...

Mesela Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı Karargahı’nı darbecilerin elinden geri alan askeri personel, sadece beylik tabancaları ve çevreden tedarik edilen birkaç av tüfeği ile çatışmaya girmek zorunda kalır mıydı?

***

Durum sanırım gayet açık...

15 Temmuz’da kan döken darbeciler ve onların ardındaki güçler, o güne kadar yürüdükleri yolu yıllardır ve hemen her detayı düşünüp temizleyerek gelmişler.

______________________

Düzeltme ve özür...

15 Temmuz akşamı başlayıp ertesi sabaha kadar süren darbe girişiminin detaylarını, 16 Temmuz gün boyu toplayıp “Hıyanet gecesinin çarpıcı ayrıntıları” başlığı altında haberleştirmiştim.

Haberin Devamı

17 Temmuz Pazar günü VATAN’da tam sayfa yayınlanan haberde bir yanlış yapmışım.

Darbe girişiminin farklı boyutlarının ayrıntılarından oluşan haberin, ‘Sahil Güvenlik botu ile firar’ ara başlığının altında şu paragraf yer alıyordu:

“(...) Durumun değişmesi üzerine, sabah saat 9 civarında, Tuğamiral Hayrettin İmren ile Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, Güney Görev Grup Komutan Tuğamiral Nazmi Ekici ve Kurmay Albay Murat Erdem bir Sahil Güvenlik botu ile Gölcük’ten kaçıyorlar. Körfezin karşı kıyısında, Dilovası’nda karaya çıkıp izlerini kaybettiriyorlar.”

***

Dün gelen bilgiye göre, haberin bu kısmındaki isimlerden birine yanlışlıkla yer verilmiştir.

Kurmay Albay Murat Erdem firari subaylar arasında yer almıyor.

O gün, gündemin sıcaklığı ve karışıklığı içinde, başka bir kurmay albayın yerine Murat Erdem’in adı, sehven, firar edenler arasında sayılmıştır.

16 Temmuz sabahı Gölcük’ten Salih Güvenlik botu ile kaçan kurmay albay Erdem değildir.

Haberin Devamı

Düzeltir, özür dilerim.

DİĞER YENİ YAZILAR