Düşük profil tartışması

Ahmet Davutoğlu’nun, genel başkanlık ve başbakanlık koltuklarından ayrılacağını açıkladığı konuşmanın bitiminden sadece 20 dakika sonra gelen bir açıklama, siyasetin gündeminde hâlâ ilk sırada. Geçen hafta, 5 Mayıs Perşembe günü, Adalet ve Kalkınma Partisi Ankara Milletvekili Aydın Ünal , Habertürk’te canlı yayına çıktı. Başbakanlığı döneminde Erdoğan’ın metin yazarları arasında yer alan, ardından da Ahmet Davutoğlu’na Başbakan danışmanlığı yapmış olan Ünal, o sabah Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Erdoğan’ın ev sahipliği yaptığı kahvaltıya da katılmıştı.

***

Ünal, Başbakan’ın veda konuşmasının hemen ardından çıktığı o yayında, “Artık fiili başkanlık sistemine geçmiş bulunmaktayız ve başbakanlar eskisi gibi olmayacak bundan sonra” dedi ve devam etti: “Tıpkı Mustafa Kemal gibi, İsmet İnönü ve Celal Bayar gibi cumhurbaşkanlarının güçlü olduğu, başbakanların biraz daha profilinin düşük olduğu, pek fazla görünmediği, bir nevi teknik işlerle uğraştığı bir fiili sürece geçiyoruz bundan sonra. (...) Ben öyle tahmin ediyorum ki - bu partimizin görüşü değil, benim şahsi görüşüm - bundan sonra gelecek olan başbakanın profili biraz daha düşük olacak, biraz daha geride olacak.”

Haberin Devamı

***

Aydın Ünal’ın işte bu sözleri hem genel siyasetin gündemini belirledi hem de Ak Parti içinde o günden bu yana tartışılıyor.

Özellikle genel başkan ve başbakanlık için ismi geçen aday bakanların bu ifadelerden ciddi rahatsızlık duyduğu konuşuluyor parti kulislerinde.

Ünal’ın, o sözleriyle, göreve gelecek olan kişiyi peşinen ‘düşük profilli’ ilan ettiği, seçilecek ismin bu şekilde yaftalanmasına sebep olduğu yorumları yapıldı, yapılıyor.

***

Aslında o canlı yayındaki sözlerine de bütünü itibariyle bakıldığında, Aydın Ünal’ın söylemeye çalıştığı anlaşılıyordu ama bir cümlenin yarattığı algı, doğal olarak diğer bütün sözlerin önüne geçti. İşte belki de bu yüzden, Ünal, dün Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinden sözlerine açıklık getirdi. “Soru - Cevap” başlıklı yazısının “Yeni Başbakan düşük profilli mi olacak?” ara başlığının altında durumu şöyle izah etti Milletvekili Ünal:

Haberin Devamı

- “Düşük profil” tanımlaması tamamen şahsi kanaatimdir ve mevcut başbakan adaylarını ya da başbakan seçilecek kişiyi tanımlamak için değil, yeni başbakanlık konumlandırmasını tanımlamak için kullanılmıştır. Ayrıca “düşük profilli” tanımlaması, asla tahkir ve tezyif amacıyla da kullanılmamıştır. Aslında yaşanan değişim, 27 Mayıs 1960’ta demokrasiye yapılan darbenin son izlerinden birini daha silmektedir. 1960 darbesiyle birlikte, “milletin başbakanının” karşısında, “devletin cumhurbaşkanı” konumlandırması yapılmıştı. Onun için de, 1960 darbesi sonrasında hem cumhurbaşkanlarının seçimi, hem de cumhurbaşkanı-başbakan ilişkileri hep sorunlu oldu. 2007’deki Anayasa değişikliği ve 2014’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri, 27 Mayıs darbesinin sistemde açtığı yarayı tedavi etti. Bugün ise, cumhurbaşkanı - başbakan ilişkileri yeniden şekillendiriliyor ve sistemdeki bir arıza, bir sorun daha gideriliyor. Mutlak çözüm ise, ya Başkanlık Sistemi’yle, ya da Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle mümkün olacaktır. Yeni başbakanın, geçmişteki kötü örneklere benzer şekilde yıpratılmasının önüne geçmek için, yeni durumu tartışmak ve iyi anlamak, iyi anlatmak zorundayız. Yeni durumu anlamazsak, doğru konumlandırmayı yapmazsak, geçmişte yaşanmış bazı sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Başbakanların milli iradeyi, cumhurbaşkanlarının devlet iradesini temsil ettiği bir dönemden, milli iradeyi ve devleti aynı anda temsil eden, yani milletle devleti kucaklaştıran cumhurbaşkanları dönemine geçtik. Yaşadığımız değişim görünenden bile büyük.

Haberin Devamı

***

Ünal o sözlerle tam olarak neyi kastettiğini net şekilde koyuyor ortaya ama “düşük profilli başbakan” ifadesi artık literatürdeki yerini aldı. Ve hepimiz biliyoruz ki, sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde, siyasette bu tür cümleler tarihe geçer ve orada kalır.

DİĞER YENİ YAZILAR