Tam saha presle çözüm

Başbakan Davutoğlu, 10 maddelik Terörle Eylem Planı’nın uygulanmasıyla ilgili bilgiler verirken, “Valiler İstişare Meclisleri’ni yapacaklar” dedi ve her hafta bir ile giderek bunu denetleyeceğini söyledi. Davutoğlu, “Tabiri caizse tam saha pres uygulayacağım” dedi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kazakistan ziyaretinden dönerken beraberindeki gazetecilere, Mardin’de ilan ettiği Terörle Mücadele Eylem Planı’nın nasıl uygulanacağına dair açıklamalarda bulundu.

MGK’da tartışılmış

- Plana kamuoyundan gelen ilk tepkiler size göre nasıl? Ve bundan sonrası ne şekilde ilerleyecek?

“Esas itibariyle bu 10 madde, 303 maddelik bir eylem planının süzülerek gelmiş olan halidir. Önce 61 maddeye indirdik, sonra bana getirdikleri o metinden, bunu 10 kategoriye tasnif ettim. Bunların hepsi son MGK toplantısında da tartışılmış unsurlar. Bu plan uzun sürede pişti yani. Zihnimizde pişti... Planın önemli bir kısmı da tabii benim Sivil Toplum Kuruluşları ile yaptığım görüşmelerde gelen taleplere dayalı unsurlar. Yani Londra’dan Mardin’e dönüp, bir gecede ilham gelip yazılmış değil. Bir sürecin sonucu bu. Çay demlenmesi gibi, bir yemeğin pişmesi gibi... Yaklaşık 3 aydır gündemimizde olup, her bakanlar kurulunda konuştuğumuz ve bu hale gelen bir plan bu. Gelen ilk tepkilere baktığımda, olumlu olduğunu görüyorum. Yani sıradan bir Türk - Kürt kardeşliğinin ötesine geçerek, bu kardeşliğin hangi tarihi zemine dayandığı ve şimdi hukuk devletinde hangi çağdaş zemine dayanması gerektiği konusunda söylediklerimin genelde geniş kabul gördüğü açık şekilde görülüyor.”

Haberin Devamı

Çözüm sürecinin 2 zaafı

- 10 maddede topladığınız eylem planının bir başlığı da illerde İstişare Meclisleri kurulması. Bu, örgüte silah bıraktırır mı sizce?

“Şimdi şöyle bir şey. Çözüm sürecinin iki büyük zaafı oldu. Birisi, bürokrasinin ve devletin algısıyla ilgili. Bizim bürokrasi çözüm süreci ile kamu düzeni arasındaki tamamlayıcılık ilişkisini göremedi. Valilere, ‘Çözüm süreci, kamu düzeninin alternatifi değil. Eğer bir yerden bir yere silah aktarıldığını görüyorsanız, müdahale edin...’ Efendim çözüm süreci zaafa uğrar diye ortaya çıkan algı sebebiyle kamu düzeni yavaş yavaş tırtıklandı tabiri caizse. İyi niyetli bir algı ama biz çözüm sürecini başlatırken kamu düzenini göz ardı edeceğiz diye başlatmadık. Nitekim bu sefer kamu düzenini inşa için çok daha büyük güç göstermek, fiili olarak bütün alanlarda bulunmak zorunda kaldık. İkinci algı halk nezdindeki algı idi. Bu da çok büyük büyük zaafa yol açtı. Tek muhatap HDP-PKK gibi algılanması toplumun diğer kesimlerinin çözüm sürecine şüpheyle bakmasına veya PKK’ya karşı kendisini zayıf hissetmesine yol açtı. ‘Devlet bizi terk mi ediyor? PKK’ya mı bırakacak? Onlar mı gelecek?’ algısı oluşturuluyor. Şimdi biz birinci algıyı çökerttik. Şimdi ikinciyi algıyı düzeltmeye çalışıyorum. Çağırdığım STK temsilcilerinden birkaç tanesi ‘Biz, ilk defa devlet tarafından muhatap alındık’ dedi. Bu İstişare Meclisleri’nden kastettiğimiz salt biraraya gelip, toplantı yapılması değil. Valilere de söyledim. Her biriniz, her hafta düzenli olarak STK’larla toplanacaksınız. Farklı siyasi grupları temsil eden yapılar var. Oranın ticaret, sanayi odası gibi kuruluşlar var. Bir kısmı şu, bir kısmı bu siyasi görüşe yakın olabilir. Meleler gibi yerli kanaat önderleri var. Bazı büyük ailelerin temsilcileri var. Öyle bir tablo göreceğim ki dedim valilere. Ben bunlarla buluşmak istediğimde o şehrin bütün kompozisyonunu göreceğim. Bir saat oturacağım ama bütün şehri algılayacağım. 22 ilin valisini çağırmıştım. Bunu, bütün bölgede yaptığımızı düşünün, Türkiye’nin en demokratik, en katılımcı...

Haberin Devamı

Van’a gidecek

Haberin Devamı

- Kapsamlı valiler ve emniyet müdürleri kararnamesi mi hazırlanıyor?

“Şu anda arkadaşların çoğu çok iyi yönetiyor. Valiler dirayetle yönetiyorlar. Risk alıyorlar. Onlara da söyledim. Bir lider kamu yönetici tereddüt ettiği anda kaybeder. Tereddüt etmeyeceksiniz. Valiler İstişare Meclisleri yapacak. Nasıl başarılı yaptıklarını gittiğimde göreceğim. 2 hafta sonra Van’dayım. Vali’nin performansını topladığı Meclis’te ben göreceğim. Her hafta (bir ile) gideceğim. Tabiri caizse tam saha pres uygulayacağım. Valilere dönük demiyorum... PKK’ya dönük de tam saha pres, kamu yönetiminde de tam saha pres...”

Haberin Devamı

Reform paketleri yolda

- Mart ayında, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da dahil olmak üzere, seçim beyannamesinde de yer alan, daha geniş çerçevede yeni bir demokratikleşme paketi açacağınız konuşuluyor. Bir de terör örgütü nasıl silah bırakacak sorusunun cevabı da merak ediliyor...

“Bizim iktidarımızda demokratikleşme paketleri, demokratikleşme süreci hiç bitmedi. AK Parti iktidarlarının hiç demokratikleşme adımı atılmayan herhangi bir dönemi yok. Şu anda Aleviler ile ilgili çalışmalar yürüyor bir taraftan biliyorsunuz. Dolayısıyla, hemen şu anda, spesifik olarak şu maddelerden oluşan şöyle bir paket şeklinden daha çok, demokratikleşme ve demokrasinin yaygınlaşması her şeyden önce bir süreç meselesi. Bu başlayıp biten bir şey değil. Devam eden bir mantık ile yürürse anlamı var. Bu anlamda önümüzdeki aylarda demokratikleşmeden de öte demokrasinin derinleşmesi anlamında reform paketleri açıklayacağız. Mesela şimdi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu... AB müktesebatında çok önem verilen ve hepimizin özel hayatını ilgilendiren, kişisel verilerimizin korunması esasına dayanan bir düzenleme. Bunda Kürt kökenli, Alevi, Sünni birinin kendi kültürel özelliklerinin korunmasını da içeren...

‘Yaptıkları Büyükşehir’ istismarı!

“Yerel yönetimler konusuna gelince... Türkiye’nin nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşadığı büyük şehirlerde valiliklerin sahip olduğu bir takım imkanların çoğu büyükşehir belediyelerine devredildi. Büyükşehir belediye başkanı da bütün alanı kontrol eden bir nitelik kazandı. Bütün alt yapı yatırımları da belediyelerin bünyesinde yer aldı. Bu iki senelik tecrübe içinde, 81 vilayeti gezdim biliyorsunuz. Büyükşehir uygulamaları ile ilgili çok yoğun şikayetler aldığımız yerler, durumlar oldu. İstismar edildiği ile ilgili. Büyükşehir belediye başkanı bir partiden, özellikle muhalefetten ise oradaki ilçe belediyelerini neredeyse yok sayıyor. Mesela Mardin’de. Yeşilli ilçesi merkeze 8 km. Normalde Yeşilli’nin suyunu Mardin Büyükşehir Belediyesi vermek zorunda, onun görevi. Onun için biz ona kaynak aktarıyoruz. Gidiyorum Yeşilli’ye. Belediye Başkanı AK Parti’den diye su yok. Mardin Belediyesi içme suyu ile ilgili yapması gereken yatırımı yapmıyor. Merkezden biz yapıyoruz. Midyat’a gittik. 100 bini aşkın nüfusu var. Yol perişan. Soruyorum belediye başkanına. ‘Efendim büyükşehrin yapması gereken yollar. Yapmıyor.’ Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım beye söyledim. Bütün yollarını yapalım diye. Bu tecrübe yaşandıktan sonra kim çıkıp da bırakın yerel yönetimlerin yetkisinin genişletilmesi gündeme geldiğinde, daha da genişletelim diye bir sonuca varır? Ne kadar genişletirsen o kadar şey yapacak... Bunu sadece orada değil, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Selçuk Belediyesi’nde orada AK Partili diye...”

‘Halep’in direnişi Maraş gibi’

“Rusya’nın yaptığı operasyon DEAŞ’a alan açmak için. DEAŞ’a neden alan açmaya çalışıyor? Çünkü ortada sadece DEAŞ kalırsa, Cenevre’de masaya oturacak ılımlı muhalefet kalmayacak. Londra’da liderlere de söyledim. Rusya iki opsiyon bırakmak istiyor. Rejim ya da DEAŞ. Hiçbirimiz DEAŞ’ı seçmeyeceğimiz için rejime razı kılacağını zannediyor bizi. Öyle bir ortamda Türkiye elinden geleni yapıyor. Sanki muhalifler geri çekiliyor... Bunu yazabilirsiniz. 5 yıldır ordusu olmayan bir güç, düzenli ordusu, uçağı, kimyasal silahı, varil bombaları olan rejime direndi. O rejim yetmedi. İran, devrim muhafizları ile geldi. 24 İranlı general öldü Suriye’de. Bunu İranlılar söylüyor. Rusya geldi, o da yetmedi. Hepsi birden geliyorlar; buna rağmen Halep direniyor. Halep’in bu direnişi Kahramanmaraş’ın direnişi gibidir bizim için. Stalingrad direnişi gibidir. Halep direniyor. Ve bütün dünyanın gözü önünde kahramanlık destanı yazıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR