Elitaş’tan ilk mesajlar

Başbakan Ahmet Davutoğlu dün 64’üncü Cumhuriyet Hükümeti’ni açıkladı.

İsimler netleşir netleşmez, bizim de “Yeni kabineye kim nasıl bakıyor” mesaimiz başladı.

Özellikle iş dünyası ve ekonomi piyasalarının gözlerini çevirdiği bakanlıklara gelen isimler ile ilgili yapılan değerlendirmelere yöneldim dün öğleden sonra.

***

Hiç şüphesiz; Ali Babacan’ın kabinede yer almaması, önümüzdeki birkaç günün konuşulacak konuları arasında. Yapılan ilk yorumları, “Kısa bir süre sonra gündemden düşer ve bu konu unutulur” şeklinde özetleyebilirim.

Gördüğüm kadarıyla, bu değerlendirmedeki en önemli etken, Babacan’ın yerine Mehmet Şimşek’in getirilmiş olması.

***

1 Kasım’ın hemen ardından Ankara kulislerinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı için ismi en çok geçen kişi Berat Albayrak’tı. Kulislerde konuşulanların sıradan bir söylentiden ibaret olmadığı dün ortaya çıkmış oldu.

Aynı şekilde, Naci Ağbal’ın Maliye Bakanı olacağı yönündeki tahminler de tuttu.

Yani bu iki bakanlıkta beklenen oldu.

Elitaş sürprizi

Gördüğüm o ki; iş dünyası ve piyasalar açısından en büyük sürpriz, Ekonomi Bakanlığı’na Mustafa Elitaş’ın getirilmesi oldu.

Haberin Devamı

İşte bu yüzden, ilk Elitaş’ı aradım dün.

- Sayın Bakan, hayırlı olsun. Galiba yeni hükümetin en büyük sürprizi siz oldunuz. Size de sürpriz oldu mu bu görevlendirme?

- Sağolun, teşekkürler. Doğrusu evet, bize de sürpriz oldu.

- Nasıl karşıladınız haberi?

- Her şeyden önce, hayırlısı olsun diye karşıladık. Ama biz zaten bu işin içindeyiz yıllardır. İhracat yapan bir sektörde çalışmış, artı İhracatçı Birlikleri kurucu üyesi, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin onursal üyesi bir insanım. On yılı geçkin bir süre İhracatçı Birlikleri üyeliği yaptım.

- Belki de son iki dönemdir Meclis’teki mesainiz yani grup başkanvekilliği göreviniz sebebiyle sürpriz oldu insanlar için…

- Doğru tabii…

Yeni bakandan ilk mesaj

- Pekiyi, Ekonomi Bakanı olarak ilk mesajınız ne olur?

- İhracattaki kritik eşiği aşmamız lâzım. 150 milyar Dolarlık eşiği aşarken biraz zorlandı Türkiye ekonomisi. Benzer bir şekilde, 2002’de de 30 milyar Dolarlık bir eşik vardı. Onu, Ak Parti iktidarıyla birlikte, büyük bir ivme ile aşmıştık. Bu süre içerisinde de inşallah, bir anlamda psikolojik bir eşik de olan o 150 milyar Dolarlık eşiği tamamen aşıp iyi bir noktaya doğru götürmek gayreti içinde olacağız.

Haberin Devamı

- Özellikle 7 Haziran sonrasında yaşananlar düşünüldüğünde, 2015’in Türkiye açısından bir kayıp dönem olduğu ve şimdi bunun telafi edilmesi gerektiği görüşüne siz de katılır mısınız?

- Öyle değil. Dünya ekonomisi ile bağlantılı bu işlerin hepsi. Bu süre içerisinde dünyadaki küçülme ne ise Türkiye de aynısını yaşadı. Bu global ekonomik krizin ülkeye etkisini minimize etmek için arkadaşlarımız ellerinden geleni yaptılar. Özellikle ABD kaynaklı, döviz ve faiz fiyatlarıyla alâkalı olan konularda ve bizim çevremizde, aynı zamanda Avrupa Birliği’nde yaşanan kriz, muhakkak ki Türkiye’ye de yansıyacaktı. Burada arkadaşlarımız en olumlu şekilde götürdüler bu süreci. Ben bir başarısızlık değil, kriz ortamında başarılı bir yönetim sergilediklerini düşünüyorum.

Haberin Devamı

- Yani daha kötü olabilirdi. Kastettiğiniz bu mu?

- Tabii, tabii… Aynen o şekilde. Bu süreç iyi yönetilememiş olsa, bu küresel kriz ortamının Türkiye’ye faturası çok büyük olabilirdi. Şimdi yeni dönemde inşallah hep birlikte çok daha iyi bir noktaya ilerleyeceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR