22 yıl önce dün Madımak - Ankara telefon hattı

“Otelin birinci katındaki bir odada kalıyorduk. Olaylar son ana geldiği zaman, ki bize dışarıdan telefonlar geliyordu, Uluç Gürkan iki kez telefon etti. Anlattık durumu. ‘Tehlike kapıya kadar gelmiştir. Bir saat filan sürmez bizim ölmemiz’. Gereken yardım için, gereken yerlere başvurmuş olması gerekir kendisinin, bilmiyorum. Ondan sonra İnönü (Erdal İnönü) telefon etti. Ona da aynı şeyi söyledik. ‘Tehlike kapının önünde, çıkmak üzereler yukarıya. Dışarı çıksak bizi öldürecekler, içeride kalsak da öldürecekler. Başka hiç çaresi yok.”

Merhum Aziz Nesin, 2 Temmuz 1993 günü Sivas’taki Madımak Otel’de yaşadıklarını, olayın 2 gün sonrasında 32’inci Gün programına verdiği röportajda anlatmaya işte bu sözlerle başlamıştı.

***

Aziz Nesin’in anlatımında adı geçen Uluç Gürkan’ı aradım dün. Yukarıdaki alıntıyı aktardım.

“Evet” dedi Gürkan ve o günü şöyle anlattı:

- Murtaza Demir (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Genel Başkanı) aradı beni otelden. Ben Ankara’daydım. O dönem, DYP - SHP koalisyon hükümeti vardı. Biz SHP’den ayrılmıştık. CHP milletvekiliydim o günlerde. CHP Grup Başkanvekiliydim. İlk telefon görüşmemizde bilgileri aldım. O sırada Aziz Nesin aldı telefonu. O sözünü hiç unutamam. “Uluç, bizi öldürecekler burada” dedi.

Haberin Devamı

- Sonra ne yaptınız? Aziz Nesin’in dediği gibi yardım için gereken yerlerle görüştünüz mü?

- Tabii, hemen. Uzakta olmanın verdiği acı ve çaresizlik içinde çırpındım. DYP - SHP koalisyon hükümetinin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu’ydu. Onu aradım. Bakan bana, “Merak etmeyin, sürekli bilgi alıyoruz, durumu kontrol altına aldık” deyince ben de, “Sayın Bakan, durum galiba pek öyle sizin söylediğiniz gibi değil” dedim. Çünkü başkası söylese neyse ama Aziz (Nesin) böyle diyorsa durum çok ciddi demektir. Çünkü Aziz, benim eski arkadaşım, bilirim, hep gayet sakin, her durumda metin kalmayı başaran bir insandır. O bu kadar vahim diyorsa...

- Sonra?..

- Ben bunları söyleyince, Mehmet Gazioğlu “Tamam ben şimdi tekrar bakıp ilgileneceğim, Vali ile de tekrar konuşacağım” dedi. Vali de zaten Erdal (İnönü) Bey’in eski danışmanıydı. Ama orada, sonuçta, tedbir anlamında tam bir ‘devlet aymazlığı’ yaşandı. En hafif tabiri ile durum bu.

Haberin Devamı

- İkinci bir telefon görüşmeniz daha mı oldu Madımak Oteli’ndeki arkadaşlarınızla?

- Evet, İçişleri Bakanı ile görüşmemden sonra ben aradım, konuştuklarımızı aktardım. Elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı söyledim ama Aziz yine “Acele edin, uzatmayın, vakit yok” dedi. Durum vahimdi yani.

- Peki sizce neden yaşandı o bahsettiğiniz ‘devlet aymazlığı’?

- Devlet kademelerinde ve yerel yöneticilerde, “Bir şey olmaz” gibi genel bir kanı vardı. Sert bir tedbir alınırsa, oradaki kitleye sert bir müdahalede bulunulursa, halk ile karşı karşıya kalınacakmış gibi bir anlayışla, böyle bir kompleks ile yaklaştılar konuya. Böyle olunca da, göz göre göre yandı işte orada o insanlar. O günkü aymazlık sebebiyle yaşanan dramın, bugün hâlâ izlerini taşımamız, bugün hâlâ içimizin yanması da bu yüzden işte.

***

İşte böyle...

Dün gibi hatırlıyorum o günü. Unutmadım aklımda...

Haberin Devamı

Ve o gün gibi acıyor içim, 22 sene sonra bugün de.

Dün sosyal medyada kullanılan #unutMADIMAKlımda başlığı, işte bu yüzden hiç yitirmeyecek geçerliliğini.

DİĞER YENİ YAZILAR