05.47’de çalan telefon

“10 dakika sonra 2’nci katta buluşuyoruz. Bavullarımızla birlikte inmemiz gerekiyor çünkü Beyefendi bir açıklama yapacak ve ardından hemen otelden ayrılıyoruz. İvedi şekilde Türkiye’ye dönüyoruz.”

Başbakanlık Basın Başmüşaviri Osman Sert dün sabah telefonda bir solukta bunları söylediğinde ilk iş olarak saate baktım. Azerbaycan’da yerel saat 07.47’ydi. Yani Türkiye’de sabahın 05.47’si.

Bakü’de kaldığımız otelde, hepimiz çalan telefonla uyandık.

Bir yandan eşyalarımı toplayıp aynı zamanda giyinmeye çalışıyor, diğer taraftan ise bu olağan üstü durumun sebebinin ne olabileceği hakkında meslek yaşantımın en büyük meraklarından biriyle adeta kıvranıyordum.

Telefonda söyledikleri üzerine, Osman Sert’e, “Hayırdır? Kötü bir şey mi var” diye sormuştum. Yarı uyur yarı uyanık hâldeydim ve aldığım yanıt sadece 3 kelimeden müteşekkildi: “Hayırlı olur inşallah.”

‘Acaba’lar, ‘yoksa’lar...

Başbakan dış gezisini yarıda bırakıp acilen yurda dönmeye karar vermiş...

Böyle bir durumda; olumluyu, iyiyi düşünmez gazeteci. Haberci beyni olumsuza, kötüye dönük çalışır.

Haberin Devamı

İlk aklıma gelen, sınır bölgesinde IŞİD ile Türk askerinin sıcak temasa girmesi gibi bir gelişme ihtimali oldu.

Fiilen savaşa girdiğimizi mi açıklayacaktı yoksa Davutoğlu?

Birkaç saniye içinde, başka bir olasılık belirdi zihnimde.

Acaba Ankara’da, devlet yönetiminde yer alan önemli isimlerden birinin başına bir şey mi gelmişti?

Poker face (*) heyet

Alelacele toparlanıp ikinci kata indim. Açıklamanın yapılacağı kürsü ve karşısında kameralar hazırdı.

Bakanlar, milletvekilleri, danışmanlar... Hepsinin yüzlerine, kafamdaki sorulara cevap bulma umuduyla baktım dikkatlice. Heyecanlı, gergin ama bir türlü tam olarak anlamlandıramadığım hâldeydi yorgun yüzler. Aynı ortam gibi...

Yine de birkaç dakika içinde, en azından, yapılacak olanın kötü ya da üzücü bir açıklama olmadığını anladım.

Ama konuyu hâlâ bilmiyorduk.

O sırada - kim olduğunu hatırlamıyorum - “Yoksa rehineler mi kurtarıldı” dedi biri.

Bu soru üzerine Davutoğlu’nun yakın çalışma arkadaşlarının yüzlerinde aynı anda oluşan ifadeyi görünce anladık mevzunun bu olduğunu.

Haberin Devamı

Konu rehineler, verilecek olan ise kötü bir haber değildi.

İşte tam o sırada da Başbakan geldi ve o tarihi açıklamayı yaptı.

Kurban adağım vardı

Bakü Four Seasons Oteli’nin 2’inci katından lobiye indik açıklamanın ardından.

Başbakan, eşi Sare Davutoğlu ve mesai arkadaşları... Hepsi heyecanlı, hepsi mutluydu.

Uykusuz gecede yaşadıkları tempo ve telefon trafiğini bizlerden, yani geziyi izleyen gazetecilerden nasıl gizlediklerini anlattılar gülerek. Heyet üyelerinin bile yarısından fazlasının gelişmeden bîhaber olduğunu öğrenmek biraz olsun içimi rahatlattı ama yine de böyle tarihi bir gecenin detaylarına tanıklık etmeyi çok isterdim doğrusu.

Bir haberci için üzücü bir durum. Off the record (kayıt dışı/yazılmamak kaydıyla) da olsa kaçırdığıma üzüldüm. Bu üzüntümü Başbakan Davutoğlu’na da söyledim.

“Biz de çok gizli yürütmek zorundaydık” dedi gülerek...

Sonra da Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a dönüp, “Kurban adağım vardı” dedi. “Sare Hanım ile birlikte şimdi hemen bir kurban kestireceğiz.”

Haberin Devamı

- (Poker suratı: İngilizce’de, duygusunu yüz ifadesine yansıtmamayı başaran insanlar için kullanılan tabir.)

DİĞER YENİ YAZILAR