Selçuk Dereli Fenerbahçeli çıktı

Haberin Devamı


Salı akşamı TRT Avaz’da Futbol Avrasya programındaydık. Teknik direktör Mesut Bakkal ve eski FİFA kokartlı hakem Selçuk Dereli ile yaklaşık iki buçuk saat sohbet ettik. Futbol ile ilgili gündemde ne varsa konuştuk. Fenerbahçelilerin facebook ve twitter üzerinden sert ve tepki dolu mesajlar gönderdi Dereli’ye. Selçuk Dereli, 14 Mayıs 2006 tarihinden bu yana Fenerbahçelilerin tepki duyduğu bir isim.

“Neden?” diye sordum yayında.

“Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kaçırdığı Denizlispor maçı yüzünden” dedi ve anlattı Selçuk Dereli: “Sahaya atılan konfetiler yüzünden oyun uzun süre durdu. Sonunda da 16 dakika geç bitirdim. Ama o maçı tatil etmedim diye tepki gösteriliyor. Ben futbol oyun kurallarını uyguladım. Üstelik öyle bir maç sahada bitmeliydi, masa başında değil. Şampiyon olacak takım da, dü∫ecek olan da sahada belli olmalıydı. Ama kaidelere göre tatil etmem gerekse elbette ederdim.”

Denizlispor maçı 1-1 bitti. Fenerbahçe son maçta şampiyonluğu kaybetti. (O yıl Galatasaray şampiyon oldu.)

Bu kadar da değil... Beşiktaş’a kaybedilen bir Kupa finali sonrası kendisine küfür ve hakaret ettiği gerekçesiyle FB Kulüp Başkanı Aziz Yıldırım hakkında dava açtı Dereli. Davayı kazandı da. Yıldırım’ı tazminata mahkum ettirdi. Bütün bunları konuştuktan sonra söz, o hep çok merak edilen konuya geldi. Hakemler takım tutar mı? Hangi hakem hangi takımı tutuyor?

Ben sordum, Dereli yanıtladı:

- Sizin de tuttuğunuz bir takım var mı?

- Tabii ki var.

- Hangisi pekiyi?

- Onu söylemem. Ama babam Beşiktaşlıdır. Hatta evine gittiğimde Beşiktaş terlikleri giydirirdi bana zorla.

- Sizin gönül verdiğiniz renkler üç büyüklerden biri mi pekiyi?

- Evet.

- Babanız size, Be∫ikta∫ terliklerini “zorla” giydirdiğine göre Be∫ikta∫lı değilsiniz...

- Değilim.

- E söyleyin hocam artık...

- Yok söylemem. Ama şu kadarını söyleyeyim, açıklasam herkes çok şaşırır inanın.

Bu noktada Mesut Bakkal girdi söze.

- Aslında söyledi sayılır. Belli ki Fenerbahçeli Selçuk Hoca.

Dereli gülümsemekle yetindi ama kesinlikle Bakkal’ın tespitini teyid eder bir tebessümdü yüzündeki. Bana dönüp, “Vallahi korkulur sizden, bir terlikten yakaladınız beni” dedi.

Sonuç olarak, Fenerbahçelilerin adeta düşman bildikleri Selçuk Dereli’nin aslında kendini bildi bileli bir Fenerbahçeli olduğu çıktı ortaya. Kendisi ısrarla söylemedi, ağzından çıkmadı ama ben kesin olarak söyleyebilecek durumdayım.

Selçuk Dereli bir Fenerbahçeli.

“Bundan bize ne?” türünden burun kıvırmaya niyetlenenlere hemen, peşinen cevap vereyim.

O hakem, o başkan, o kulüp, o maç, o maç ve onunla bağlantılı diğer bazı karşılaşmalar (ve dolayısıyla kulüpler) ile ilgili o dönem gündeme taşınan iddialar, o kaçan şampiyonluk, o dava...

Hepsini bir arada bir düşünün. Sonra bugüne gelin; devam eden yargı sürecini, Türkiye’nin konuştuğu o davayı da düşünün. “Futbol sadece futbol değildir” deyişini hatırlayın. Endüstriyel futbol çarkının nasıl devasa bir mali boyutu olduğunu da unutmayın. Son aylarda farklı örneklerini defalarca gördüğümüz ve görmeye devam ettiğimiz; futbol, kulüpçülük, taraftarlık ve fanatizm gibi gerçeklerin, kitleleri harekete geçirmekte ne denli etkin kavramlar olduğunu da ekleyin üzerine.

İşte tüm bu başlıklar ışığında, tüm bu sebeplerle... Bu, magazin boyutu olan bir spor yazısı değil. ‘Haber’ niteliği var.

*****


Türkçesi varken!


Başkent Ankara’da bir özel okul... Yükselen Koleji. Okulun bir ‘Yayın İletişim Kulübü’, bu kulübün de yılda dört kez çıkardığı bir gazete var. Bu genç (hatta küçük) gazeteciler, gazetenin son sayısı ile birlikte çok özel bir hediye dağıttılar. Her gazete ile birlikte bir kitap ayracı. Ayracın üzerinde “Türkçesi varken !“ yazıyor. Altında da 25 satırda 50 sözcük.

Sıkça kullandığımız sözcükler ve yanında ‘yerine önerilen’ Türkçeleri. Trend yerine eğilim gibi mesela. Global yerine küresel, itibar yerine saygınlık, cv yerine özgeçmiş, monoton yerine tekdüze, departman yerine bölüm gibi örneğin. Lokal - yerel, naturel - doğal, sponsor - destekçi, kriter - ölçüt, legal - yasal, kaide - kural, versiyon - sürüm, avantaj - kazanım, dizayn - tasarım, ambiyans - ortam; kitap ayraçlarının üzerindeki sözcüklerden bazıları. Çok sevdim ‘Türkçesi varken!’ ayraçlarını. Birinin üzerinde yer alan şu vecizeyi ise pek sevemedim nedense !

“Bir ulusu yok etmek istiyorsanız işe önce dilinden başlayın.” (Konfüçyus)

DİĞER YENİ YAZILAR