Van’ın öğretmensiz 24 Kasım’ı

Haberin Devamı

75 öğretmenin yaşamını yitirdiği Van'da hüzünlü öğretmenler günü

Bugün Öğretmenler Günü ama depremin altüst ettiği Van’da okullar kapalı. 75 öğretmenini enkaz altında kaybeden şehirde 24 Kasım Öğretmenler Günü de buruk karşılandı. Bir tarafta yıkık ya da hasarlı okullarla öğretmen bekleyen öğrenciler, diğer tarafta barınacak yeri dahi olmayan öğretmenler

Büyük depremin üzerinden tam bir ay geçti... 23 Ekim'de çok büyük bir darbe yedi Van.

Tam ayağa kalkmaya çalışıyordu ki, kroke durumdaki boksör misali, 9 Kasım'da gelen 5 nokta 6'lık sarsıntıyla yıkıldı kaldı... Türkiye'nin dört bir yanından yardım malzemesi yağdı Van'a... Yardım malzemeleri hala depolarda... Depolar ağzına kadar dolu. Valilik - Belediye gerginliğinin, çekişmesinin faturası depremzede vatandaşa çıkıyor. Sorun 'isabetli' dağıtımda. Belli ki sağlıklı bir ihtiyaç listesi yok. Kimin neye ihtiyacı varsa, o malzemenin, o kişiye ulaştırılması mümkün olmamış. Bir ayın sonunda bile... Yakacak kömür yardımı, sıcak yemek dağıtımı ve esnafa sağlanacak özel koşullu krediler ise bir ayın sonunda devletin yaptığı iyi işler, tatminkar icraat listesinde. Van'da eğitim - öğretime 5 Aralık'ta başlanacak. Daha doğrusu resmi açıklama bu şekilde. Ama...

Deniz Öğretmen, "Mümkün değil" diyor.

Onur Öğretmen, "Nasıl olacak?" diye soruyor.

Naci Öğretmen, "O çocukları, bu koşullarda, o binalara sokmak cinayete davetiye çıkartmak olur" diye konuşuyor. Hepsinin ortak görüşü ise "Senede bir gün hatırlanmak, göstermelik bir 'Öğretmenler Günü'nde hatırlanmak değil istediğimiz" şeklinde. Hele de 'ağır yaralı' Van'da... 75 öğretmenin yaşamını yitirdiği Van'da.

Sonuç olarak...

Van'da... Tam da Öğretmenler Günü'ndeki durum şöyle:

Kentte kalan çocuklar okula gitmeye korkar halde.

Veliler, "O binalara çocuklarımızı yollamayız" diyor.

Öğretmenlerin durumu da yukarıda aktardığımız gibi.

Değil 5 Aralık'ta; Van'da eğitim - öğretime başlamak için daha yapılması gereken çok iş var. Ama çok...

*****


'Ben de girmem o binaya'

Gencecik bir müzik öğretmeni Deniz... Trabzonlu... "Asıl sarsıntı psikolojik" diyor.

"Çocuklarda ağır bir travma var" diye devam ediyor. "Öğrencilerimiz resim yaptı, hepsi 'ev' çizmiş" diye ekliyor.

"Resim, müzik, tiyatro gibi oyun niteliğindeki derslerle rehabilite edilmeye ihtiyacı var buradaki çocukların. Dersten çok rehabilitasyon çalışması yapmalıyız. Şu anda çocuklar o binalara girmek istemiyor, aileler de zaten çocuklarını göndermeyeceklerini söylüyor. Eğer binanın röntgeni çekilmezse, resmi rapor verilmezse, ben de girmem o binaya. Yasal hakkım var buna. Öğrencilerimi de sokmam" diye noktalıyor sözlerini.

*****


Beritan bebek de ölmesin

Kafa kağıdında 1977 doğumlu yazıyor. Yani nüfus kaydına göre 34 yaşında. "Beş sene geç yazdırmışlar beni. 72'liyim aslında" diyor Yakup Gül. 39 yaşında ama neredeyse 50'sinde gösteriyor. Eşi ve 5 çocuğuyla bir çadırda şimdi Van'da. En küçüğü Beritan bebek... 40'ı henüz çıkmış. Annesinin kucağında uyuyor. Ağır bronşit... "Bu çocukları nasıl koruyalım burada" diyor annesi. "Ölür bu bebeler burada..." "Allah korusun" diyor komşularından biri. Ve bir başkası koyuyor noktayı: "Ancak o korursa koruyacak zaten. Allah'tan başka koruyanımız, kollayanımız yok çünkü...

*****


‘Arkadaşlarımızın çoğu dönmeyecek’

İlköğretimde sınıf öğretmeni Naci. O da KESK üyesi bir eğitimci. Vanlı...

Deniz ile Onur gibi bekar değil. Kendisi gibi öğretmen olan eşi ile (biri dört buçuk, diğeri bir buçuk yaşındaki) iki çocuğunu Erzurum'a götürüp bırakmış.

"Van'dan göç eden çoğu aile, gittikleri illerde çocuklarını okula kaydettirmiş bile" diye başlıyor söze.

"Deprem travması yaşayan çocuklardan bir, iki ve üçüncü sınıf öğrencilerini o binalara tekrar girmeye zorlamak cinayete davetiye çıkartmak olur. En küçük bir artçıda, kaçarken birbirlerini ezer o çocuklar" diye devam ediyor.

"Devlet, Bingöl'de olduğu gibi, 'ek ders ücreti' gibi küçük bir motivasyonu bile sağlamadı. Gönüllüler dışında psikiyatrist de yok Van'da mesela. Kenti terk eden arkadaşlarımızdan çoğu dönmeyecek" diye yakınıyor. "Eş durumundan giden öğretmenlerin açığı nasıl kapatılacak? İkinci depremin ardından her şey iyiden iyiye altüst oldu. Barınma çok büyük sorun. Bu koşullarda birçok öğretmen mesleği bile bırakma noktasına geldi.

*****


‘Pozitif ayrımcılık istiyoruz’

İlköğretim üçüncü sınıf öğretmeni Onur... Adıyamanlı... O da genç, o da idealist.

"Van için, pozitif ayrımcılık beklentimiz var, sadece eğitim yardımını içeren bir destek çalışması lazım. Buna paralel, 'Baba beni okula gönder' tarzı bir kampanya da gerekli" diyor.

"Van genelinde toplam 11 bin dolayında eğitim çalışanı var. 5 Aralık'ta okullar açılırsa, o gün bu meslektaşlarımızın - en iyimser tahminle - yarısını bulabiliriz" diye devam ediyor.

"Öğrencilerin çoğu aileleriyle göç etti, öğretmenler de öyle. Altı ay ücretsiz izin alan arkadaşlar da var. Kalanlar için barınma sorunu çok büyük. Okul binaları da riskli. Prefabrike ya da konteynır okullar oluşturulmazsa eğitime başlanması nasıl mümkün olacak?" diye soruyor.

"Hepsinin dışında, üniversiteye hazırlanan öğrencilerin durumu ne olacak?" diye eklemeyi de ihmal etmiyor” diye bitiriyor sözlerini.

*****


Silah sesleri hiç susmuyor

Van'ın gündüzüyle gecesi arasında sadece ısı farkı yok. Gündüz hayat var cadde ve sokaklarda. Geceleri ise tam manasıyla bir 'hayalet kent'e, bir terk edilmiş şehre dönüşüyor Van. Ana caddeleri mavi-kırmızı ışıklar aydınlatıyor periyodik olarak. Polis ekipleri devriye atıyor. Ara sokaklarda ise görüntü yok ama ses var. Silah sesi... Sadece tabanca değil. Pompalıların tok sesi yankılanıyor gecenin karanlığında.

Arada 'keleş'in seri sesleri de geliyor. İnsanlar evlerinin başında nöbette sabaha kadar. Hırsız nöbetinde... Silahlılar... Yaklaşan birini görünce önce sesleniyorlar "Kimsin" diye. Adeta, "Dur" ikazı... Karaltı yaklaşırsa havaya ateş açıyorlar hemen. Farklı kentlerden gelen hırsızlar için caydırıcı oluyor havaya açılan ateş. Zorlamıyorlar... Kayboluyorlar karanlığın içinde... Sessiz başka adreslere yöneliyorlar...

*****


Nuri Amca eşyalarını nasıl kurtardı?

Van Merkez'de Ali Paşa Mahallesi...

5 nokta 6'lık ikinci depremde, yaşadığı dairede büyük hasar meydana gelmiş 63 yaşındaki Nuri Amca'nın.

Ailesiyle birlikte bir daha girmemiş, o gün çıktığı evine. Çoluk çocuğu, torun torbayı başka bir şehre götürüp bırakmış hısım akrabanın yanına.

İki gün sonra dönmüş Van'a. Canlarını kurtarmışlar ama mal canın yongası tabii...

Apartmanın önüne geldiğinde, bakmış kapıda bir kamyon. Hamallar eşya taşıyor...

"Kolay gelsin" derken görmüş hamalın sırtında kendi evinin salonundaki eşyaları.

Anlamış hemen vaziyeti. Lakin istifini hiç bozmamış: "Göçüyor musunuz siz de?" diye sormuş.

"He" demiş ekibin başındaki adam. "Taşınıyoruz... Çoluğu çocuğu aldık gidiyoruz Van'dan."

"Allah kolaylık versin" deyip uzaklaşmış Nuri Amca evinin önünden. Hemen polise gitmiş, "Benim evi kaldırıp götürüyorlar" demiş.

Polis ekipleriyle birlikte dönmüş binaya... Hırsızlık çetesini gözaltına almış polisler. Yarım saat önce sohbet ettiği ekip başı, ekip arabasına binerken seslenmiş Nuri Amca'ya: "Amma uyanık çıktın be ihtiyar... Mevzuyu fark etsek, seni de alır götürürdük..."

Not: 'Alıp götürme'ye kalkışacak başkaları çıkar endişesi ile mi bilinmez ama İlker'in fotoğrafını çekmesini istemedi Nuri Amca...

DİĞER YENİ YAZILAR