Bir daha asla... Asla, asla, asla!

MESELA bir daha okul yıkılacak olursa... Milli Eğitim Bakanı koltuğunda oturmaya devam edecek mi? Bayındırlık Bakanı devam edecek mi? Geçmişten gelen tecrübemizle, "Edeeer eder" diyoruz hep bir ağızdan...

Haberin Devamı

Kimselerin ağzını bıçak açmıyor, bütün Türkiye'nin canı sıkkın... Bingöl depremi! Hele anneler, çocuklarının okulda enkaz altında kaldığını duyunca, en çok onların boğazları düğümleniyor. Burada zaten acılı bir olayı trajedi boyutunda işlemeyeceğim, ülkece ne kadar üzgünüz, hepimiz biliyoruz. Üzüntünün yanı sıra yaşanan büyük güvensizlik hissine dikkatinizi çekerim.. Depremi önleyemeyeceğimizi bildiğimiz kadar bildiğimiz bir başka şey korkularımızı besleyip duruyor. Işıkara hoca kaç kere anlattı: "Deprem öldürmez, çürük inşaat öldürür!" Herkes anladı kimse uygulamadı. Her depremde bu acı ve korkuyu beraber yaşıyoruz... Hemen hemen bütün ülke deprem bölgesi ve hepimizde acaba bizim mahallenin okulu sağlam mı korkusu var!

Soru 1: Türkiye'de hangi okulların sağlam, hangilerinin sağlam olmadığı her seferinde deprem testleri ve acıyla mı öğrenilecek? Var mı okullarda, hastanelerde bu binanın şu şiddette depreme dayanıklılığı kontrol edilip saptanmıştır belgesi?

"Medeniyet insanın doğaya karşı mücadelesidir" derslerinin işlendiği derslikler orta derece depremde yıkılıyor. Bu deprem İzmir'de olduğunda "acaba yıkılır mı" diye korkuluyor, yıkılmıyor, insanlar kurtuluyor. Japonya'da ise korkmuyorlar çünkü yıkılmayacağını biliyorlar! Malzemeden çalarsanız yıkılıyor, çalmazsanız yıkılmıyor. Çalma olayı en çok devlet inşaatlarında oluyor. Devlet içeriden çürümüş... Yıkılıyor, çocuklar altında kalıyor. Bu bombayı modern dünyada düşman uçağı atmıyor, okul hastane bombalamıyorlar... Ama biz çocuklarımızı deprem tesirli bombaların içinde okutuyoruz. Cinayetten ne farkı var? Çürük bina yap, teslim al okul yap -üstelik yatılı- çocukları orada topla... "Deprem olmasaydı yıkılmayacaktı" lafı bütün coğrafyanın deprem bölgesi olduğu bir ülkede; öğrencileri silahla tarayan adamın "yere yatsalardı kurtulurlardı" savunması kadar geçerli!

Soru 2: Suçluların peşine düşülecek mi? Ama iş sadece müteahhit tarafıyla kalmaz, inşaatı böyle teslim alan, kontrolünü yapmayan devlet tarafı çuvaldızı kendine batırmak zorunda değil mi?

Bizim artık klasik "Vicdansızlar yüreğiniz sızlamadı mı?" manşetleri ardından "Yine af" haberleri, peşinden yeni bir deprem ve yeni bir insanlık faciası rutin çarkını kırmamız gerekiyor. Hükümetin, bir daha bir okul, hastane, polis evi -yani kamu malı binası- yıkıldığında; kimlerin hangi sorumluluğu taşıdığı ve görevini yerine getirmediği için ne ceza alacağını saptayıp açıklaması lazım. Mesela bir daha okul yıkılacak olursa... Milli Eğitim Bakanı koltuğunda oturmaya devam edecek mi? Bayındırlık Bakanı devam edecek mi? Geçmişten gelen tecrübemizle, "Edeeer eder" diyoruz hep bir ağızdan... Ama belki bu sefer bir umut vardır... Belki Ankara'dan "Biraz zor eder, o eskidendi" diyen bir açıklama gelir, "Bir daha asla" diye bir seferberlik başlatılır ve bu insanlık suçu çarkı kırılır.

DİĞER YENİ YAZILAR