Yoksa artık biz de vergi kaçırmasak mı?

Ekranda Sakıp Sabancıyla sohbet ederken Ağa "Oh! Koalisyonlardan kurtulduk icraat görmeye başladık" diye mutlulukla vurguladı, sonra bir noktanın altını çizdi: "Allah vere de seçim ekonomisi uygulamasalar."

Başbakan Tayyip Erdoğan sanki duymuşçasına dün yaptığı grup konuşmasında "Popülist yaklaşımlara asla rağbet etmeyeceklerini, seçim ekonomisi uygulamayacaklarını" anlattı.

Başka?

Paradan altı sıfır atılacağını söyledi, yani ekonominin kabuk değiştirdiğinin tescili.

Başka?

36 il yatırım cenneti olarak seçildi, onu anlattı.

Bu arada hükümet, vergi rekortmenlerine ve büyük ihracatçılara "hususi pasaport" çıkartmaya hazırlanıyor. Neden yapmıyorsunuz diye köşelerinden soranlara bayraktarlık da yapmıştık.

■ Meclis gündemine gelmek üzere olan bir diğer çalışma "Popstar yarışmasında jürinin her sefer dile getirdiği, "Başka Yerde Yok"ta konuk ettiğimiz her sanatçının istisnasız yakındığı "Telif hakları" konusu. Kültür ve Turizm Bakanlığı fikir ve sanat eserlerinde korsanı engelleme amaçlı kanun tasarılarını hazırladı.

Durum böyle olunca ortaya çıkan manzara şu:

Bir zamanlar "Amerika'yı baştan keşfetmeye lüzum yok, neden bizde olmuyor" diye gazetelerde yazılan (ve yapılmadığı için sürekli tekrarlanan) konular, bir kuyuya atılan taşlar olmaktan çıktı, yeni bir Türkiye bina etmede kullanılan tuğlalar haline geldi.

"İyiyi gören daha iyisini de ister", o yüzden hükümet zoru seçmiştir ama neticede Türk de kendisini her şeyin en iyisine (asırlar sonra tekrar) layık görse fena mı olur?

Neticede "Mutluluğu yakalamak" bir anayasal hak olsa gerek!

Lakin bu iş tek taraflı yürümez...

Biz şimdiye kadar "madem öyle işte böyle" alışkanlığıyla "kötü yönetimlerin kötü vatandaşları" olduk.

"Nasılsa hortumlanacak, bari benim cebimde kalsın" diye vergi kaçırmak, kaçak elektrik kullanmak, faturasız alışveriş bizim günlük hayat alışkanlıklarımızdan kısa bir liste. Kural tanımazlığımız trafikte akla hayale gelmeyecek manevralar yapmak şeklinde dışa da vuruyor!

Hükümete "yapacaksınız tabii, işiniz ne" diyebilmek için kendi payına düşeni de düzgün yapmak gerek.

Hükümet belli ki bizlerin "Mutluluğu yakalamak" adına elimizin güçlenmesi için bazı çalışmalar yapıyor, bu ortada!

Mutluluğu yakalayacak olan kim?

Siz, ben, hepimiz...

Biz kendi hayatımızı ve birbirimizle olan ilişkilerimizi düzenlersek; komşuya bir "merhaba"dan, trafikte yol vermeye, "İyi günler" demekten, üniversite tahsilini sürdürmek için garsonluk yapan gence bahşişi biraz bolca bırakmaya özen göstermeye kadar kendimize biraz çekidüzen verirsek...

Toplumsal mutluluğu çok daha hızlı yakalarız.

"Hayatın tadını çıkarmak" cümlesinin üzerine örttüğümüz ölü toprağının kalkmaya başladığını görünce ortaya çıkan bu yazıda, çuvaldızı biraz da kendimize batıralım derken, zülfüyare dokunduksa affola!