Bölgede Türkçe kullanım kılavuzu olmadan Amerikan barışı olamaz!

Yürürlüğe giren Tüketici Yasası'nı sistemik bir devrim olarak görüyor ve seviniyorum. Nedir? Garanti süresi bir yıldan iki yıla çıkarıldı

Haberin Devamı

Yürürlüğe giren Tüketici Yasası'nı sistemik bir devrim olarak görüyor ve seviniyorum. Nedir? Garanti süresi bir yıldan iki yıla çıkarıldı. Nedir? Etiket, fiyat tarife listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fıyatı arasında fark olması durumunda, tüketici lehine olan fiyat üzerinden satış yapılması kural oldu. Bakın sanayiciye kimse avaz avaz bağırıyor, "olmaz olsun böyle kanun" diyor mu? Demiyor. Neden? Çünkü Türkiye -Türkler- kaliteli mal üretiyor. "Kakalama dönemi" bitti, beğendirme yarışı başladı. Türk'ü beğenmek, seçmek, sevmek, gurur duymak bizim geleceğimiz için dönüm noktası.

Son 20-30 yılda önemli mesafe aldık, bütün tökezlemelere rağmen, şu andan itibaren her geçen yıl daha iyiye doğru hızlanacağımızı tahmin etmek için veriler artıyor. Bir ara yurtdışında bir mağazada alışveriş ederken başka bir Türk'ü gören vatandaşlarımız aralarında İngilizce veya Fransızca konuşmaya başlarlardı. Nedenini bulmak için çok uğraşmaya gerek yok; Türk olmaktan hoşnut değillerdi, bu garip oyunu oynuyorlardı. Bu Türk'ten Türklüğünü saklayanlar, sonraları, yurtdışından aldıkları (oflaya puflaya memlekete taşıdıktan) güzelim çarşafları yataklara serdiklerinde gözlerine çarpan "Made in Turkey" etiketini görünce bozum oldular. Yüzde yüz yerli makarnanın üzerindeki markada "Nazlı İstanbul" yazar satmaz, "Bella Napoli" yazar satar. Şu sıralar tam bir kavşaktayız, bu kavşağı döndüğümüzde düze çıkacağız. Şimdilerde kimse yurtdışından çarşaf almıyor, biliyoruz ki parayı markaya veriyoruz ünlü markaların hemen hepsinin malı da bizim tezgahlardan çıkıyor. Kendimize güveniyoruz. Beko, Vestel, Arçelik... Dünya ile rekabet ediyor, geçiyor. Siz hiç son yıllarda "aman Türk malı televizyon alma çabuk bozulur" veya "bizim klimalar soğutmaz" lafı duydunuz mu? Tam tersine övünmeye başladık. Bu alanda da 20 yıl evvel yarı sahayı geçemeyen Türkiye gol atmaya başladı. Vatandaş kendi malının kalitesinin keyfini yaşıyor.

Bu keyif artınca ne olacak? Türk olmak, "birinci sınıf dünya insanı olmak" demek oldukça ne olacak? Özenilecek! Iraklı diyecek ki; "aslında ben de Türk gibi' olmak istiyorum". İranlı da, Suriyeli de... Dünün Kürt teröristi bile diyecek ki, "Ben önce Türk'üm sonra Kürt!" Birinci aşama, ki bunu neredeyse yaptık aslında (Irak işinde baltayı taşa vurmasaydık daha kolay olacaktı), bölgede Türk üst kimliğini en büyük prestij unsuru haline getirmek şeklinde özetlenebilir. (Yunanlı dostlarımız "biz aslında Türküz" dedikleri gün zaten işi bitirdik demek; bak mesela Amerika'ya gidiyor; önce Amerikalıyım sonra Yunanlıyım demeyi biliyorlar. Tutup "Yalancı dolma" deyip milli yemeğimiz diye de tanıtıyorlar ya... Neyse önemli olan dostluk.)
Bu bölgede Türk üst kimliği meselesini başta ABD'nin anlaması gerekiyor. Washington, Amerika üst kimliğini dünyadaki tek kimlik zannettiği için, pek farkında değil ama Türk üst kimliği bölgede parlamadıkça burası için bir model bulmasına imkân yok! Herhalde Arapları İsrail modeline göre yoğurmayacak! O zaman? "Made in Turkey" hazır model kullanacak!

Tüketici haklarından buraya geldik, uzun gezindik ama yazıyı bağlayalım... Iraklı kendini Türk modelinde göreceğine, ABD mandası gibi görmeye başlarsa aklına bizim Kurtuluş Savaşı da gelebilir, o nedenle Türkiye'yi baştan keşfetmenin anlamı yok, kullanılacak model bizimkidir. Modelin işini zorlaştıracak her şey ABD'nin bölgede işini zorlaştırır. Bu bölge bizim yönetimimizde barış içindeydi, o barış bizim sadece süper güç olmamızdan değil Türk olmamızdan kaynaklanıyordu. O iki unsur yan yana gelmedikçe barışı üretmek hiç kolay değil... ABD'nin Ortadoğu'da hangi barış modelini ortaya sürerse sürsün kullanım kılavuzunu Türkçe yazması şartı bir tüketici gerçeği!

DİĞER YENİ YAZILAR