Deli Kızın Türküsü

Yağmur yağar akasyalar ıslanır

Bulutlar uçuşur geceleyin

Ben yağmura deli buluta deli

Bir büyük oyun yaşamak dediğin

Beni ya sevmeli ya öldürmeli

Gülten Akın

***

Sennur Sezer’in ardından Gülten Akın’ı a da yitirdik. Seçim sonuçlarını aldığımız zamana sökün eden kayıplar oldu adları. Seçimlerin ardından, yolumun Sultanahmet’e düştüğü bir gün Ayasofya Müzesi’ne gittim. Onun ‘İstanbul ne depremler, ne medeniyetler, ne yangınlar gördü; ben hep buradaydım’ haline bir müddet baktım. Kavruk zamanların rotasını çizdiği kader yumağını ‘taşın ve emeğin’ ketum denklemiyle anlamaya çalıştım. Dört yıl bunu anlamakla geçer mi, zaman gösterecek. Seçim akşamı ekranlarda boy gösterenlerden kimileri, her zamanki gibi aydınları, halkı anlamamakla suçladılar. İçimden geçen cümle şu oldu o zaman: ‘Siz iktidar dilini anlamış, yalayıp yutmuşsunuz ya bu hepimize yeter kardeşim! Sizden öğrenilecek ne kadar çok şey var.’

***

Şimdi ne yapacağız? ‘Halkı anlamıyorsunuz!’ diye feryat eden ‘derin analiz sahibi yetkin mi yetkin’ bir grubun karşısında olduğu savlanan biz fildişi kule sakinleri (biz kimilerine göre hep öyleyizdir, krem renginden hallice kulelerde yaşar, fildişi taraklarla saçlarımızı uzun uzun tarar, fildişi sahillerinde taş sektirir ve devletimizin asırlardır imal ettiği arkadan kuşakla bağlanan patiska rengi, bir nevi kefen sayılabilecek kolsuz deli gömlekleri giyeriz; çokça vatan haini, bolca terörist ve hayli terbiyesizizdir; kan grubumuz RH çapulcu, genlerimizse dış mihrak şüphesi uyandıracak biçiminde karışıktır), sahi şimdi ne yapacağız? Malum, idam sehpasına doğru yürüyoruz ya, son isteğin nedir diye sorarlar ya insana, bende o hesaba kayıtlı bir türkü var, haydi Türkiye, eller havaya diyerek paylaşayım:

Haberin Devamı

‘Kekliği düz ovada avlayalım.

Kanadını çam dalına bağlayalım,

şıkıdım şıkıdım şıkıdım şıkıdım oynayalım...’

Vazgeçtim ‘kardeşim biz niye 2. seçime gittik, 5 ayda ne değişti, Ankara katliamında ne oldu, Suruç neden yaşandı, oyunu neden kömürlere, üç kuruşluk cep harçlığına sattın, Aralık 2014’ü hatırlıyor musun vb.’ sorularını sormaktan. Yersiz, gereksiz sorular işte. Ancak şu önemli soruları sormadan duramıyorum:

Haberin Devamı

Türkiye, sence keklik kim, kanadı çam dalına bağlanan kim, düz ova nerede, haydaaa diyerek şıkıdım şıkıdım kim oynuyor şimdi?

***

Sezen Aksu, Gülten Akın’ın dizeleriyle işlediği ‘Deli Kızın Türküsü’nü fonda söylerken sözler şöyle akıp gidiyor:

Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa

Böcekler gibi başlamalı yeniden

Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta

Yan garipliğine yürek yan

Gitti giden

Her şeye rağmen sevindiğim bir husus var: İstanbul Kitap Fuarı başlıyor. Bugün hep oralardayım. Mine Soysal ve Tolga Gümüşay’la ortak bir panelimiz bile var (saat 13.15-14.15, Karadeniz Salonu). Orada her yaş için edebiyatın önemini tartışacağız; düşünmenin ve yaratıcılığın nerelerde başladığını ve adına yaşam denen bu büyük oyunda kendine nasıl yol çizdiğini.

Belki bir ara şuna da değinebiliriz: Türkiye okuyan ve düşüncenin hakkını veren bir toplum olsaydı bugün buralarda olur muyduk? Hepimizin aynı gemide olduğunu fark etmek bu kadar zor olur muydu? Neyse... Haydi okuyalım ve yeniden başlayalım.

Haberin Devamı

***

2 haftalık kısa bir moladan sonra tekrar sizlerle olacağım. O zamana kadar kendinize iyi bakın.

DİĞER YENİ YAZILAR