Sevda Emek İster

Bugünkü yazıma çok sevdiğim bir şiirle başlayacağım. Sivas’ta yitirdiğimiz Metin Altıok’un

o tanıdık dizeleriyle:

Bir yüzük yaptım sana güvercin

teleğinden,

Bir yüzük bükerek hoşçakal sözcüğünden.

Bir yüzük yaptım belli belirsiz,

Eski bir gramofon sesinden.

Bir yüzük serçe parmağın için,

Bulutsuz bir gecede kayan yıldız izinden.

Bir yüzük yaptım terli bir yüzük,

Avucumdan geçen ince hayat çizgisinden.

Yanmasını bilen bakır bir yüzük,

Evime akım taşıyan elektrik telinden.

Bir yüzük yaptım, bir yüzük ki;

Yıllardır dinmeyen ormanların

gümbürtüsünden.

(Metin Altıok-Ormanların Gümbürtüsünden)

Bu şiiri ne zaman düşünsem zihnimden kayıp giden başka bir şeyler de oluyor. Sadece Sivas’ı değil, sanatını zalimce kutuplaştırmayı pek seven bir ülkenin politikacıları aklıma düşüveriyor. Bereket, dünya onların tekelinde şekillenmiyor. Şekilleniyor gibi görünse de, hayır, uzun vadede şekillenmiyor... Kim ne derse desin!

Yıllar önce Altıok’un bu şiirini üniversitedeki öğrencilerime bir sınav sorusu olarak sormuştum. Çoğu bir sevgi, aşk şiiri olarak düşünmüştü bu satırları. Bir öğrencimse sevginin emekle kurabileceği bağ üzerine uzun uzun cümleler döktürmüş, emeğin gerçek bir aşk olduğunu, emeğin ne olduğunu gerçekten bilenlerin sevdasının dünyayı değiştireceğini savunmuştu.

Haberin Devamı

Kağıdına bir süre sessizce baktığımı hatırlıyorum. Şimdi o öğrencim Hukuk Fakültesi’ni bitirdi ve ne zaman karşılaşsak, Altıok’un bu şiirini dillendirmesek de, dolaylı olarak onun bu şiirde bulduğu anlam etrafında dönüp duruyoruz. Sevmesini bilenlerin alın teriyle kuracağı bağı konuşuyoruz; emeğine sahip çıkabilmenin dünyaya sahip çıkmak demek olduğunu. Arada dalga geçtiğimiz pek çok konu da oluyor elbette ama iş dönüp dolaşıp yaşam erdemliliğine geliyor bir şekilde.

Yaşam erdemliliği deyince, geçtiğimiz hafta yeğenim Buse, Yeditepe Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Mezuniyet töreninde Dekan Prof. Dr. Sina Ercan, gençlere Hipokrat Yemini’ni ettirmeden önce, sözünü ettiğim erdeme ithafta bulunan son derece anlamlı bir konuşma yaptı. Zayıfın üzerinden elde edilen gücü reddetmelerini telkin etti genç meslektaşlarına Ercan. Hastalardan, canlarını doktorlara teslim eden insanlardan ve bu insanlara karşı doktorların taşımaları gereken sorumluluklardan bahsetti. Kısacası yaşamın başlı başına bir sorumluluk olduğunu, bu sorumluluğu yerine getirmediğimiz müddetçe yaşam karşısında yaya kalacağımızı hissettirdi salondaki hemen herkese. ‘Sevgiyi içinizden eksik etmeyin’ dedi. Sevgisiz hiçbir mesleğin yapılamayacağına vurgu yaparcasına. Şimdilerde topluma pek hakim olan o öncelikli konu, ‘maddiyat’ a ise, mesleğin saygınlığına vurgu yaparak cevap verdi. Neredeyse unuttuğumuz bir şeye yani.

Haberin Devamı

Şimdilerde en has yaşam felsefesi olan ‘Ekranda ne kadar varsan, piyasada ne kadar görünürsen o kadar varsın’ diskuru için ne kadar ‘anlaşılması zor’ bir cevaptı bu. Ve aslında ne kadar sahici bir cevap! ‘Saygıyı ne yaratır?’ sorusuna sunulmuş ne kadar da yalın bir yaşam felsefesi...

***

Sırası mı bilmiyorum ama yine de sormak istiyorum. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemeçte şaşırmak istediğim ama şaşıramadığım bir manevrayla Meclis başkanlığı seçimlerine partisiyle birlikte damga vurdu. Sayın Bahçeli, bu manevrayla, miting alanlarında, son derece ilginç bulduğum belagat yüklü o cümlelerinizin altından nasıl kalkacağınız tarafımca gerçekten merak konusudur. Dahası size bir soru da yöneltmek isterim: Bu ülkenin halihazırdaki temel sorunu milliyetçilik midir yoksa talan mıdır? Siz seçiminizi, görebildiğimiz kadarıyla milliyetçilikten yana kullanıyorsunuz. Bu da demek oluyor ki ‘talan’ bu ülkenin ‘gümbür gümbür’ en gerçek yalanı olmaya devam edecek. Ne diyeyim! Katkılarınızdan ötürü teşekkür ederiz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR