Bu da oldu!

Takip etmişsinizdir ama bir kez daha bahsetmek istiyorum çünkü bu son derece önemli bir durum. Bir mesleğin onuru ve namusuyla ilgili bir pazarlık var ortada.

Gezi olayları sırasında yaralılara yardımcı olan Ankaralı hekimler hakkında dava açıldı ve bu davanın ilk duruşması Salı günü gerçekleşti.

Duruşmada Sağlık Bakanlığı’nın avukatları Türk Tabipleri Birliği’nin Gezi olayları sırasında yasaya aykırı hizmet verdiğini belirtmişler. Dahasını da istemişler: Türk Tabipleri Birliği yönetiminin düşmesi gerektiğini... Tabipler Birliği avukatları ise Gezi olayları esnasında Sağlık Bakanlığı’nın gereken sağlık hizmetini sunmadığı için yaralılara müdahale edildiğini savunmuş.

Hakim ise Türk Tabipleri Birliği’nin 4 tane tanığının dinlenmesine karar vererek, bir sonraki duruşmayı 23 Aralık’a ertelemiş durumda.

Bu tabloda neyi görüyoruz peki?

Aslında burada susup içli bir şarkıyı dinlemenin tam zamanı. Ancak fondaki içli şarkıya rağmen bir takım şeyleri hâlâ düşünebiliriz.

Bilirsiniz belki Hipokrat Yemini diye bir şey vardır. En işgüzar insanın bile bilgisayarında iki tuşu tıklatarak ulaşabileceği bu yemin, hekimlerin ve diğer sağlık ekiplerinin mesleklerini onurla uygulayacaklarına dair mesleğe ilk adım attıklarında ettikleri tarihi bir yemindir. Bu yemin edilir ve sonrasında bu yeminde yer alan sözler hekimlerin mesleklerinin rehberi haline gelir. Buradaki en önemli husus ise hekimin, yaşayabileceği risk anlarında görevi ve vicdanı arasında kaybolmaması, koşullar ne olursa olsun mesleğini icra etmesi yönündedir. Kısaca hekim, tedaviye muhtaç herkese, ama herkese (ayrı görüşte, ayrı dinde, ayrı dilde, ayrı cinsiyetteki HERKESE) yardım elini uzatmak durumundadır. Mesleğe başlarken verdiği insanlık sözü de bunun kanıtıdır.Ha buna uyan olur, uymayan olur. Ama gerçek hekimlik bu sözün ışığında parlar.

Haberin Devamı

Fondaki içli nağmenin eşliğinde belirtmek durumundayım ki Gezi’deki yaralılara yardım ettiler diye mahkemeye verilen hekimler aslında mesleklerini neden yaptılar diye mahkemeye sevkedilmiş durumdalar!

Haberin Devamı

İşte ortadaki durum bu kadar yalın ve bu kadar içler acısı bir durumdur. Kısacası şu yeminin çiğnenmesi demektir bu:

‘Din, milliyet, cinsiyet, ırk ve görüş farklılıklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime yemin ederim.’

Sözün bittiği yer

Evet, sözün bittiği yer de burasıdır zaten.

Mahkeme aslında bu yemini duruşma konusu yapmıştır. Kısacası bir mesleğin onurunu.

Hayatının neredeyse üçte birini, iki gerçek hekimle geçirmiş biri olarak üzüntü duyduğum bu davanın insanlık ve hekimlik onuru adına, hiç değilse 23 Aralık’ta sonlanmasını diliyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR