‘Üstü kalsın’

Haberin Devamı

Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

Üstü kalsın.

Cemal Süreya’yı, uzun yıllar beni düşündüren bu şiiri ile anmak istedim. Yarın onun ölüm yıldönümü. Onu 9 Ocak 1990 günü yitirmiştik. Yitirdik yitirmesine ama o bizim ufkumuzu genişletmeye devam ediyor.

Tanrı ile insan

‘Üstü Kalsın’da da bunu yapıyor zaten. Tanrı ile insan arasındaki yaşam denklemini bu kadar sade ve bu kadar vurucu verebilen metin çok azdır. Bu şiir, bir üniversite öğrencisi olarak karşıma ilk kez çıktığında, sözcüklerin tılsımı beni çarpmıştı. Gel zaman git zaman oradaki derin anlamı ve dolayısıyla yaşamı tekrar düşünmem gerektiğini bir biçimde fark etmiştim. Yaşam, bugünden bakıldığında hâlâ çözemediğim bir denklem olduğuna göre düşünmeye devam etmekteyim!

Kısacası, yıllar geçti ama sorular bitmedi. Sahi, insanın, bütün öğretileri dışarıda bırakırsak, kendi yaşamı için ‘üstü kalsın’ demesi ne demekti? Burada bir teslimiyet mi vardı, yoksa bir zafer mi? Hangi durumlarda ‘üstü kalsın’ derdik? Karşımızdakinin bize sunduğu hizmetten memnun olduğumuzda mı, yoksa kendimizi mevkice ona göre daha üstün hissettiğimizde mi? Ve o varoluşsal soru: Yaşam aslında kime aitti? İnsana mı, Tanrı’ya mı?

Ben bu şiiri ne zaman okursam okuyayım, yaşamın, o yaşam bedelinin ne olduğunu anlamış bir şair görürüm karşımda. Tanrı ile kurduğu ilişkisinde, o kaçınılmaz ölüm anında bile, yaşamına sahip çıkabilen bir insanı görürüm. Sahip olmanın, yeri ve zamanı geldiğinde her neye sahipsek onu bırakabilmek olduğunu da kavramış bir insanı. Sahip olmanın esasında ne demek olduğunu gerçekten kavramış birini.

Ne diyelim! Darısı herkesin başına...

***


Bir bahis sonucunda soyadındaki ‘y’lerinden birini silen bu büyük şairi okuyun bu ara derim. Üvercinka’yla başlayan, genişleyen büyüyen şiirlerinin o güzel duraklarına uğrayın, ferahlayın, daralın, sonra yine ferahlayın, Sevda Sözleri’ni okuyun. Sıcak Nal’ı, Beni Öp Sonra Doğur Beni’yi. Genişleyeceksiniz ve göreceksiniz ki ne kadar dayatılmaya çalışılırsa çalışılsın, yaşam ağzı mühürlü bir şişeye tutsak ömürler demek değildir.

DİĞER YENİ YAZILAR