İnsan-oğlu-insan!

Haberin Devamı

Ben kedici biriyim. Uzun yıllar bir tekirle yaşadım. O bana kedileri ve yaşamı sevmeyi, hatta anlamayı öğretti. Şöyle ki: ‘Gökyüzünden bulutlar geçerken, deniz vapur düdükleriyle doluyken, hele eski bir evin loş gölgesinden pofuduk, dünyayı umursamaz bir kedi çıkarken... Kendini kim yalnız hissedebilir ki?’

İşte bana öğrettiği duygu. Ancak sanırım ben onun kadar başarılı olamadım ve ona insanları anlatmayı beceremedim. Ondaki insan tanımı, ahir ömrü boyunca ‘iki bacaklıyı görünce mümkünse tüyeceksin arkadaş, bunların pek azına güvenilir’le sınırlı kaldı.

Bu yazıyı yazdığıma tanık olsaydı, kibirli çağla gözlerini bana çevirir ve ‘ben sana demiştim’ dercesine dik dik bakardı.

***


Topak’ın (evet adı buydu) güzel, huysuz, çekici ve hazin anısına rağmen TBMM’ye sunulan ‘5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Değişiklik Teklifi’nden bahsedeceğim bugün sizlere.

Bu yasa hayvanseverleri, hayvan hakları savunucularını ve yaşama saygılı birçok insanı alarma geçirdi. Bu teklife göre dışarda, sokakta, şurada, burada kedi ve köpek kalmaması artık hükme bağlanıyor.

Kendini kentin tek canlısı olarak tanımlayanların, kediler miyavladı köpekler havladı diye zıvanadan çıkanların sözlerini duyar gibi oluyorum. Duyar gibi oluyorum da bu yazıyı onlar için yazmıyorum zaten. Kimine göreyse kedi ve köpeklerin ortada görünmemesi bir ‘medeniyet’ göstergesi! Dahası bu yasayı çıkaranların artık kedi ve köpeklerin mağdur olmayacakları barınaklarda yaşayacakları yolunda verdikleri sözler de var.

Ancak işin rengi bu demeçlerdeki gibi değil. Bunca hayvanın toplanıp barınaklara yerleştirilmesi neredeyse olanaksız. Birçok hayvanseverin isyanı da haklı olarak asıl burada patlak veriyor. Dışardaki milyonlarca kedi ve köpeğin canlı olarak toplanması için yeterli sayıda eleman yok. Belediyeler hayvan bakımevlerinde bile hayvanlara bakacak donanıma sahip değil. Veteriner sayısı kısıtlı. Hal böyleyken bu hayvanların toplanıp bakımevlerine konulacakları sözü buhar olup havaya karışmaya mahkum! Bu kadar çok hayvanın ‘canlı’ toplanması diye bir şey söz konusu değil. Bu da demek oluyor ki bu hayvanlar öldürülecekler! Kısacası yeni tozkoparan yasa kedi ve köpekleri sokaklardan ‘toz etme’ yasası!

Bir hayvansever dostumuz 2004 yılında çıkan kanuna rağmen birçok belediyenin bugüne kadar kısırlaştırma yapmadığını, kısırlaştırma yapmadığı gibi hayvanlar için bakımevi bile kurmadığını yazmış. Bakımevleri olan belediyelerin ise az sayıdaki hayvana bakıcı ya da veteriner bulamazken milyonlarca hayvana nasıl bakacağı sorusu önemini koruyor. Bir günlük yemekleri trilyonlar tutan onbinlerce kedi-köpeğin beslenme maliyeti nasıl karşılanacak? Pitbull ve diğer tehlikeli hayvanlar için ‘3 ay icinde bakımevlerine teslim edilmek zorundalar’ ibaresi yasa teklifine konmuş. Şehirlerin yüzde 90’ında bakımevi yokken bu hayvanlar hangi bakımevine konacak? Dostumuz doğal hayat parkları fikrinin de bir masaldan ibaret olduğunu, bu konuda belediyelerin en kestirme yolu seçeceğini düşünüyor. Bu hayvanlar toplanacak ve bir biçimde öldürülecekler!

Ne yazık ki formül bu kadar basit... Yasa tasarısının Meclis’e sunulmasının hemen ardından Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi ‘Bu yasa tasarısı ne hayvan korumayı amaçlıyor ne de hayvan haklarını gözetiyor, aksine hayvanları izole ederek katletmeyi meşrulaştırıyor’ açıklamasında bulundu. Evet, hayvanlar katledilecek... Bu gerçekler göz önüne alınarak bu yasa teklifinin geri alınması ve hayvanların yaşam hakkına öncelik tanıyan vicdanlı başka bir yasa teklifine dönüştürülmesi gerekiyor.

Meclis’e sunulan bu tek yanlı ve insafsız yasa teklifine karşı hayır demek için 30 Eylül pazar günü (yarın) saat 2’de hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları Türkiye’nin dört bir yanında eylem yapmaya hazırlanıyor.

Eylem Antalya, Bodrum, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İzmir, Tekirdağ, Trabzon ve İstanbul’da eş zamanlı yapılacak.

Eylem yeri İstanbul için Galatasaray Lisesi’nin önü!

Bizleri hiç yalnız bırakmayan, dilleri, sezgileri bizden farklı, işin esası bizi bizden daha çok anlayan hayvan dostlarımıza sahip çıkma zamanı.

DİĞER YENİ YAZILAR