Milyonlarca Yıldız

B u yazı, Tekirdağ’dan bana yazan eski bir arkadaşım için.

Gençlerle okuduğum ve hemen her satırında ayağımı yerden kesen bir kitap var. Onun nesini sevdiğimi tam olarak bilmiyorum. Buna karşın savımı destekleyecek epey neden var. Kitabın, gençlere, edebiyatı sevdirme çabasını gıptayla karşılamam yeterli olabilecekken, durduk yere içimdeki bir yeri işaret etmesi de kayda değer. Bu yerin adı çocukluk. Kitap, bir nevi, bu çocukluğun başıboş bırakıldığında hemen her yere savrulabilecek yanının, güzel karşılaşmalarla , kendini hayatın içerisine bırakmasının öyküsü.

Yani? Hayat aslında güzel, onu çirkinleştiren ise büyüklerin o çok bilmiş mercekleri... O halleriyle etrafa saçtıkları tozlu ve küflü nefret yetmezmiş gibi, bunu etraflarındaki çocuklara ve gençlere yayma, hatta yaftalama çabaları... Ve çoğunlukla da başarılı olmaları!

Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız, kendini farklı ve bu yüzden dışlanmış hisseden bir çocuğun, bu farklılığıyla barışmasının öyküsü. İlerde, büyüdüğünde, komşuları gibi kendinden başka herkese nefretle bakan biri olmayacağının ipuçlarıyla dolu bir kitap. Bu yüzden de büyük bir umut! Kısacası, eleştirdiklerinin bir parçası olmayıp, eleştirdiği dünyanın bir benzerini yaratmak yerine, cesur olup adaletli ve sevgi dolu ‘gerçek’ bir dünyayı yaratmanın vaadini taşıyor. Kimseyi kandırmadan. Kimseyi uyuşturmadan.

Haberin Devamı

Okurken gençlerle birbirimize sorup durduk. Kötülük nedir, nasıl ürer ve çoğalır diye. Birçok genç arkadaşım, kötülüğün çocuklukta yaşanan kayıplar, mutsuzluklar, savrulmalar, yok saymalarla başladığını ve büyürken depreştiğini ifade etti. Dahası da var. Kimisi kötülüğün nasıl üreyip durduğu üzerine kafa patlatırken, kimisi ise yaşanan bu kötülüklere rağmen bazı insanların özellikle kötülüğü seçmek yerine, ‘özellikle’ iyiliği seçtiğini ifade etti. Ki kitabın da altını çizdiği husus buydu: Kötü olmak, size yapılmış olana kötülükle cevap vermek kolay olanı; zor olanı tercih etmeye ne dersiniz? Yani yıldızlar gibi olmaya? Hayalleri, iyilikle dinç tutmaya?

Haberin Devamı

Kitapta, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de ağaç var. Bir ağaçla kurulan ilişkinin, hayatla kurabileceği denklemi ise ağacın gövdesinden bakın nasıl okuyoruz:

‘(Ağacın)yaraları olur. Bazen bu yaralar kapanır ve ağaç büyür. Bazen yaraları kapanmasa da büyür. Tıpkı bizim gibi!’ Yaralar kapanamazsa başa dert oluyor... Hangisi iyi? Elbette yaralarla yüzleşmek. Milyonlarca yıldızın vaadi burada saklı.

Yaralarla büyüyen nefretlerde değil çünkü o nefretler yaraları açığa çıkaracağına, gerçekle yüzleşmeyi engelliyor.

Kitapta sürekli adı geçen bitkilerden de bahsetmeden geçmeyelim. Onlarla ilgili çok önemli sırlar mevcut. Örneğin nar! Bir geleneğe göre her nar 613 taneden oluşurmuş. Bu sayı ise bir insanın hayatı boyunca yapması gereken iyilikleri temsil ediyormuş. Molly, Pim ve Milyonlarca Yıldız, bir çocuk, bir gençlik kitabı. Yetişkinlerinse , sadece cesur (ve bilge) olanlarının okuyabileceği bir kitap!

DİĞER YENİ YAZILAR