Şekersiz diyabet hastalığı da varmış!

Halk arasında ‘şekersiz diyabet’ olarak bilinen bir hastalık duymuş muydunuz? Akla hayale gelmeyecek bir hastalık. Diyabetle uzaktan yakından alâkası yok, tek benzerliği sürekli sıvı tüketme ihtiyacı duymak. Hem de ne tüketmek, günde 10-12 litre!

Haberin Devamı

Sebebi, beyindeki hipofiz bezindeki bir anomalide saklı. Ve bazı durumlarda kişilik bozukluklarına varan sorunlar bile yaratabiliyor...


* Benim bir dolu hastalığımdan biri şu: 10 yıl önce anüste bir kaşıntı başlamıştı. Ama hiçbir parazit bulunmayınca ben daha fazla bir şey yapmadım. Şimdi 47 yaşındayım, yıllar içinde rahatsızlığım biraz arttı. Afedersiniz kaka yaparken artık iç kısım da acıyor. Aynı hemoroid gibi. Doktora gittim. Fistür olduğunu söyledi. Yani kalın barsağın duvarında ıkınmadan kaynaklanan bir yırtık. Çok derin değilmiş. İlaç kullanmaya başladım. Acaba ilaç tedavisi yeterli mi? Bir de, ben bildiğimden beri günde 10 -12 litre su içerim. Günde de 10-15 kez kakaya çıkmama rağmen bu ‘kabız gibi ağrılı’ yukarıda anlattığım olayı yaşadım yıllarca. Bu durum fazla su içmemden mi, yoksa sindirim bozukluğundan mı kaynaklanıyor? Ne yapabilirim? Bir de doktor aşırı su içmeme ‘Şekersiz diyabet olabilir’ dedi. Bu hastalık nedir? Nedenleri ve tedavisi nedir? Hangi branş doktora gidilir ve teşhis için ne yapılır? Gülşen Ç.

Halk arasında ‘Şekersiz Diyabet’ olarak adlandırılan bu hastalık aslında şeker hastalığı ile uzaktan yakından ilişkili olmayan ‘Diabetes İnspidus’ hastalığıdır. Beynin tabanında bulunan hipofiz bezinin nörohipofiz adı verilen ve beynin bir uzantısı olarak kabul edilen kısmından salgılanan, miktarı kanın akışkanlığı ve sodyum gibi tuz içeriklerine bağlı olarak ayarlanan ‘Antidiüretik Hormon’ isimli hormonun eksikliği ya da yokluğuna bağlı olan bu hastalıkta, hastalarda aşırı ve yoğunluğu çok az idrara çıkma, bunu kompanse etme için çok su içme yakınmaları vardır. Vücudun suyu vücutta tutma mekanizmaları bozulduğundan hasta çok idrara çıkar ve bunun sonucu olarak da çok su içer. Bu iki şikayet şeker hastalığında da olduğundan sıklıkla yanılgıya sebep olur. Tanı ve tedavisi ancak çok özel imkanlara sahip endokrinoloji merkezlerinde yapılabilen bu hastalık için hastamızın bu imkanlara sahip bir merkeze başvurması uygun olacaktır.

VÜCUDUN SUSUZ KALMAMASI GEREK
* Hocam kaybedilen sıvı yerine konmazsa ne olur?
Şekersiz diyabet hastaları çok miktarda sıvı kaybettikleri için, eğer bu sıvı yerine konulamazsa vücutları susuz kalacakır. Genç, sağlıklı, başka bir hastalığı olmayan bir ‘Şekersiz diyabet hastası’ bu sıvı kaybını yerine koyabilir. Ve ciddi bir sorun yaşamaz. Ancak alınan sıvı miktarı vücudun kaybettiğinden az kalırsa vücudun susuz kalmasına bağlı birtakım şikayetler yaşayabilecektir.

* Ne gibi?
Kanda sodyum denilen tuzun yükselmesine bağlı olarak birtakım zihinsel problemler, beyin semptomlarını ilgilendiren baş ağrıları, kişilik değişiklikleri, bulantı ve kusma olabilir. Öte yandan vücudun susuz kalışı sıklıkla bu hastalarda kabızlık gibi bir problemi doğurabilir.

* O zaman bu okurumuz da susuz mu kalmış?
Hastamız yeterince su içiyorum diyor ama zaman zaman dahi olsa aldığı sıvının, kaybettiği sıvının 1-2 bardak bile gerisinde kalması, kabızlıktan tutun da hastalığın diğer bulgularına kadar pek çok şikayete sebep olur.

* Çok sık görülür mu bu hastalık? Ve neden olur?
Çok nadir, yüzbin kişiden 1 ila 2’sinde görülür. En çok, antidiüretik hormonun salgılanmasıyla ilgili görevli olan bölgenin etkilendiği hastalıklar sonucu olur. İltihabi, tümöral veya travmaya bağlı... Mesela kafa travmalarından, trafik kazalarından sonra bu hastalık görülebilir.

Ensemde beni oldukça rahatsız eden bir ağrı var
* Ensemin sol tarafında oldukça rahatsız eden bir ağrı vardı. Bir nöroloğa başvurmuştum. Boyun filmi istedi, çektirdim; iki adet omurun çıkıntısı olan kıkırdak veya kemikçikler kırılmış kasların arasında duruyor. Beynime doğru zaman zaman ağrılar yayılıyor. İlerde beyinde bir tıkanmaya veya kısmî felce yol açabilir mi? Hangi branştaki hekime başvurmam gerekecek?
Yılmaz B.

Okuyucunun şikayeti daha çok boyun kireçlenmesine bağlı gibi görünmektedir. Tabii ki çekilen filmi görmeden net bir şey söylemek doğru değil. Boyun kireçlenmesi boyun omurlarının ve aralarında bulunan disk yapılarının yıpranması sonucu ortaya çıkan tablodur. Meydana gelen değişiklikler, omuriliğin geçtiği kanalı veya omurlar arasından çıkan sinirlerin geçtiği kanalları daraltarak sinirlerde bası oluştururlar. Bu basıya bağlı olarak boyunda ve kollarda ağrı ve uyuşma olur. Bu şikayetler sıklıkla 40-50 yaşlar arasında ortaya çıkar, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Boyun ağrısı, boyun hareketlerinde kısıtlılık, boyun kaslarında sıklık en sık görülen şikayetlerdir. Ağrı sıklıkla boyun hareketleri ile artan, dinlenince azalan niteliktedir. Bunların dışında baş ağrısı olabilir. Boyun kireçlenmesinde sinir basısına bağlı olarak kol ağrısı, uyuşma, kas kuvvetsizliği, duyu kusurları olabilir. Boyun ağrısı omuzlara ve sırta yayılabilir.

Ağrı uzadıkça; uyku bozukluğu, depresyon şikayetleriyle karakterize kronik ağrı sendromu gelişebilir. Boyun ağrıları ile ilgili şikayetlerde öncelikle fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına başvurmak doğru olur.

Dr. Yaprak Demir
Anadolu Sağlık Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

Solaryum deri kanseri riskini artırıyor
ULUSLARARASI Kanser Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan araştırmada solaryumun deri kanseri riskini önemli miktarda artırdığı belirlendi. Ayrıca solaryumun belirtilenin aksine sağlığa hiçbir olumlu etkisi olmadığı, aksine deri ve göz sağlığına zarar verdiği ortaya çıktı. Fransa merkezli araştırma merkezi tarafından yayınlanan rapora göre, 20’li yaşlarında ya da daha gençken solaryuma giren gençlerin deri kanserine yakalanma riski yüzde 75 oranında artıyor. Yani solaryumun derinin doğal savunma sistemlerini güçlendirdiği gerçek dışı. Solaryum derinin bağışıklık sistemini bozuyor, hatta gözlere zarar veriyor. Solaryumun vücudun D vitamini ihtiyacını karşıladığı da doğru değil. Bu vitamin sadece güneş ışığı aracılığıyla üretiliyor. Araştırmada “Bu kadar ciddi ve güçlü veriler ortadayken solaryum salonlarına bir denetim getirilmesi kaçınılmaz olmalıdır. Gençler ve çocukların bu salonlara girişine bir denetim getirilmesi çok ciddi bir şekilde ele alınmalıdır. Deri kanseri vakaları tüm dünyada büyük bir yükseliş trendi içindedir” denildi. KAYNAK: AP

Kalbi koruyan ‘şarap’ üretildi
AVUSTRALYA’da kalp sağlığı için özel olarak tasarlanan bir kırmızı şarap satışa sunuldu. Bilim adamları yıllardır, bir çift kadeh kırmızı şarabın sağlığa iyi geldiği ve kalp kriziyle diğer hastalıklardan koruduğunu söylerken, Güney Avustralya’da üretilen Red Heart adlı kırmızı şarap, tıbbi özellikle piyasaya çıkan ilk şarap oldu. Red Heart adlı şarapta, kalp sağlığı için gerekli olduğu kabul edilen antioksidanların oranının, sıradan kırmızı şaraplara göre yüzde 32 fazla olduğu belirtiliyor. Üzümlerin olgunlaşması için güneşte daha fazla bırakıldığı ve bunun da antioksidan maddelerin oranını arttırdığı kaydediliyor.
KAYNAK: Daily Mail

Şiddet içerikli oyun beyni bozuyor
ERGEN çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, şiddet içeren video oyunlarının beynin kendine hakimiyetle ilgili bölümünün faaliyetini azalttığı saptandı. ABD’deki Indiana Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada rastgele seçilen 44 ergenden 30 dakika boyunca şiddet içeren veya içermeyen video oyunu oynamaları istendi ve beyinleri MR cihazıyla incelendi. Ölçümler sonucunda, şiddet içeren video oyunu oynayanların amigdala bölgesindeki faaliyetin, oynamayan çocuklara oranla daha yüksek olduğu görüldü. Aynı zamanda şiddet içeren video oyunu oynayanların beyinlerinin kendine hakimiyet, çekingenlik ve konsantrasyonla ilgili bölgesindeki aktivitenin yavaşladığı belirlendi.
KAYNAK: Reuters

DİĞER YENİ YAZILAR