Haftada 4 gün 1’er saat yürümek kanser riskini yüzde 25 azaltıyor!

Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Maktav Dinçer:

Haberin Devamı

Meme kanserinde en büyük risk kadının kilolu ve yağlı olması. Çünkü yağ dokusu arttıkça vücuttaki hormonlar da artıyor. Hormon demek, meme hücreleri için yakıt demek! Bir diğer önemli husus da hareketsizlik. Bu yüzden hiç değilse haftada 4 gün, 1’er saat tempolu yürüyün diyoruz...

- Siz daha önce yaptığımız söyleşide, meme kanserinden korunmanın yollarını şöyle açıklamıştınız; sigarayı bırak, sporu bırakma, kilo alma, alkolü abartma. Bir de hormon kullanma! Peki ya beslenme? Mesela şeker kanseri besler deniyor... Katılıyor musunuz?

Amerika’da her ulustan göçmen insan var. Japonya’dan göçenlerde meme kanseri daha az görülüyor, İngiltere’den ve İrlanda’dan göç edenlerde ise daha sık görülüyor. “Bunun sebebi beslenme alışkanlıkları mı?” diye bakıldı. Beslenme ve meme kanseri ilişkisini doğrulayacak bir sonuç ortaya çıkmadı.

ANGELİNA JOLİE KEŞKE MEMELERİNDEN ÖNCE...


- Nasıl?

Yani “Yağ ve et yemezseniz meme kanseri riski azalır” denilemedi. Tabii ki bol sebze ve meyve yemek genel anlamda kanseri engelleme açısından önemli ama doğrudan meme kanseri için, “Çok meyve ve sebze yiyin, risk azalır” diyemiyoruz. Dolayısıyla diyelim ki ailenizde çok kanser var, “Yağı kes, aldığın kalori miktarını düşür, eti azalt, sebzeyi meyveyi arttır, riskin azalır” diye bir öneri yapamam. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim yine; vücut kitle indeksini 25’in altında tut, kesinlikle egzersizi bırakma, sigarayı bırak, alkolü abartma ve menopoza girince hormon kullanma!

Güneşe çıkmayan kadında meme kanseri riski artıyor

- Bu kadar mı?

Bir de son yıllarda, “D vitamini eksikliği bir kadında meme kanseri ortaya çıkma ihtimalini artırır” diyen bilimsel yayınlar çoğaldı. Bunu net olarak söyleyemiyoruz ama şunu net olarak biliyoruz; meme kanseri olmuş bir kadında D vitamini eksikliği varsa, kanserin tekrarlama riski artıyor. Bunun için de güneşe çıkmak önemli.
Haftada 4 gün 1’er saat yürümek kanser riskini yüzde 25 azaltıyor

Fotoğraflar: İlker AKGÜNGÖR


- Sadece ellerimizi bile güneşe tutmamızın D vitamini açısından yeterli olacağı söyleniyor. Doğru mu?

Doğru... Yazın bol güneş altında, sadece omuzdan aşağı kollarınıza ve dizden aşağı bacaklarınıza değen güneş ışıkları yeter. Günde yirmi dakika, yarım saat kadar... İlla mayo giyip güneşlenmek şart değil.

- Bazı doktorlar “Ayda bir kere bir ampul D vitaminini kırıp için” diyor. Siz de öneriyor musunuz?

Yazın güneşe çıkıyorsanız bunu yapmanıza gerek yok. Ama kış aylarında yapabilirsiniz. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir durum var; biz önce kan testi istiyoruz, eğer D vitamini düşükse takviye veriyoruz. Çünkü D vitamininin fazlası C vitamini ve B vitamini gibi vücuttan atılmıyor. Karaciğerde birikiyor. Yağlanmaya ve arkasından da siroza yol açabiliyor. Dolayısıyla ayda bir ampul fazla gelebilir. Bu yüzden de eğer D vitaminini düzenli kullanan bir kişiyseniz hiç olmazsa yılda bir D vitamini düzenine baktırmakta yarar var.

- Peki meme kanseri riskini artıran en önemli faktör ne?

Kadının şişman ve yağlı olması. Bu çok önemli. Çünkü yağ dokusu arttıkça vücuttaki hormonlar artıyor. Hormon demek, meme hücreleri için yakıt demek. Ne kadar hızlı çoğalma olursa hormonlarda, kanserleşme de o denli hızlı oluyor.

- Yani ne kadar zayıf olursak o kadar iyi, öyle mi?

Öyle... Bunun klasik, çok basit bir formülü var. Artık bilmeyen yok ama yine de bir kez daha söyleyelim. Diyelim ki boyunuz 1.66, kendisiyle çarpıyorsunuz. 1.66 çarpı 1.66 eşittir 2.75. Sonra kilonuzu, diyelim ki o da 75 olsun, bu çıkan sonuca bölüyorsunuz. 75 bölü 2.75 eşittir 27.2. Eğer bu çıkan rakam 25’in üzerindeyse kilolusunuz. 30’un üzerindeyse obezsiniz... Demek ki bu kişi kilolu. 25’in üzerine çıkmamak lazım.

Bir diğer önemli faktör; özellikle meme kanserinde hareketsizlik. Hiç olmazsa haftada 4 saat, nefesiniz sıklaşacak ve terleyecek kadar bir spor yapmalısınız. Tempolu yürüyüş olabilir bu. Yüzme olabilir, bisiklete binme olur, dans bile olabilir. Ama haftada 1’er saatten en az 4 gün olmasını tavsiye ediyoruz.

- Sporun faydası ne?

Bunun da yine hormonlar üzerinde etki ettiği, hormonları baskıladığı düşünülüyor. Sadece haftada 4 gün, 1’er saat tempolu yürüyüş meme kanseri riskini yüzde 25 azaltıyor. Spor yapanlarla yapmayan kadınları karşılaştırdığımız zaman, yapanlarda 4’te 1 oranında meme kanserinin daha az olduğunu görüyoruz. Üstelik egzersiz yapmanın ve kilo vermenin, meme kanseri dışında da faydası var. Bugün en sık ölüm sebebi nedir?

Haftada 4 gün 1’er saat yürümek kanser riskini yüzde 25 azaltıyor


- Kalp damar hastalıkları ve diyabet...

İşte bu ikisine dikkat etmenin bunları da azaltıcı etkisi var. Ayrıca hiç alakasız gibi görünüyor ama, Alzheimer’ı geciktirici, unutkanlığı azaltıcı, hatırlamayı kolaylaştırıcı etkisi de var egzersizin. Alzheimer beyin fonksiyonlarıyla ilgili, diğeri ise meme kanseri. Ama ikisine de yarıyor egzersiz. Yani yapılabilecek basit şeylerle sağlıklı kalabilmek mümkün.

Ergenlikte alınan kilolar obezite riskini artırıyor

- Sporun kilo üzerine yaptığı etki de cabası galiba?

Tabii... Şu da var; spora ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi... Zira ergenlik bitmeden alınan kilolar kolay verilemiyor. Verilse bile, daha ilerki yıllarda tekrar obez olma riski var.

- Nasıl?

Kilonun insan vücudunda yaptığı etkiyi şöyle anlatayım; yağ dokularını bir üzüm salkımı gibi düşünün, o ergenlik bitmeden alınan kilolar salkımdaki üzüm tanelerini artırıyor. Ve siz kilo vererek onların içlerindeki sıvıyı boşalttırıyorsunuz ama taneler yine olduğu yerde kalıyor. Kilo aldığınızda da kolaylıkla şişiyorlar. Ama tam tersi siz 20-30 yaşına kadar zayıfsanız zaten yağ dokusu miktarınız az. O yüzden de kilo almanız daha zor.

- Bunu ilk kez sizden duyuyorum... O yağ dokuları gençlikte alınan kilolarla fazlalaştıkları için içleri boş olsa bile oldukları yerde duruyorlar ve kilo alındığında da hemen doluyorlar, öyle mi?

Evet. Kuru üzüm gibi oluyorlar, öylece duruyorlar. Kilo alınca da kolaylıkla hepsi kocaman üzüm tanesi gibi oluyorlar.

“Evde oturan adam ölür!” diyen atasözü çok doğru

- O zaman özellikle ergenlik çağında kilo almamaya dikkat etmek gerekiyor?

Evet. Genç yaşlarda kilo almayacaksınız. Erişkin hale gelinceye kadar kilo kontrolü sağladınız mı, ileriki yıllarda da kolay kolay şişmanlamazsınız.

- Peki hocam biraz önce sporun Alzheimer’ı da engellediğini söylediniz. Alzheimer’a yakalanmamak için başka ne yapmalıyız?

Mutlaka aktif olun. Bedeninizi ve zihninizi meşgul eden bir işiniz gücünüz olsun. Bu illa bir mesleğiniz olsun anlamında değil, bir hayır kurumunda da çalışabilirsiniz... Sporla uğraşırsınız, bir hobiniz olur. Balığa çıkmak, fotoğraf çekmek, hayvan beslemek gibi... Bahçeyle uğraşabilirsiniz. Ama mutlaka hem bedeninizi hem zihninizi meşgul edecek bir işiniz olmalı.

- Bir Çingene atasözü var. “Evde oturan adam ölür” diyor. Bu söz çok doğru galiba...

Geçenlerde bir doktor arkadaşımla şöyle bir konuşma geçti aramızda... Yanında bir hastası vardı. 80 yaşlarında... Muayene sırasında, tek başına seyahate çıkacağını söyledi. Arkadaşım, “Tamam” dedi. Hasta gittikten sonra, “80 yaşında birinin tek başına seyahat etmesi sakıncalı değil mi sence?” dedim. “Eğer evde oturup televizyon seyrederse daha çabuk ölür” dedi. Haklıydı... Yapılabilecek en kötü şey televizyon seyretmek. Çünkü pasif olarak izliyorsunuz. Hareket yok, beyin çalışmıyor.

Kadınlar mümkünse hiç alkol almamalı!

- Kilo, sigara ve alkolle meme kanseri arasında nasıl bir ilişki var?

Kanser dahil, kalp ve damar hastalıkları, erken bunama, hepsi aşırı kilo, hareketsizlik ve sigara sebebiyle oluyor. Alkolün de kanserle ilişkisi üzerinde giderek daha fazla durulmaya başlandı. Erkekler bu konuda biraz daha toleranslı. Ama kadınların mümkünse hiç içmemeleri daha iyi. Çünkü kadınların alkol almasıyla meme kanseri arasındaki ilişki olduğunu ortaya koyan pek çok çalışma var. Günde bir kadeh şarap içmenin, yani 7 gün 7 kadeh şarabın meme kanseri riskini yüzde 5 artırdığı söyleniyor.

- Peki ya rakı?

Rakı, şarap hepsi aynı riski taşıyor. Bu yüzden alkolden mümkün olduğu kadar uzak durmakta, en azından haftada 3 kadehi geçmemekte fayda var.

Mutlaka smear testi yaptırın

- Peki smear testini ne kadar zamanda bir öneriyorsunuz?

20 yaşından itibaren her yıl. Eğer test sonucu birkaç yıl üst üste normal çıkarsa, araları 2-3 yıl uzatabilirsiniz. Ama smear testi çok önemli. Zira bu testi yaptıran toplumlarda artık serviks dediğimiz rahim ağzı kanseri kalmadı. Zaten kalması mümkün değil. Çünkü smear testi o kanserin ön bulgusunu 10 sene önceden veriyor. Basit bir ameliyatla da sorun tümüyle ortadan kalkıyor.

Bu hastalık sıklıkla bir virüsle bulaştığı için daha çok evli, cinsel ilişkide bulunan kadınlarda görülüyor. Ama evlenmemişlere de 20 yaşından sonra smear testi yaptırmalarını öneriyoruz, zira virüs dışı etkenle oluşan serviks kanseri de var.



Meme kanseri grip değil kendi kendine iyileşmez!

- Peki diyelim ki mememde bir kitle bulundu. Eğer vücuduma zaman tanırsam onun iyileşme ihtimali yok mu?

Maalesef yok. Hiçbir kanserde bu ihtimal güvenilir bir yaklaşım değil. Kanser grip değil, ciddi bir hastalık, kendi kendine iyileşmez. Ama meme kanseri korkulacak bir hastalık değil, tedavi edilebilen bir hastalık. Tabii sonuç olarak o da grip değil, yani kendi kendine düzelmez, iyileşmez. Tedavi etmezseniz yok olmaz, ilerler... Ama dediğim gibi diğerlerine oranla meme kanseri en şanslı olanı. Çünkü erken teşhisi var, tedavisi var ve erken teşhis edildiğinde de tedavinin yan etkilerini minimumda tutma imkanı var.

- Erken teşhis için ne öneriyorsunuz, mamografi mi?

Evet. Erken teşhiste en işe yarayan yöntem bugün için hâlâ mamografi.

- Şöyle demiştiniz daha önce; “40 yaşından 70 yaşına kadar her yıl bir kez mamogrofi çektirdiğinizi varsayalım, yani 30 yıl boyunca yılda bir kez... Bu sırada alacağınız radyasyon sebebiyle kansere yakalanma ihtimaliniz, yıldırım çarpmasıyla ölme ihtimaliniz kadar düşük. Yani milyonda birden bile daha düşük bir ihtimal!” Hâlâ aynı fikirde misiniz?

Evet... Çünkü ülkemizde her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor. Yani risk çok daha yüksek. İşte bu sebeple mamografiyle alacağınız radyasyondan korkmayın, geç teşhisten korkun! Teorik olarak mamografide de bir risk var. Ama bu çok düşük bir risk. Çünkü verilen ışın çok düşük dozda. Aslında her tıbbi teşhis yönteminin ve hatta her tedavinin bir riski var. Bu yüzden biz hep yarar, zarar dengesine bakıyoruz. Yararı yüksek olacağı için de mamografi istiyoruz. Çünkü eğer bir kitle varsa memede, bir yıl içinde röntgenle teşhis edilemeyecek bir noktadan, röntgenle teşhis edilecek bir noktaya geliyor. Yani çok çabuk ilerliyor... -BİTTİ-

DİĞER YENİ YAZILAR